« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 May

2014

Maden zorlanmış

Süleyman Yaşar 01 Ocak 1970

Soma’da facianın yaşandığı maden işletmesi, Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından kuruluyor. Ve işletme yılda iki milyon ton kömür üretmek için tasarlanıyor. Ve işletme tasarlanan bu kapasiteye göre mekanize ayaklarla inşa ediliyor. Fakat daha sonra özel firma bu tasarlanan kapasitenin üzerine çıkarak üretimi hızla çoğaltıyor.

Tabii bu arada üretimi artırmak için açılan yeni maden üretim ayaklarında metal tavan destekler yerine ağaç destekler kullanılıyor. Yine klasik usulde iki ayakta kazma-kürek kömür çıkartılmaya başlanıyor. Böylece aylık üretim, firma yetkililerinin açıkladığına göre, 150 bin tondan 250 bin tona yükseltiliyor.

Kısaca madende üretim kapasitesi artırılırken mekanize ayaklı yeni tasarım yapılması ve bu yeni tasarımın uygulanması şart. Fakat bütün bunlar yapılmadan kapasite rastgele hızla artırılınca kaza olasılığı da hızla artıyor.

Gelelim yangının neden geç fark edildiğine...

Tecrübeli madencilere göre; yangının bu kadar geç fark edilmesi büyük bir ihmal. Çünkü yangın eski imalat alanlarında başlayıp yayılıyor. Ve yangının tavanlara kadar yayılıp kömürün kor hâline gelmesinin fark edilmemesi mümkün değil. Ve yanan kömürün kor hâlinde tavandan düşmesi düşündürücü.

Öyleyse bu durumda kömürün yaklaşık bir aydır yandığını söylemek mümkün tecrübeli madencilere göre. Demek ki yangın önemsenmemiş. Üretime devam edilmiş. Hâlbuki yangın fark edildiğinde işçiler hızla tahliye edilip ardından yangının söndürülmesi çalışmaları başlatılmalıydı. Ama daha çok kömür daha çok para için üretim durdurulmamış. Olayın gelişiminden anlaşılan bu.

Gelelim yangında çok tekrarlanan kocaman bir yalana...

Soma faciası duyulduğunda bazıları televizyonlarda ve gazetelerde karbonmonoksit gazının kokusuz olduğunu bu nedenle fark edilmeyeceğini ileri sürdüler. Ve bu söylemle madende ölümlerin fark edilmeden gerçekleştiğini, dolayısıyla pek de sorumlu aranamayacağı tezi işlenmeye başlandı.

Yani ölümler bazılarınca sıradan bir karbonmonoksit zehirlenmesi olarak gösterilmeye çalışıldı.

Oysa tecrübeli madencilere göre karbonmonoksit laboratuvar ortamında kokmaz tabii. Ama kömür yandığında karbonmonoksit beraberinde kükürt de ortama yayılır. Ve kükürt kokar. Dolayısıyla kömür yanarken karbonmonoksit beraberinde yayılan kükürt kokusunu hissetmemek mümkün değil.

O hâlde madendeki gaz sensörleri yeterli olmasa da yanan kömür nedeniyle kükürt kokusu hissediliyor. Buna rağmen yani kömürün yandığı bilindiği hâlde madenin boşaltılmaması faciayı hazırlıyor.

Hemen tekrar hatırlatalım, kurulu kapasite artırılmadan el yordamıyla yapılan kapasite üzeri üretim facianın asıl nedeni oluyor tabii.

İlk tespitler işte böyle.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 28853

ulkucudunya@ulkucudunya.com