« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 May

2014

Okmeydanı'nda tetiği çeken

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

- Uğur Kurt'un vurulduğu yer (cemevi avlusu) özel bir yer.
Kurt'un mezhepsel kimliği ayırt edici.

- Ve atılan mermi, Uğur'un gövdesine, bacaklarına veya ayaklarına değil, tam ölüm bölgesi sayılan kafasına isabet ediyor.

- İkinci olarak Ayhan Yılmaz ise yine aynı bölgede başına aldığı parça tesirli bir bomba parçasıyla hayatını kaybediyor.

- Ve olaylar Gazi Mahallesi'ne sirayet ediyor.

- Polisler pek çok müdahale yöntemi varken, tuhaf ve yanlış bir şekilde havaya defalarca mermi boşaltıyorlar.

- Savcı ilginç bir şekilde ve görevini ihmal ederek olay yeri incelemeye 27 saat sonra geliyor. Oysa böylesine kritik bir bölge ve olayda, hem de delillerin derhal görülmesi gereken bir vurulma hadisesinde dakika geçirmeden derhal olay yerine intikal etmesi gerekirdi.

Muhtemel 4 fail!

27 saat gecikme şu haklı soru ile karşılanır:
Acaba bir kısım kamu görevlilerini zora sokacak bazı delillerin ortadan kaldırılması mı beklendi?

O bölgede görev yapan polislerin tabancaları balistik muayene için savcının tespit ve emirleriyle mi toplandı, yoksa Valilik (AKP) inisiyatifiyle mi toplandı?

Şu soru da sorulabilir:
1977'deki Taksim olaylarının küçük bir temsilini mi yaşadık bu vurulmalarda?

Bu soruların cevabı ne olursa olsun, Okmeydanı'nda öldürülen iki vatandaşımız, kasıtlı ve adeta vaziyet alınarak öldürülmüş izlenimi uyandırıyor.

Yani kazaen değil, kasten adam öldürme eyleminin izleri var burada.

İsabetler neden vücudun başka bölgelerine değil de, ölüm getirmesi kuvvetle muhtemel kafa bölgesine?

Muhtemel dört fail akla geliyor:

1- MİT: Paris infazlarında, Uludere katliamında ve Dışişleri dinlemesinde "kendi ülkesine 8 füze çaktırma ihaneti"nde MİT sahnedeydi. Yani MİT'in yapmadığı şey değildir. Hele bugün sahip olduğu tam dokunulmazlıkla her şeyi yapabilir. Hatta Okmeydanı cinayetleri MİT için daha da basit bir operasyondur.

2- DHKC: AKP baskısı ve toplumdaki sıkışmışlık duygusunu, masum kurbanlar ve alevi hassasiyeti üzerinden kendi lehinde kullanmak isteyecektir.

3- Polis: Polislerin havaya ateşlerinde sokak magandaları gibi kazaen vurulan kişiler yok denecek kadar azdır. Bu halde vurma eylemini gerçekleştiren "polis" ise, kazaen değil kasten vurmuştur. Ve kendisine vadedilen büyük menfaatler olmuştur. MİT bu tür işleri illegal ve operasyonel olarak yapıyorsa da, polis meydanda infaz işlerine kolay girmez.

4- Yabancı istihbarat servisleri: En zayıf ihtimaldir. Zira Başbakan'ın Türkiye'yi oldukça mahcup durumda bırakan tavırları yüzünden ülkenin prestiji zaten dibe vurdu. Yani Türkiye'yi kaosa sevk etmek için ekstra bir operasyona girişmelerine gerek yok. Türkiye, Başbakan'ın ürettiği azami polarizasyon ve tahriklerle zaten kaos moduna girmiş durumda.

Kuşatma devam etti!

Başbakan'ın tahrikkâr tavırları ve hukuka duyarsız icraatı, toplumu muhtemel operasyonlara oldukça açık hale getirdi.

Otoriter refleksler altında yaşamaya mahkûm edilen toplumlarda düşünce ve duygu sıkışması yaşanır.

Bu infial sıkışması, yüzeye çıkacak yollar arar.
Deşarj ve solunum yolları kifayet etmezse veya bu yollarda tıkanma olursa, toplumsal patlamalar kaçınılmazdır.

Tıpkı fay hatlarında biriken enerji ve maden ocaklarında yükselen metan gazı gibi.

Biri depremleri diğeri grizu patlamalarını üretir.
Gezi, sonradan illegal gruplar eklemlense de sıkışan kitlelerin doğal bir nefes alabilme refleksiydi.

Acı bir şekilde hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz ve Berkin Elvan, sıkış(tırıl)an toplumun tepki sembollerinden biri oldu.

Lakin AKP'nin sivil toplumu tahrik eden kuşatması, nefes aldırmaksızın devam etti.

Toplumdaki provokasyon bilinci eskiye nazaran artmış olsa da, Türkiye'nin bilinen hassas ve operasyona açık noktaları, hâlâ hassasiyetini korumaktadır.

Kürt-Türk meselesi, Alevi-Sünni hassasiyeti, Laik-İslamcı gerilimi vs.

Başbakan'ın otoriter ve hukuk hassasiyeti taşımayan tavırları, bu hassas bölgelerin hepsini birden patlama noktasına sürüklüyor.

Okmeydanı olayları ve Uğur Kurt'un öldürülmesi, AKP otoriteryenizminin toplumda açtığı gediklerden sadece birini gösteriyor.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 29445

ulkucudunya@ulkucudunya.com