Taksim’de Ceberut, Diyarbakır’da Cart Curt Tayyibizm
Ali Sirmen 01 Ocak 1970
Bugün İstanbul yine “esir şehir”, İstanbullular yine “esir şehrin mahpusları”. Bugün İstanbul’da bir meydan savaşı vermeye yetecek sayıda, özel teçhizatlı, silahlı, biber gazlı polis ve bir ordunun zırhlı birliklerini aratmayacak sayıda TOMA, halk ile Tayyip Erdoğan kuvvetleri arasındaki polisin ve yönetimin çıkardığı Taksim meydan savaşı için mevzilenecek. Kentin dört bir yanından insanların Taksim’e çıkmasını önlemek için, yollar barikatlarla kesilecek, vapur, metro, otobüs seferleri iptal edilecek.
Amaç yine Tayyibizmin ve polisinin bir yıl önce çıkardıkları Taksim olaylarının anılmasını engellemek.
Anılardadır, Gezi Parkı göstericileri parkın yeşil alan olarak kalması için barışçıl eylem yapıyorlardı. Ona şiddeti sokan Tayyibizmin polisleri oldu.
Zaten Türkiye’de genellikle gösterilere şiddeti sokan hep polis oluyor.
Demokrasilerde, polisin müdahalesi şiddetin sonucu olması gerekirken bizde şiddetin nedeni polisin müdahalesi oluyor.
Demokratik devlet ile ceberut devletin farkı budur.
Aslında, insanların Taksim’de ve Gezi Parkı’nda demokratik gösteri haklarını kullanmalarını engellemeye kimsenin hakkı yok.
***
Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan dün İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’dan randevu alarak anayasanın 34. maddesi gereğince “herkesin izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu”, ayrıca “şehir düzeninin bozulmasını önlemek amacıyla yetkili idari merci gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergâhı tespit edebilir” diyen 2. fıkrasının 03.10.2001 tarihinde tadil edildiğini anlatmış. Taksim’i ve Gezi’yi kapatma kararının Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile AİHM’nin içtihadına aykırı olduğunu, yani yasaklamanın kanuni dayanağının bulunmadığını belirtmiştir.
Ama Vali Hüseyin Avnu Mutlu ne yapsın ki?!
Tayyibizm ifade ve gösteri özgürlüklerini hiçbir kanuni dayanak olmadan yasaklamaktadır sürekli olarak.
Tayyibizm ceberuttur; Soma’da ceberuttur, İzmir’de ceberuttur, Eskişehir’de ceberuttur,Taksim’de ceberuttur.
Gerekçesi de cebir, şiddet ve terördür.
Demokratik hakların kullanılmasını, terör bahanesi ileri sürerek yasaklayan ceberut Tayyibizm, gerçek terör örgütü karşısında ise etkisizdir, bütün hışmından yoksundur, tek kelimeyle “cart curt”tur.
***
Evet Taksim’de demokratik haklarını kullananlara karşı olan Tayyibizm, Diyarbakır’da gerçek terör örgütü PKK karşısında cart curttur. Sözcü gazetesi geçen gün fotoğraflarını yayımladı. Bölgede bir yanda PKK yol kesip kimlik kontrolü yapıyor, Tayyibizmin pasifize ettiği TSK biraz ötede durmuş bakıyor.
Kareleri yan yana getirin, bakın, göreceksiniz; Taksim’de, Eskişehir’de, Okmeydanı’nda demokratik haklarını kullananların üzerine hışımla saldıran, TOMA’larından su sıkan, coplayan, hedef gözeterek kapsül sıkan ceberut Tayyibizm, Diyarbakır’a gidince, gerçek terör örgütü karşısında süt dökmüş kediye dönmekte, bütün ceberutluğu acınası bir “cartcurt” luğa dönüşmektedir.
Bu “cart curt”luğun gerekçesi barış süreci olamaz. Herhalde Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü, terör örgütünün yol kesmesi, özel mahkemeler kurması, adam yaralaması, adam öldürmesi karşısında seyirci kalmak demek değildir.
Tüm Türkiye sathında ceberut olan Tayyibizmin, Diyarbakır ve çevresinde birden “cart curt”laşıvermesi, üzerinde önemle durulacak bir husustur.
Gerçekten de Tayyibizm, demokratik haklarını kullananlara, terör bahanesiyle kaba kuvvetle ceberutlaşmakta, demokratik haklarını kullananlara ceberutlaşan aynı Tayyibizm, terör örgütü karşısında “B planımızı devreye sokarız ha!” yollu bir cart curt’tan öteye geçememektedir.
Bunun sebebi ne ola ki?