O ülkelerin madencilerinin fıtratında ölüm yok
Saygı Öztürk 01 Ocak 1970
Zonguldak-Karadon Kömür İşletmesi’nde 2010 yılında meydana gelen maden kazasında 30 işçi hayatını kaybetmişti. Bu kaza için Başbakan Tayyip Erdoğan, “Bu mesleğin fıtratında ölüm var” diyordu. Yani kazaların doğal olduğunu belirtiyordu. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ise “Güzel öldüler” açıklamasıyla tarihe geçti.
Başbakan’ın bu açıklamalarından sonra CHP milletvekili soru önergeleri verdi. Ancak Başbakan’dan cevap yok. Fransa’daki kömür ocaklarında 50 yıl, İtalya’da 30 yıldır kaza olmuyor. İşte CHP milletvekilleri değişik ülkelerden örnekler verip, Soma’da 5 yılda 11 kişinin ölümünü TBMM gündemine getirmek istedi. Ancak dinleyen kim?
Avrupa’da birinciyiz
2010 yılında 131 madenci, 2011 yılında 85 madenci, 20012 yılında 88 madenci, geçen yıl içinde de 80 madenci hayatını kaybetti. Dünya madenciliğinde ilk sırada yer alan Çin ve ABD ile kıyaslandığında Türkiye’deki kazalar sonucu hayatını kaybeden madenci sayısının hayli yüksek olduğu ortaya çıkıyor. Maden kazalarında Türkiye Avrupa ülkeleri arasında birinci, dünyada ise üçüncü sırada… Çin’de kazaların azaltılması örnek alınıp 2009 yılında rapor hazırlanmış ama o sadece kağıt üzerinde kalmış.
Soma Holding, Eynez kömür ocağını Türkiye Kömür İşletmeleri’nden devralmış. 9 Temmuz 2013’te kömür ocağının açılışına Taner Yıldız ve çok sayıda AKP’li katılmış. Taner Yıldız, açılışta madenin yeni işletmecilerine övgüler yağdırmış.
Maden ocağı taşeron usulü işçi çalıştırıyor. Ama resmi kayıtlarda kendi firmasında işçilerin görüldüğü yolunda CHP Genel Başkanı’na bilgi verildiğini öğreniyorum. Oysa bu tip işlerde kalifiye işçi çalıştırılması gerekiyor. Manisa Milletvekili Özgür Özel, sohbetimizde daha ilginç bir duruma değiniyor. Taşeron çalıştıran firmalar da bazı işleri başka taşeronlara yaptırıyormuş. Zonguldak, Bartın, Kütahya ve Balıkesir’den gelen işçiler bulunuyor. Kısaca Soma’da 20 bin maden işçisi var, bunların 15 bini yer
altında çalışıyor. Onlardaki yüz karası değil kömür karası…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte kaza yerine gittik. Kurtarma ekibi çok ama kimin ne yaptığı, yapacağı konusunda karmaşa yaşanıyor. Dönüş yolunda Kılıçdaroğlu’ndan Soma izlenimlerini dinliyorum:
Bildiğimiz vardiya böyle değil
“Bir gerçek ve bir belirsizlik var. Gerçek olan; insanların hayatlarını kaybettikleridir. Belirsizlik ise olayın nasıl meydana geldiği, içeride kaç kişinin olduğu da bilinmiyor. Ocağa giren herkes kartını basarak girip çıkıyor. ‘İçerde kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Vardiya değişimi sırasında kaza oldu’ deniliyor. Vardiya değişiminin ocağın içinde olduğunu öğrendik. Tümü çıkmadan, yeni kişi geliyor o ayrılırken o işe başlıyor. Böyle bir sisteme tanık olduk. Benim bildiğim bir vardiya çıkar, diğeri girer. Burada bir boşluk yok. Kartlı giriş-çıkış olduğuna göre şöyle bir kuşku var: Kayıt dışı çalışanlar var mı? Sigortasız çalışanlar var mı? Çocukların olduğu yönünde duyumlar var. Kaygılarla ilgili belirsizlik var. Yetkililer de ‘bilmiyoruz, belli değil’ diyor.
Bakan önyargılı konuşuyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, açıklamalarında firmayı öve öve bitiremiyor. Bakanın, firmayla ilgili bu aşamada olumlu görüş belirtmesi doğru değil. Bilirkişi raporunu görmeden yapılan bu konuşmalar maksatlıdır. Olayın neden kaynaklandığını saptamadan ön yargıyla konuşması kabul edilemez. 300 civarında kişinin hayatını kaybettiği yer altı maden işletmesini işleten kişiyle ilgili olumlu beyanlarda bulunmak, bakanın ön yargılı olduğunu gösterir. Bu da haklı olarak şu kaygıyı gündeme getirir: İleride bilirkişilere baskı yapılıp kendi istedikleri yönde raporun çıkmasını sağlayabilirler. Başbakan iş kazalarını bilmiyor mu? Bu olayda bile CHP’yi suçlamak için fırsat kolluyor. Oysa biz bugün de alabildiğine dikkatli bir dil kullanıyoruz. Başbakan, kendi kabahatini bizim üzerimize yıkabilmenin telaşı içinde. 300’ü aşkın insan hayatını kaybetmiş. Herhalde bunun bir sorumlusu olmalı. Başbakan’a sormak gerekiyor, bu olayın sorumlusu kim?
O sözler, katliama davetiye
Başbakan, maden kazaları için ‘kazalar işin fıtratında var’ diyor ve 100 yıl önceki kazalardan örnekler veriyor. Başbakan bu sözleriyle ölümlere, kazalara, katliamlara davetiye çıkarıyor. Maden ocağında çalışanlar ölümü göze alarak çalışmazlar. Hangi iş olursa olsun ölüm için çalışılmaz, alın teriyle kazanıp evine ekmek götürmek için çalışılır. Devletin görevi, onun çalışma ortamını güvence altına almaktır.
Şu soruyu sorması lazım; neden maden kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncüyüz? Neden Avrupa’da bu mesleğin kaderinde ölüm yok. Teşeronlaştırma kader mi? İş güvenliği olmadan işçi çalıştırmak kader mi? O ülkelerde fıtrat yok mu? O ülkelerde de maden çıkarılıyor, insanlar çalışıyor. O ülkelerde hükümet, devlet yok mu? Var. Ama ölümler bu
kadar olmuyor? Neden?”
CHP Genel Başkanı, salı günü grup toplantısını hep iş kazalarına ayıracak. Daha önce hiç dikkate alınmayan iş kazası uyarıları belki birilerinin dikkatini çeker…