Namuslu olmanın bedeli var bu ülkede
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
%99'u Müslüman olan bir ülkede dürüst ve namuslu olmanın ağır bedelleri varsa, toplumda ciddi bir buhran vardır.
Şu an Türkiye'nin içinde bulunduğu muhataralı günler misali.
Siyasette inkıraz, toplumda inkıraz, medyada inkıraz, erdemlerde inkıraz...
Şu noktada ittifak etmek gerekiyor:
Basın özgürlüğü, insan hakları, evrensel hukuk gibi değerler modern zamanların namusudur.
Evrensel hukukun gereğini istemek, savunmak ve gözetmek her namuslu aydının olmazsa olmaz vasfıdır.Lakin bu zamanda namuslu olmanın bedeli ağırdır.
Ülkenizde basın özgürlüğü linç edilmiş, Freedom House gibi uluslararası kuruluşların raporları sizi utanç içinde bırakmışsa ve siz bu soysuzlaşmanın durmasını istediğinizde bedel ödüyorsanız...
Yolsuzluklar ve hırsızlıklar devletin en üst mevkilerinde karargâh kurmuşsa ve siz "bu yolsuzluklar soruşturulmalı" dediğinizde siyasal iktidarın hışmına uğruyorsanız...
29 yaşında bir Acem'in, tapelerde kabinenin yarısını satın alma muhabbeti kanınıza dokunuyor da ses çıkardığınızda "devlet düşmanı" oluyorsanız...
"Alo Fatih"lerle medyaya ayar verilip, telefonda yaşını almış medya patronları ağlatılıyorsa...
Basın ve medya ilkesiz ve hukuksuz bir gücün elinde kıvranıyor ve iktidar havuzunda evrensel hukuka ateş ediyorsa...
Yolsuzluk söz konusu olduğunda...
Yolsuzluk ve hırsızlıkların sandıkta aklanmayacağını, sorumluların yargı önünde hesap vermesini istediğinizde "paralel" ilan ediliyorsanız...
Hiçbir suç delili olmadan binlerce kamu görevlisi üstelik yargılanmadığı halde "örgüt" ilan edilerek "AKP Tehciri" altında inliyorsa...
Yolsuzluk ve hırsızlık söz konusu olduğunda "beraat-ı zimmet asıldır, masumiyet karinesi vardır" diye sayıklayanlar, hakkınızda hiçbir soruşturma bile yokken size namussuzca "paralel mahkûmiyetler" biçebiliyorsa ve siz isyan ettiğinizde "hain" damgasını vuruyorlarsa...
160 ülkede Türk kültürünü yayanlar ve Türk bayrağını dalgalandıranlara, düne kadar alkış tutup hayranlık gözyaşları dökerken, sırf iktidarın hukuksuzluklarına ortak olmayıp biat etmedi diye delil göstermeden sunturlu hakaretler edilip, dudak uçuklatan iftiralar atılıyorsa...
Nice masum ama dünyaya sevgi mısralarıyla nam salan fedakâr ruhlar, "bugünler de geçer, bu zulüm de biter" diye hüzünlü bir türkü tutturup gözlerini sisli ufuklara gömüyorsa...
Çözüm sürecinin "PKK özerkliğini tanımak" olduğunu belleyen/belleten gafillere, "durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak" dediğinizde, "kan akmasını istiyorsun, çözüm karşıtısın" yaftasını vuruyorlarsa...
"Merkezi istihbaratınıza İran sızdı, asgari milli hassasiyetleriniz olmalı" dediğinizde bozgunculukla suçlanıyorsanız...
Yolsuzu, hırsızı ve suçluyu cezalandırmak yerine, evrensel hukuku suçlu ilan edenlere "hani delilin" dediğinizde yadırganıyorsanız...
Ergenekon sürecinde Genelkurmay ÖKK kamyonunda,Kozmik Oda'da ve Erzincan'da MİT lojmanlarında arama yapılırken ses çıkarmayıp da benzer suç şüpheleriyle MİT TIR'larının hukuk ve kanuna uygun aranmasında yaygara yapanlar vicdanınızı sızlatıyorsa...
Biat etmeyen...
Ülkenizde yazılı hukuk metinleri rafa kaldırılıp fiili bir iktidar hukuku yürürlükteyse...
Hırsızlık ahlak, yolsuzluk erdem, arsızlık fazilet ve hukuksuzluk hukuk olduysa...
İnsanlık çağının ehramı temelinden sarsılmış da maşeri bir cinnet yaşanıyorsa...
Mukaddesat adına mukaddeslerin içi boşaltılıyorsa ve siz ayağa kalktığınızda, siyasal gücün elleri boğazınıza yapışıyorsa...
Yani sevgili okur...
Namussuzluk, namus postuna bürünüp güç kazandıysa...
Ve biat etmeyen, zulme boyun bükmeyen, direnen sana bana ve ona çöktüyse...
Bu ülkede namuslu olmanın ağır bir bedeli vardır.
Selam olsun bu bedele talip olanlara!
İşte asalet, namuslu olmanın ağır bedelini ödemeye talip olmaktır.
Aydınlık bu bedelin ödeneceği güzergâhtadır.
Ve bilin ki kalabalıkların gittiği yön her zaman doğru istikamet değildir.
Geriye bir tek siz kalsanız bile, uçuruma akan kalabalıkları doğru istikamete sevk etmek için bir ömür harcamaya değer.
