Yabancı, bankayı fabrikayı götüremez ama kârı götürür
Güngör URAS 12 Aralık 2007
Maliye Bakanı Sayın Unakıtan, "Yabancılar gümrükten dışarı çıkarken, ceplerine Türkiye'de satın aldıkları bankaları ve fabrikalara koyarak ülkeden ayrılmıyorlar. Bankalar, fabrikalar ülkede kalıyor" dedi.
Sayın Unakıtan'ın söyledikleri doğrudur. Bizim kurduğumuz ama yabancılar tarafından satın alınan bankalar ve şirketler ülkede duruyor. Bunları dışarıya çıkaran yok ama, yabancılar kârlarını dışarıya döviz olarak çıkarıyorlar. Çıkaracaklar. Eskiden ülkede Türk parası olarak kalan kârlar, bundan sonra dövize dönüştürülecek ve döviz olarak dışarıya gidecek.
Sayın Unakıtan'ın konuşmasından sonra, Mülkiyeli üstadımız Cahit Kayra beni uyardı. "Yunanlıların 2.7 milyar dolara satın aldıkları Finansbank'ın 9 aylık (yıllık değil) net kârı 380 milyon dolar (458 milyon YTL)... Yunanlılar ödedikleri parayı nerede ise 4 yılda geri götürecekler" dedi.
İdeal yabancı sermaye
Üstadımız Cahit Kayra'nın uyarısı üzerine, "Bankacılıkta durum böyle ise, acaba imalat sanayiinde durum nedir?" diyerek, İstanbul Sanayi Odası'nın 500 büyük sanayi kuruluşu rakamlarına baktım.
500 büyüklerin 140'ı yabancı sermayeli kuruluş. 2006 yılında 500 büyüklerin toplam vergi öncesi kârlarının toplamı 4.5 milyar dolar. 500 büyüklerin vergi öncesi kârının yüzde 40'ını bu yabancı sermayeli kuruluşlar elde etmiş ve de (çok tabii olarak kanuni hakları olarak) yurtdışına götürmüş.
Tekrarda yarar var: Yabancı sermaye düşmanlığının modası geçti. Tam tersine, her ülke yabancı sermaye peşinde. Ama biz bazı şeyleri birbirine karıştırıyoruz.
(1) Ülkeye faiz için, borsa için gelen yabancı sermaye ile, yatırım için gelen yabancı sermaye farklıdır.
(2) Ülkeye daha önce Türkler tarafından kurulmuş bankayı, fabrikayı satın almak için gelen yabancı sermaye ile, yeni banka, fabrika kurmak için gelen yabancı sermaye farklıdır.
Biz ülkeye fabrika kurmak için gelecek yabancı sermaye istiyoruz. Türk ekonomisinde ek yatırım, ek üretim yapacak, ek istihdam yaratacak yabancı sermaye budur.
İçeride yapılsın da...
Ekonomi denilen şeyin esası üretmektir. Üretmek demek katma değer yaratmaktır. Katma değer denilen şey (1) Kira, (2) Ücret, (3) Faiz, (4) Kârdan oluşur.
Eğer yabancı sermaye ülkeye yeni bir işyeri açmak için gelir, yeni bir banka, fabrika kurar ise, katma değer yaratır. Üretimi, istihdamı, geliri artırır. Buna karşılık kendi yarattığı kârı yurtdışına götürür.
Fakat yabancı sermaye daha önce bizim kurduğumuz, bankayı, şirketi satın alır ise, üretim, istihdam ve geliri artırmadan, daha önce tamamı ülkede kalan katma değerin bir bölümünü kâr olarak yurtdışına çıkarır. Bunu yaptı diyerek de yabancı sermaye ayıplanamaz.
Bir ayıp var ise o ayıp, yabancıları yeni banka, fabrika kuracak yerde, Türklerin kurduklarını almaya teşvik eden sistemdedir.Yanlışları anlatmanın yabancı sermaye düşmanlığıyla ilgisi yoktur. Ülkenin ihtiyacı olan yeni yatırım ve üretim için gelecek yabancı sermayedir. Doğrusu budur.