Düşen Bir Lider Portresi
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Fotoğraflara bakıyorum, yüzü ürküntü veriyor. Yüz kasları gergin mi gergin, gözler adeta fışkırmış. Hiddeti, bütün düşüncelerinde dışa vuruyor... İki kişi ölmüş, polislerin arabasına yanıcı madde atılmış, ortalık panik... Yine bir Alevi aile babası kanlar içinde
Yurttaşlar vurulup düşüyor... Ama ülkenin baş sorumlusu “Polis nasıl sabrediyor, anlamıyorum” diyor. İki cinayet sanki tatmin etmemiş kendisini, nasıl sabrebiliyorsun sözünün ancak şu anlamı olabilir: “Kardeşim, sana karşı koyanları vur yık yere.. iki yetmez, elini tutan mı var, öyle bir ders ver ki...”
RTE, topluma liderlik anlamında artık “adam” olur mu... Kesin hayır. Aman yok, dur yok, sakinleştirmek yok... Sadece, o ve adamları, taraftarları, polisi var.
Geri kalanlar, başkaları, ötekiler. Aslında ötekilerin hepsi, dönüştürmek, boyun eğdirmek, susturmak ve özetle yok etmek istedikleri. Nefret dolu. “Bana diktatör diyenler” sözleriyle Kılıçdaroğlu’nu parmağıyla gösterecek kadar amansız; “işte sen hey orada oturan”. Biraz önce yan yana oturduğu kişi, Kılıçdaroğlu, tüm nefret ettiklerinin temsilcisi!
Ama yapamamış, dönüştürememiş ve giderek karşısına dikilen bir toplum. Pata küte insanlara girişebilecek kadar hırs ve hiddet küpü.
O bir köktendinci. Sadece dini inançlarını kastetmiyorum, düşüncelerinde de öyle. Hikmetyar’ın dizi dibine oturan kimse, bugün de, siyasi olarak daha gelişmiş olarak taa kendisi... Herkesi kullana kullana çıktığı tepede tek başına... Şimdi çevresinde tamamen biat edenler ve kendilerine yeni arpalık ve yemlik sunulanlar kaldı; onlar da, zavallılarım çırpınıyor... Tek şansları var: kesinlikle boyun eğmek, kesinlikle tam savunmak... ne yaparsa ne söylerse kesinlikle evet doğru deme...
Büyük başarısızlığın kulesinde
Büyük bir başarısızlık içinde. Yoo hayır, başarı seçimlerde yüzde 43 oy almak değil. Diktatör olsaydım sen öyle ortalıkta mı gezebilirdin, diyor ya.. Tam da içindeki özlemi dışa vuruyor. Kürsüden parmağını muhalefet liderine sallayıp bunu söyleyen, bütünüyle asıp kesemeyen bir insanın söylemidir.
Yanıp tutuşuyor. Bir adım var önünde, ama atamıyor... Atamayacağını biliyor. Sıkıntı burada. Ama bir diktatörün yapacaklarını da yapıyor.
Başarısız dedik. Suriye’de çökmüş. Batı ile tüm ilişkilerinde çökmüş. Dünyada itibarı bitmiş. Arap ülkelerinden önemli dışlanmış, İslam dünyası imamlığı gitmiş. Türkiye’yi 10 yılda dönüştürememiş. Karşısında direnen güçlü bir toplumsal yapı var.
Uludere/ Roboski ölüleri, Reyhanlı ölüleri, Gaziantep ölüleri, Soma ölüleri, Gezi Parkı ölüleri... Kazalarda dünya birincilikleri... Durmadan ağıtların yakıldığı bir ülke, mezarlıklarına koşan bir halk... İşsizlikten, her türlü ölümcül ve rezil işi kabul etmeye zorlanan milyonlar...
İktidarı bitmiş tükenmiş aslında. Yüzde 43 oya rağmen, iktidarda kalabilmesinin mümkün olmadığını gösterecek deney ülkesi durumunda Türkiye.
Onun hırsının, kızgınlığının, köpürmesinin, polise nasıl sabrediyorsun diyebilecek kadar siyasi gözü dönmüşlüğünün nedeni bu... Baş aşağı gidişini görmesinden... Ne yapacağını bilmemesinden. Bilse bile artı bunu yapabilememesinden.
Büyük öngörüsü var ama: Polis devleti
O öngörülü bir insan ama... Müthiş hem de! Kendisinin, iktidar uygulamalarının, nasıl gelip bir duvara toslayabileceğini yıllar öncesinden görmüş. 2006’dan itibaren iç güvenlik harcamalarına büyük önem vererek polisi tam bir silahlı kuvvetler gibi güçlendirmeye yönelmiş. MİT Yasası’nı da bunun üzerine bindirmiş. Şu rakamlara bakın (Hey Türkiye Nasılsın, kitabından):
İç güvenlik harcamaları: 2006 >10 milyar TL; 2011 >15 milyar TL; 2012 >18 milyar TL; 2013 >27 milyar TL. Şimdi polis sayısındaki şu füze gelişmeye bakın: 32 ülke arasında yapılan bir sıramalaya göre, 100 bin kişiye düşen polis sayısı bakımından ilk 5 ülke:
1. Rusya 564.6; 2. Türkiye 474.8; 3. İtalya 467.2; 4. Portekiz 454.2; 5. Hong Kong 450.7.
TOMA’lar, biber ve diğer kimyasal gaz-lar... Bunların hepsi bu iktidarın ülkeye kazandırdıkları.
Veee Hürriyet’te Cengizhan Çatal’ın yeni haberi: Son alınan 25 adet TOMA için 6 milyon 125 bin ödendi. Tanesi 245 bin dolar olan araçların daha gelişmiş versiyonu tasarlanıyor. Katmerciler Holding ile 30 adet TOMA için 9 milyon 960 bin liralık üretim anlaşması yapıldı. Yeni üretim TOMA’lar ateşli silahlarla balistik testlere tabi tutulacak, askeri testlerden geçecek, en sağlam hale geldikten sonra da üretilip polise teslim edilecek. Sağlamlaştırılmış TOMA’lar 15 tondan daha ağır olacak. ‘TOMA-2’ adı verilen proje kapsamında üretilen araçlar uzun namlulu silahlara karşı da koruma sağlayacak…
***
Halkına karşı durmadan TOMA üretiyorsa bir insan, ikinci seferde Kılıçdaroğlu’na da, TOMA’ların üzerinden, içinde seslenir...