Ya bundan sonra!
Melih Aşık 01 Ocak 1970
Sorumluluk sahibi insanlar rehineleri kurtarmak için çözümler arıyor... Bir kahve sohbetinde birisi şöyle dedi:
- Bence misilleme olarak Türkiye’deki IŞİD mensuplarını alıp hapse atacaksın... Devlet mutlaka onların kim olduğunu ve nerede yaşadıklarını biliyordur...
Bir başkası dedi ki:
- Yahu şehit olacağım diye kelleyi koltuğa almış adam hapisten mi korkar...
Diğeri sordu:
- Peki bundan sonra olacak?
- Teröristlerin isteklerini paşa paşa yerine getireceksin... Yoksa rehineleri teker teker öldüreceklerini söylediler... Daha ileri gidersen Reyhanlı’daki gibi patlamalar başlatır bunlar...
- Sen olsan bu durumda ne yapardın?
- Ben olsam IŞİD daha Musul’a girmeden konsolosluğu boşaltırdım. IŞİD konsolosluk kapısına dayandığında özel harekâtçılara ateş emri verir, Diyarbakır’dan jetleri ve indirme birliği taşıyan helikopterleri havalandırırdım. Bir F 16 tam 7 dakikada Musul’a ulaşıyor. Etrafa birkaç bomba atarak teröristleri caydırırdı...
- Öteki dedi ki...
- Başımızda izan ve idrak sahibi yönetim olsa zaten Suriye işine hiç bulaşmazdı. İzan sahibi adam Esad devrilince Suriye’nin Afganistan’a Türkiye’nin de Pakistan’a dönüşeceğini hesap ederdi. Bunlar öngörülmeyen şeyler değildi. Çok yazıldı çizildi. Önümüzde Irak örneği de vardı. Ancak Amerika’ya yaranmak ve mezhepçilik adına ülkeyi batağa soktular.
- Peki bundan sonra ne olacak?
- Türkiye’yi savaşla yıkamazlardı. İktidar ülkeyi terör örgütlerinin kıskacına soktu... Üstelik sürekli taviz veriyor. Terör örgütleri sınırlarımızın içinde ve dışında faaliyeti eskisinden daha da pervasız şekilde yürüteceklerdir...
Cumhurun talebi...
Ülke içinde manzara ortada... TSK bitirildi... Yargı bitirildi... Medya bitirildi. Yolsuzluklar tavan yaptı. Cumhuriyet örselendi. Demokrasinin yalnız adı kaldı.
Ülke dışında... Yapılan dış politika hataları birer baş belası olarak Türkiye’yi kuşattı...
Aktif dış politika diye çıkılan yolda kendimizi Ortadoğu bataklığında bulduk.
Ve bu başarısızlıkların mimarı şimdi kendisini cumhurbaşkanlığına hazırlıyor...
Ülkenin geleceği hiçbir zaman olmadığı kadar ciddi tehlike altındadır...
Bu noktada cumhurbaşkanı seçimi büyük önem kazanıyor.
Hatta tek umut oluyor...
Bir eski siyasetçinin dediği gibi...
Ülkenin Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasına değil.. Tayyip Erdoğan’ı dizginleyecek, onu hukuk ve anayasa sınırları içinde tutacak bir cumhurbaşkanına ihtiyacı vardır...
CHP ve MHP’ye düşen AKP iktidarını dengeleyecek ağırlığa sahip, dış politika başta olmak üzere hukuk ve siyaset konularında birikimli bir ismi aday olarak belirlemektir.
Herkesi memnun edecek... Her kesime şirin görünecek ve mavi boncuk dağıtacak bir protokol adamı değil.. Siyasi ağırlık oluşturabilecek, Cumhuriyet değerlerini savunacak, ülkenin itibar ve saygınlığını ayağa kaldıracak bir cumhurbaşkanı gerekiyor...
Umulur ki CHP ve MHP yarından itibaren konuyu bu çerçevede düşünürler... Seçim kampanyasında Erdoğan’la başa çıkabilecek, göreve geldiğinde onu zaptedecek, ona doğru yolu gösterecek bir aday üzerinde anlaşırlar...
Flag
Dün ABD’de Flag Day yani “Bayrak Günü” idi... Amerika’nın bugünkü bayrağı 1977 yılı 14 Haziranında kabul edilmişti. O yüzden her yıl ABD’de birçok kentte törenler düzenlenir. Arjantin’den Azerbaycan’a daha pek çok ülkede “Bayrak Günü” vardır. Bizde yok. İyi ki de yok... Olsa bu yüzle “bayrak günü”nü nasıl kutlardık...
* * *
Bir bayrak haberi de Atina’dan...
Bakanlar Kurulu’nu değiştiren Yunan Başbakanı Samaras Kardak kayalıklarına bayrak diken eski gazeteci Argiris Dinopulos’u İçişleri Bakanı yaptı.
Bizimkiler ise Kardak fatihlerini “terörist, darbeci” diye hapse tıktı.
Türkiye’yi bayrağı, milleti, cumhuriyeti ve ülkesiyle ortadan kaldırmak için bizzat ülkeyi yönetenlerce yürütülen kampanyanın halk herhalde farkında değil. Farkına vardığında da zaten çok geç olacak.
AKP ile PKK’nın arası açılıyormuş.
Açılır tabii...
PKK, AKP’nin kendisini
IŞİD’le aldattığını öğrendi...
* * *
Müslüman gruplar “Allah, Allah” diye birbirini katlediyor!
Daha da acısı birbirini katlederek cennete gideceklerine inanıyorlar.
* * *
IŞİD kaçırdığı
32 Türk
şoför için
“5 milyon dolar” fidye istiyormuş.
Gözlerini ayakkabı kutusundaki paraya diktiler demek ki...