« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Haz

2014

Çözüm süreci tıkandı mı?

Gökhan Bacık 01 Ocak 1970

Daha önceki bir yazımda “Kürtler bekleme salonunda daha ne kadar oturacak” diye sormuştum.

PKK, yaptığı eylemlerle adeta artık “bekleme salonunda oturmaktan” sıkıldığını söylüyor.

PKK’nın yol kesmek, çocuk kaçırmak gibi eylemleri ne anlama geliyor?

Bu eylemler tipik egemenlik krizidir. Fiilen devletin belirli bir alandaki egemenliğini PKK, saatlerce hatta günlerce askıya alabilmektedir.

Başlangıcından beri “çözüm sürecine destek vermiş bir vatandaş olarak” PKK’nın devletin egemenliğini adeta böyle paçavraya çevirebilmesine şahit olmak son derece üzüntü verici bir durumdur.

Demokratik ve güçlü bir devlet yolunun saatlerce kesilmesine cüret edecekleri caydıracak kapasitede olmalıdır.

Mesela insan merak ediyor acaba hükümet kaçırılan çocuklarla ilgili kaç tane planlı ve ciddi bir kurtarma operasyonu yürütüyor?

PKK ne yapmak istiyor?

Anlaşılan PKK, çözüm sürecinin tek taraflı bir testere gibi çalıştığını bize anlatmak istiyor. Başlangıcından beri bekleyen taraf Kürtler ama çözüm sürecinin siyasi getirisini en çok heybesine dolduran taraf ise hükümet.

Fiilen çözüm süreci ve Kürtler, hükümetin seçim malzemesi haline getirildi.Bir bakıma çözüm sürecinin öznesi Erdoğan nesnesi Kürtler olmuş durumda.

Kaç aydır çatışma yok, doğudan ölüm haberi gelmiyor. Bunlar güzel şeyler ancak çözüm süreci sonu gelmez bir laf peşrevi ile sürdürülemez.

Mesela, çözüm sürecinin devamı ve başarısı için hukuksal adımlar atıldı mı? Hayır.

Vaziyet

PKK bize şunu söylüyor: “Ben artık büyük bir gücüm. Arkamda büyük bir halk desteği var. İstediğim zaman yol keserim, kimlik kontrolü yaparım. İstediğim zaman insanları dağa kaldırırım. Bana bunları yapma diyebilecek bir güç de yok.”

Türkiye’nin PKK’yı tasfiye gücü var mı? Eğer yok ise “istediği zaman yol kesen bu organize gücü” meşru olarak sisteme entegre etme gücü var mı?

Cumhurbaşkanlığı seçimi

PKK’nın hareketlenmesinin bir nedeni de doğal olarak cumhurbaşkanlığı seçimi. Burada denklem basit: Erdoğan’ın Kürt oylarını alması gerekiyor.

O zaman şunu sormak gerekiyor: PKK bu eylemleri ile seçimlerden önce Ankara’yı somut adımlar konusunda mı zorluyor? Diğer bir ifade ile PKK, olası bir seçimde “Kürt oylarının stratejik fiyatını” artırmak mı istiyor?

Kürt oylarına talip olmak doğal. Ancak PKK’ya yakın Kürt tabanının oylarının durup dururken Erdoğan’a yöneleceğini düşünmek hayalcilik olur.

Organize çaresizlik

PKK’nın son hareketliliği bize tekrar Türkiye’nin Kürt sorunu konusunda organize çaresizliğini gösterdi.

Muhtemelen PKK “artık Türkiye’de kimsenin Kürtler’le sıcak çatışma riskine” girmeyeceğini düşünüyor.

Başka bir ifade ile çözüm sürecinin Ankara tarafında güçlü sigorta mekanizmaları yok. Yani “bak süreci bozarım” kağıdını masaya sürebilecek taraf PKK gibi görünüyor. Ankara’nın elindeki tek kağıt vaziyete göre Öcalan’ın hapishane koşullarını değiştirmemek veya zorlaştırmak.

Bir bakıma çözüm süreci ciddi yara alırsa “daha çok yumurtası kırılacak” olan hükümet tarafıdır.

Bölgede fiili kondominyum mu var?

Kondominyum bir yerde fiilen birden fazla yönetim gücünün olması anlamına gelir.

Çok geniş bir alanda istediği her türlü eylemi yapabilen PKK acaba Güneydoğu’da Türk hükümetinin yanında ikinci bir güç olarak fiili bir kondominyum mu oluşturdu?

Belki şu aşamada bunu söylemek abartılı olabilir. Ancak mesela Hakkâri için bunu söylemek mümkün. Ancak bölgenin bütünü için PKK’nın çok ciddi bir veto gücü oluşmuş durumda.

Peki ne yapmalı?

Mantıksal cevap basit: Eğer süreci istediğiniz gibi yönetme fırsatınız ve gücünüz kalmadı ise muhataplarınızla (Kürtler’le) oturup hemen bir ortak çözüm için çalışmak.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 29271

ulkucudunya@ulkucudunya.com