« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Haz

2014

PKK ve çocuklar

Güneri Civaoğlu 01 Ocak 1970

Yıl 1991... Bekaa Vadisi’ndeki PKK kampında...
Sabah 06.00...
Abdullah Öcalan’ın çalışma odasının penceresinden dışarı bakıyorum.
Yer altından koşar adımlarla çıkan kaleşnikoflu PKK’lılar 150 metre ötemizde diziliyor.
Yarım kilometre kadar ötede Öcalan, Suriye’nin verdiği kırmızı Mercedes’in tamponuna ayağını dayamış, bu sabah içtimaını izliyor.
Bu arada solumuzdaki boşlukta uzun beyaz sakallı, kimi beyaz, kimi siyah uzun harmaniler içinde yaşlı adamlar göründü.
Yanlarında, ellerinden tuttukları çocuklarla birlikte içtima halindeki PKK’lılara doğru yürüdüler.
Grupların önüne geldiklerinde alkışlandılar.
Foto muhabiri arkadaşım Ramazan’la bize rehberlik yapan PKK’lıya “kim olduklarını” sordum.
Kendi tanımlarıyla “şehitlerimizin çocukları” cevabını verdi.
Harmaniler içindeki yaşlı sakallılar ise onların babaları, dedeleriymiş.
Zaman zaman torunlarını görmek için kampa gelirlermiş.
Öğrendiğime göre “çocuklar kampta kalıyormuş, orada yetiştiriliyormuş.”
Yani...
Söylemem o ki PKK’nın kamplarında çocukların olması yeni bir şey değil.
23 yıl önce, 1991’de bile kampta çocuklar görmüştüm.
Hem de öyle 13-14-15-16 yaşlarında ergenler değil.
Henüz 10’una bile gelmemiş, ilkokul çağındaydılar.

HAKURK KAMPI’NDAKİ ÇOCUKLAR
1980’li yılların ortasından başlayarak Genelkurmay gazetecileri Güneydoğu’ya götürürdü.
O çetin coğrafyanın görülmesi ve PKK’yla mücadelenin ne denli zor olduğunun anlaşılması amaçlanırdı.
Yazıların “daha insaflı” yazılmasını sağlamak istiyorlardı.
Gerçekten çetin işti.
O gezilerden biri, TSK’nın sınır ötesi operasyonu sonrasında düzenlenmişti.
Türkiye’nin İran ve Irak sınırlarıyla kesiştiği uç noktanın az ötesindeki Hakurk PKK kampına kadar girilmişti.
O zaman Tuğgeneral olan Hurşit Tolon Paşa’yı takip ederek Hakurk Kampı’na yaya yol aldık.
“Kamp” dediğim dalları keserek ve üzerine yapraklar döşeyerek oluşturulan gölgelikler ve bir de ekmek pişirilen taş fırın.
PKK askerin geldiğini haber alınca kampı boşaltmış, içerilere çekilmişti.
Dönüşte ele geçirilmiş bir PKK’lıyla karşılaştık.
Henüz 13-14 yaşlarındaydı.
Çenesinde 3-5 tel sakal yeni bitmeye başlamış, ergenlik çağının başındaki bir çocuk.
Giysisi yıpranmıştı, kirpiklerine kadar toz içindeydi.
Korkudan mı, heyecandan mı, kendisine ne yapılacağını bilememenin endişesiyle mi, titriyordu.
Anlattığına göre PKK çekilirken o da bir yolunu bulup kaçmıştı.
“TC’nin (!) askerine teslim olmuştu.”
Dinlediğime göre, PKK’nın kamplarından böyle firarlar az değilmiş.
Bu da sadece Bekaa Vadisi’ndeki “ölen PKK’lıların çocukları” ile sınırlı olmayan genel bir “çocuk militan devşirme/yetiştirme pratiğini” ortaya koyuyor.
Herhalde...
Bu pratik aradan geçen süre içinde çok daha yaygınlaşmış olmalı.

TERÖR LİSTESİNDEN ÇIKMAK
ULUSLARARASI camiada bir direniş örgütü içinde çocuklar varsa başka hiçbir kanıt gerekmeksizin üzerine “terörist” damgası basılır.
Oysa...
PKK bu etiketten bir an önce kurtulmak istiyor.
Uluslararası camiada “Kürt kimliği” adına taleplerde bulunmak, “meşru temsilci” olarak kabul edilmek hedefinde “terörist” damgası engel.
Fabrikalarında çocuk işçi çalıştıran şirketlerin bile uluslararası pazarda boykot edildiği bir çağdayız.
“Kaleşnikoflu çocuk savaşçısı” zaten başlı başına “terörist örgüt” damgasının gerekçesiyken bir de onların hiç değilse bir kısmının “zorla” kaçırılarak dağa kaldırılması, devşirilmesi halinde “terörist” kelimesi PKK’ya dövülmüş kızgın demirle “dövme” olarak kazınır.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 13716

ulkucudunya@ulkucudunya.com