Çankaya-Diyarbakır hattı
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Konu bir değil ki... Enine boyuna tartışalım. Diyarbakır’da ne oluyor? Vatandaş öğrenmek istiyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde son durum nedir? Seçime sayılı günler kaldı. Hâlâ adaylar belli değil. Halk cumhurbaşkanını kendisi seçecek. Bir ilk yaşanacak.
TÜBİTAK, ‘ses kayıtları’ için kelime kelime, hece hece ‘montaj’ dedi. Bu tespit ne kadar bilimsel? ‘17 Aralık’ı etkisizleştirmek isteyen hükümet, birçok kuruma ‘karşı operasyon’ yaptı. TÜBİTAK’ın personeli A’dan Z’ye değişti. Rapor ne kadar inandırıcı?
Tek bir konuyu irdelemek kolay. Ötelemek de zor. Çünkü yarına bambaşka bir gündemle uyanabiliriz. İki hafta önce cemevinde öldürülen Uğur Kurt’u, Okmeydanı olaylarını maskeli, silahlı grupları ve Alevileri konuşuyorduk. Ondan önce Soma faciasını yazıp çiziyorduk. Unutulmayacaktı. Unutturmayacaktık. Çoktan gündemin gerisine düştü. Hesap ortada kaldı.
En iyisi hepsine kısaca değinmek.
Önce cumhurbaşkanlığı seçimi... Geri sayım başladı. Ne iktidar ne muhalefet aday açıkladı. AK Parti, muhalefetin temaslarını küçümseyerek, “Ne bekliyorsunuz adayınızı bir an önce duyurun” dedi. Kendi adayını açıklasa muhalefet partileri üzerinde psikolojik baskı olabilirdi. Aynı durumdalar yani. Üstelik AK Parti’nin fazla seçeneği yok.
Erdoğan en güçlü aday. Ne alternatifi var, ne de başka arayış. Buna rağmen henüz adı konmuş değil. Önce mayısın sonu dendi sonra haziranın ortası. Haziranın ilk haftası geçti. Geriye bir hafta kaldı. Resmi takvim 28 Haziran ile 3 Temmuz arası. İktidarın da muhalefetin de son ana kadar beklemesi olası.
Peki muhalefette hava nasıl? Sanmayın ki CHP ve MHP’nin kafasında isim yok. Her iki partinin de ajandasında duyanı şaşırtacak ‘sürpriz isimler’ olduğunu söylemeliyim. Görüşme trafiği ‘bir isim arayışı’ değil. Kafalarındaki isimlere göre ‘oyun planı’ geliştiriyorlar.
Kılıçdaroğlu da, Bahçeli de ‘partili isimle’ sonuç alamayacağının farkında. Muhalefet geniş bir blok oluşturma çabasında. Yalova seçimleri ‘umutlarını’ artırdı. Erdoğan’ın kutuplaşma siyaseti çift taraflı sonuç doğurdu. Hem AK Parti kemikleşti hem de muhalefet bloku. Bu AK Parti için ciddi riskler içeriyor.
Diyarbakır’da olup bitenler mi? Bölgeden yansıyan bir değil en az üç fotoğraf karesi var. Belediyenin önünde çocukların dağdan inmesini isteyen anaların protestosu. Gemi azıya alan terör örgütünün eylemleri. Çocuklar dağda ama eli silahlı teröristler şehirde. Yol kesiyorlar. Gece falan değil güpegündüz. Günlerdir devletin açamadığı ana yol var. Yine elde silah trafik veya asayiş kontrolü yapıyorlar. Hükümet ‘çözüm sürecini’ canlandırmak için Diyarbakır’da. Üç bakanın konuşmasına baktım, mesajları net değil. ‘Yeni yol haritasından’, ‘Eve dönüşten’ söz ediyorlar.
Eski yol haritası yürümüyor ki. Bir buçuk yıl oldu. Ne terör unsurları ülke topraklarını terk etti ne de silahları... Aksine yaşına bakmadan, çoluk çocuk demeden dağa eleman taşınıyor. Bize de; o çocuklar zorla mı gitti, yoksa gönüllü mü, bunu tartışmak düştü.
Manzara cumhurbaşkanlığı seçiminin parçası. Seçim, siyasetin en zayıf anıdır. Taleplerinizi kolay kabul ettirirsiniz. Örgütün istekleri mi? Bilmeyen var mı? AK Parti’nin Çankaya’ya İmralı’nın daha fazla oksijene ihtiyacı var. Siz bakmayın resmi açıklamalara bütün bu olup bitenlerin sonunda çocuklarına kavuşan anaların görüntüleri eşliğinde bir kahraman çıkabilir.
Çankaya’nın yolu Diyarbakır’dan geçiyor. TÜBİTAK’ın ses kayıtlarına ‘montaj’ diyen raporu manşetlerde. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Sorumlu bakan montaj olduğunu aylar önce hissetti. Kurum sil baştan yeniden kuruldu. Ses kayıtlarının bir kısmını konuşanlar kabul etti. TÜBİTAK hepsini reddetti.
‘Kelime kelime, hece hece montaj’ dedi. Eskiden iktidarlar bu tip tehlikeleri ‘ince taktiklerle’ savuştururdu. Şimdi herkesin gözünün içine baka baka... Uysa da uymasa da. Şairin dediği gibi ‘Bütün renkler aynı hızla kirlenmekte’. Fazla söze ne hacet.
Ne demek istediğimi bilmem anlatabildim mi?