« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 May

2014

Hani Mehmet Akif'çiydik dostlar?

Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970

300 madenci öldü ya, şimdi herkes 'kazadan ders çıkarma edebiyatı' yapıyor.Ders almak bizim kitabımızda yazmaz.

Biz bildiğimizi okuruz.

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.

Nasıl olsa madende çalışacak, hatta daha az ücretle çalışacak insanlarımız sırada beklemektedir.

Bu işin fıtratında bu var!

Tarihe tekerrür (tekrar) diyorlar ne masal şey!/İbret alınsaydı hiç tekerrür mü ederdi?

Şimdi...

Hani Mehmet Akif'çiydik?

Orada burada kalabalıklar karşısında Mehmet Akif'in şiirini okumak, hitabetin şehvetine kapılıp atıp tutmak, asıp kesmek kolay tabi.

Buyurun, en çok tekrarladığımız, yöneticilerimizin ağızlarından düşürmediği mısraların bu topraklardaki karşılığı nedir görelim:

-Soma'daki maden kazası tarihimize en büyük maden kazası olarak geçti değil mi?

-Evet... Peki bundan önce yaşadığımız en büyük maden kazasını nerede ne zaman yaşadık?

-Soma'dakinden önce en büyük acılara millet olarak ne zaman gark olduk?

-1992'de Kozlu'da...

İki kaza arasında tam 22 yıl fark var.

Bu 22 yılın son 12 yılında ülkede tek parti hükümeti var. İstikrar var. İstediği her konuda kanun çıkarma gücü olan bir hükümet var. Sektörle ilgili müstakil bakanlıklar var.

Tamam, kabul, "görünmez kazalar" her zaman olur.

Bu işin fıtratında bu var.

İyi de bu kazaların her seferinde daha fazla ölümle sonuçlanması ne anlama gelir?

-Tarihten, yani başımıza gelenlerden asla ders almadığımız...

-Üzerimize düşeni gerektiği kadarıyla yapmadığımız...

-İnsan hayatına ya da bazı insanların hayatına önem vermediğimiz...

-Değil Dicle'nin kenarında kaybolan koyunun hesabını, yüzlercesi binlercesi görünmez kazalarda ölse bu hesabı pek önemsemediğimiz anlamına gelir...

Üzülerek söylüyorum, insan kalitemiz, yönetici tavrımız, tarihten, hatalarımızdan, yaşadığımız tecrübelerden ders alışımız bu düzeyde.

Onun için diyorum ki bir daha meydanlarda rahmetli Mehmet Akif'in şiirlerinden özellikle bu tarihten ders almakla ilgili olanını okumayalım.

Çünkü gerçekten ayıp oluyor.

1992 Kozlu, 263 madenci, çoğu yanarak...

2014 Soma, şu ana kadar 301 madenci, çoğu yanarak...

"Öldü" demeye dilim varmıyor artık. "Katledildiler" demek daha uygun.

Fakat sorun şu ki "Katil kim ya da kimler?"

Bulursanız haber verin, katilin yüzüne ben de tüküreceğim.

Belki de bu tip olaylar, hiçbir zaman katil ya da katiller bulunmadığı için tekerrür ediyordur, yapanın edenin yanına kâr kalıyordur da onun için gelişme sağlanamıyordur, ne dersiniz?

Onun için bırakın bu ders alma muhabbetlerini... Sadede gelin!

Maden yöneticisinin eşi bakanlık denetçisi olunca...

AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, Soma kömür sahasındaki denetimlerle ilgili soruyu cevaplandırırken, Türkiye'de denetimlerin nasıl yapıldığına dair, askerlik yapan herkesin çok yakından bildiği bir örneği dile getirdi.

Askerde denetimler çok önceden haber verilerek yapılır ve her türlü denetim sonucunda kayda değer eksiklik, aksaklık pek bulunmaz.

Her şey tamdır, her şey yerli yerindedir, herkes işinin başındadır, her şey çalışır vaziyettedir, her şey temizdir, her yer olması gerektiği gibidir.

Ama eğer denetimi yapan kişi, denetlediği yere ceza verecekse ya da denetlediği insanlarla sorunu varsa "gözünün üzerinde kaşın var" diyerek de denetimi bir cezalandırma yöntemi olarak kullanabiliyor.

Türkiye'de neden böyle oluyor?

Çünkü denetim konusu, eksikleri giderme amaçlı değil de genellikle cezalandırma aracı olarak kullanılıyor da ondan.

Denetim sonucunda elbette cezalandırma da olacaktır ama denetimin amacı cezalandırmaktan öte, eksikleri gidermek, yanlışları düzeltmek olmalıdır.Yani şunu diyorum:

Bir yerde denetimler eğer önceden haber verilmeden, sağlıklı biçimde ve hiçbir şekilde eksiklikler ve aksaklıklara karşı tolerans gösterilmeden yapılırsa orada gelişme sağlanır.

Değilse, yani her türlü kurum ve kuruluşta kamu denetimi askerlikteki denetim gibiyse -ki öyle olduğu anlaşılıyor- yandı gülüm keten helva...

Adam Soma madeninde yönetici, eşi de bakanlığın maden denetim elemanlarından biri ve o madeni denetleyenler arasında...

Buradan nasıl bir sonuç çıkar sizce?

O kömürler bu kömürler mi?

Acının şiddetinden kimsenin aklına gelmiyor ama "Acaba AKP'nin seçmene bedava dağıttığı kömürler Soma'dan çıkan kömürler mi" sorusu yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlıyor.

Evet... Soru bu o kömürler bu kömürler mi yoksa?

Çünkü... TKİ Soma'da kömürün tonunu 140 dolara mal ederken, yeni sahipler aynı yerden kömürün tonunu 23.80-24 dolara mal ediyorlar. Bütün üretimi de TKİ satın alıyor.

AKP'nin seçmene bedava dağıttığı kömürün finansmanı konusuna eğilecekler işe bu noktadan başlayabilirler.

Yani o kömürler bu kömürler mi?

Birileri cevap versin. Eğer o kömürler bu kömürler değil ise o kömür işinin nasıl finanse edildiği açıklanıversin bir zahmet...

Günün sözü...

Başbakan tokatlarsa danışmanı tekmeler. Haydi tweet'çiler (T)ekme-(T)okattan TT yapalım...

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 10985

ulkucudunya@ulkucudunya.com