« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 May

2014

‘Bakandan Müfettişlere ‘Can Yakmayın’ Talimatı’

Utku Çakırözer 01 Ocak 1970

Çalışma Bakanlığı ‘İş Güvenliği’ Uzmanından Şok Açıklamalar

Soma’da yaşanan facia, Türkiye’de her dönem hasıraltı edilen ve ancak gariban işçilerin ölümlerden sonra hatırlanan “iş güvenliği” sorunumuzu bir kez daha gündeme getirdi. Bu alandaki uzman isimlerden Dr. Adnan Ağır kısa süre öncesine kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda, İş Sağlığı ve Güvenliği alanındaki yürütülen mevzuat çalışmalarını hazırlayan ekipte yer alıyordu. Bu alanda hem “içeriyi” yani hükümet, bürokrasi ve iş müfettişleri tarafını; hem de “dışarıyı” yani iş dünyası ve işletmeler tarafını en iyi bilen isimlerden biri. Emeklilik sonrasında Kırıkkale Üniversitesi’nde aynı alanda dersler veriyor.

Mesele kanun değil uygulama
Dünkü görüşmemizde özelde “madenlerde”, genelde ise çalışma hayatında iş güvenliği konusuna ilişkin bazı önemli tespitlerini şöyle sıraladı: - Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri ilkelerine uyulmuyor. Türkiye 192 ILO Sözleşmesi’nin sadece 56 tanesini imzaladı. Eğer maden işleri ile ilgili sözleşme imzalanmış olsaydı, o madende hem yaşam odaları, hem de acil durumlar için en az iki tahliye çıkış kapısı hazır bulundurulmak zorunda olacaktı.

Soma teftişleri açıklansın
- Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği Eylül 2013 tarihinde çıktı. Bu yönetmeliğe göre Soma’daki madende yapılan denetimlerde iş müfettişleri 172 soru sordu. Aydınlatmadan ölçüm cihazlarına, fenerlere kadar. Bu raporların kamuoyuyla paylaşılması lazım. O madende neler eksikmiş ama denetlemede “tamam” denmiş. Bunu herkes bilsin.

Aman patronları yakmayın
- ILO Sözleşmesi olmasa da Çalışma Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliğini sağlamakla görevli bir genel müdürlüğü ve bir teftiş kurulu var. Mesele uygulamada. Bu iktidar, iş dünyası ile arasını iyi tutmak istiyor. Kanunlar işçi örgütlerinin, meslek odalarının, uzmanların değil işveren örgütlerinin talepleri dikkate alınarak hazırlanıyor. Başbakan’ın da arzusuyla Çalışma Bakanlığı’nın denetlemeler konusunda benimsediği genel tutum şu: “Aman işverenlerin canını yakmayın!”
Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in bu yönde basına demeci dahi var. Kapalı toplantılarda da iş müffettişlerine “can yakmayın” mesajının en üst düzeyde verildiğini duyuyoruz. Seçimleri dikkate alarak 2014-2015 döneminde hükümet işyerlerine ceza istemiyor. Bakan böyle derse iş müfettişi ya da sorumlu iş güvenliği uzmanı yaptırım uygulayabilir mi? Uygulayamaz. Bakanın sözünü duyan işletme sahibi çalışma koşullarını düzeltir mi? Düzeltmez tabii ki...

Bakandan ‘ceza yazma’ talimatı
Ağır’ın bahsettiği o konuşmayı internetten bulduk. Çalışma Bakanı Faruk Çelik, 2012 yılında çıkarılan ancak önemli maddeleri 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile ilgili şubat ayında sanayici ve iş adamlarıyla Şanlıurfa’da yaptığı toplantıda şu mesajları vermiş: “Bu yasa, Türkiye’nin eksiğiydi, çıktı.
Bu yasa için 2014’ü uygulama yılı ilan ettik. Yani ‘geldim, baktım, cezayı yazdım’ anlayışı yok. İş sağlığı ve güvenliği bilincini hem işyerlerimizde hem de işçimizde oturtmak için 2014 rehberlik yılı olacak. Siz ve işçi kardeşlerim eksikliklerini giderecek, 2014 yılında herhangi bir sorun yaşanmadan iş sağlığı ve güvenliği açısından bütün sistemi işyerlerinde oturtmuş olacağız. 2015’ten sonra biraz daha müeyyideler gündeme gelecek. Onun için bir yıllık süre önemli.”

Uzmanlardan ‘kaza’ uyarısı
Dr. Ağır’dan öğrendiğimize göre Bakan Çelik’in bu açıklamalarına iş güvenliği uzmanları tepki göstermiş ve “Ceza yazılmayacaksa görevimizi yapamayız, kazaları önleyemeyiz” açıklamasında dahi bulunmuşlar.
Ancak yeni kanun işletme sahiplerine, iş güvenliği konusunda dışarıdan hizmet alma hakkı tanıdığı için ciddi bir denetleme imkânının ortadan kalktığını belirten Ağır, “Bu alanda kurulan şirket sayısı 1700’ü bulmuş. Devlet bunları da denetleyemez hale gelmiş durumda” diyor.
Yeni kanunla kurulan iş güvenliği uzmanları hizmet bedellerini denetledikleri işyerlerinden aldıkları için eksiğe “eksik”, kötüye “kötü” diyemiyor. Ve iş güvenliği meselesi her geçen gün büyüyen bir sorun haline geliyor.

MADENLERE ‘TUZLA’ MODELİ DENETİM
Madenlerde çalışma güvenliğinin sağlanması için Adnan Ağır, “Tuzla modeli” dediği bir denetim seferberliği önerisi de getiriyor: “Madenlerde iş güvenliği için seferberlik ilan edip iş sağlığı ve güvenliği genel müdürlüğü bünyesinde görevli uzman ve uzman yardımcıları maden ocaklarına gönderilmeli. 2008-9 arasında Tuzla tersanelerinde art arda yaşanan işçi ölümleri sonrasında sorunu bu metotla çözdük. Üretim durduruldu. 6 ayda 37 bin işçi ile 3 bin işveren ve mühendis eğitildi. Sonra ciddi denetimler yapıldı ve çok ağır para cezaları verildi. Bu sayede şimdi ölümler neredeyse yok denecek kadar azaldı. O dönem Cumhurbaşkanı’nın isteğiyle Devlet Denetleme Kurulu da devredeydi. Önerilerine hükümet kulak verdi. Aynı kurulun madencilikle ilgili önerilerine ise aynı hassasiyet gösterilmedi. Çünkü maden işletmeleri ve işletmecileri hükümet açısından önemli bir güç konumunda.”

ASIL FACİA ‘İNŞAAT’ KAPISINDA
Soma’da 301 madencinin ölümü nedeniyle hepimizin dikkati maden ocaklarına yoğunlaştı. Ancak Dr. Ağır, Türkiye’nin başka sektörlerinin de iş güvenliği konusunda “alarm” verdiğini belirterek özellikle inşaat sektörüne dikkat çekiyor: “İmzalanmayan ILO Sözleşmeleri arasında ‘inşaat’ ve ‘kimya’ sektörüne ilişkin sözleşmeler de var. Bugün Soma’yı konuşuyoruz ama SOS veren sektörlerin başında inşaat geliyor. İşçi ölümlerinin yüzde 37’si yapı sektöründe yaşanıyor. Kitlesel ölüm yok diye farkında değiliz. Ama her gün birer ikişer insanlar ölüyor. 2012 yılında iş kazalarında ölen toplam 744 işçi var. Bunların 44’ü madenlerde, 256’sı ise inşaatlarda hayatını kaybetti. Bir önceki yıl bu rakam 500’dü. Şimdi seçim yılı olduğu için daha çok denetimsiz inşaat yapılacak. Facia kapımızda.”

Denetim yok, SOS veriyor

Büyük şehirlerde devasa plazalar yükseliyor. Yüksekliği arttıkça düşme riski artıyor. İstanbul’un, Ankara’nın ortasında dev inşaatlar yükseliyor. Denetim yok denecek kadar az. Bu plazalar kısa sürede yükseliyor. İnanılmaz kazalar ve ölümler oluyor. Yakında inşaat sektöründe de Soma’ya benzer bir facia yaşarsak kimse şaşırmasın.

TOKİ’ye dikkat
“Ölümlü iş kazaları açısından dikkat edilmesi gereken yerlerin başında TOKİ var. Konut, hastane, adliye ve benzeri yerleri ihale ile müteahhitlere veriyor ve acele bitirilmesini istiyor. Kömürün tedbirini almak kolay. Maden sektöründeki girişimci sayısı bini bulmaz. Ama Türkiye’deki yapı işlerindeki müteahhit sayısı 135 bin. Bu sektör alarm veriyor.”

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 28797

ulkucudunya@ulkucudunya.com