İkinci Habur’dan sonra Musul...
Hasan Pulur 01 Ocak 1970
Başbakan Erdoğan “çözüm sürecine zarar gelmesin” diyenlere çok kızıyor.
Yani adam herkesin gözü önünde kışlaya girip bayrağı indirecek, çözüm süresine müdahale olur diye herkes seyredecek.
Barış ve çözüm sürecinin baş tacı PKK, dokunulmazlıkları var.
Esen hava böyle değil miydi?
***
Bakın Bülent Arınç ne diyor:
“Asker elbette görevini yapacak. Genelkurmay Başkanlığımızın açıklaması fevkalade dikkatli okunmalıdır. Sabırla olayları takip ediyoruz. Yoksa bayrak direğine çıkmaya çalışıp da o bayrağı oradan yere indirmeye cüret eden insana herhalde cezası o anda verilebilirdi eğer sabır olmasaydı. Eğer hükümetin siyasi iradesine bağlılık olmasaydı. Asker, o olaya uyarı ateşi açmak dışında bir tepki gösteremezdi, çünkü hükümetin siyasi iradesi ‘çatışmasızlık sürecinin’ devam etmesinden başka bir şey değildir.”
***
“Siyasi irade” kimin iradesidir?
Herhalde sizin bizim ya da Kalaycı Mustafa’nın değil ya.
Sayın Arınç’ın siyasi iradesini bir düşünsenize...
***
Bakın işte bayrağı indiren herife müdahale etmeyenler işte bu çözüm sürecine zarar vermeyelim diye çekinmişler.
Başbakan da buna kızıyor. Yani “Ben mi kalkıp Ankara’dan oraya geleydim!” diyor.
Sayın Başbakan’ın istihbarat eksikliğinden başı dertte.
Demek ki esen havayı Başbakan başdanışmanları ona iyice yansıtmamışlar. Öyle olsaydı “Çözüm süreci denince akan suların değil devletin durduğunu” da anlayabilirdi.
***
Sayın Başbakan, bu çözüm yolunda ikinci vukuatınız, birinci Habur’sa bu da ikinci...
Yardımcılarınıza bir baksanız.
***
Öyle günler yaşıyoruz ki noktayı koyamıyoruz.
Cumhuriyet tarihinin en büyük kepazeliği...
Eşkıya elçiliği sırtlamış “New Osmanlı” sanki Sadabat’ta seyrediyor.
***
Adam geliyor “bayrağı” söküp gidiyor, adam geliyor kapıyı çalmadan içeri girip tek kurşun atmadan elçiliğe el koyuyor.
Bunun hesabı sorulmayacak mı?
Komplonun hedefi Esad ise...
Esad olduğu yerde kalıyor.
Bunun hesabı sorulmalıdır.