Avustralya müzesinde şerefli Türk sancağı!
Rahmi Turan 01 Ocak 1970
Bayrak ve sancak askerin namusudur.
Yalnız Türk ordusunda değil, dünyanın bütün ordularında bu böyledir.
Hiç bir komutan, bayrağını indirtmez, sancağını kaptırmaz!
Ta ki, son neferine kadar!
Fakat… Günümüzün iktidarı öyle olumsuz bir tablo yarattı ki, Silahlı Kuvvetler artık ne yapacağını şaşırır hale geldi!
Asker, Güneydoğu’da teröristleri vursa bir dert, vurmasa ayrı bir dert… Çünkü iktidar “Çözüm sürecini, bozmayın!” diye talimat veriyor. Onlar da bozmuyorlar! Bu defa da “Bayrağı neden indirttin? Hesap ver!” diyor, iyi mi?
Bu tavır, tüm askerler ve komutanları için bir uyarı olmalıdır. Aksi halde bunun vebali ağır olur!
* * * *
1991 yılının Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Yeni Zelanda ve Avustralya gezisine katılmıştım.
Avustralya’nın başkenti olan Canberra’daki muhteşem “Çanakkale Savaş Müzesi”ni gezmek fırsatı buldum.
Avustralyalılar, Çanakkale savaşlarını anlatan harika bir müze yapmışlar…
Bu müzede Atatürk, Mehmetçik, savaş silahları, Gelibolu çıkartmasının yaşandığı yeri anlatan tablolar, her şey var.
Çanakkale Savaşları, Avustralya tarihinde önemli bir yer tutuyor.
Savaşta yenildikleri büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına park açan ve anıt diken Avustralyalılar, emin olun, onu bizim bir takım insanlarımızdan çok daha fazla seviyor, ona çok daha fazla değer veriyor.
* * * *
“Size ölmeyi emrediyorum” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün emirlerini yerine getiren 57’nci Alay’a ait sancak bugün Avustralya’nın başkenti Canberra’daki “Çanakkale Müzesi”nde sergileniyor.
Alay sancağının altındaki levhada İngilizce olarak şunlar yazılı:
“Bu alay sancağı Gelibolu savaş alanından getirilmiştir ama tutsak edilmemiştir.
Türk Ordusu’nun millî geleneklerine göre, bir alayın sancağı, alayın son neferi ölmeden teslim edilmez!
Bu sancak, sonuncu askerin de şehit olarak altında yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur.
Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk alay sancağını selamlamadan geçmeyiniz.
57’nci Alay’ın, başta komutanı olmak üzere tamamı 25-28 Nisan 1915 tarihleri arasında şehit düşmüştür”
* * * *
Nereden nereye değil mi?
Çanakkale Savaşı’nda, bütün bir alay şehit oluyor fakat sancağı yere düşürmüyor. Son asker ölmeden önce o bayrağı bir ağaç dalına asıyor ve düşüp son nefesini veriyor!
Şimdi ise…
Daha fazla yazmaya elim gitmiyor, daha kötü söylemeye dilim varmıyor sevgili okurlar!
Bugün askerimizi, bayrağını bile koruyamaz duruma getiren siyasilere ve onların oyuncağı haline gelen komutanlara yazıklar olsun!
Savaş helikopterleri!
Efendim neymiş? Millî imkânlarla geliştirilen T-129 ATAK adlı savaş helikopterlerinin Silahlı Kuvvetler’e teslim töreni Kara Havacılık Komutanlığı’nda yapılmış…
En modern silah ve cihazlarla donatılmış 3 adet T-129 ATAK helikopteri Silahlı
Kuvvetler’in envanterine katılmış…
Bunların hepsi iyi güzel de… İktidarın siyasi iradesi (!) nedeniyle asker artık bir kışlanın bahçesindeki Türk bayrağına bile sahip çıkamıyor! Bir terörist geliyor, duvarları aşıyor, yardakçılarının alkışları arasında direğe tırmanarak bayrağı alıp gidiyor!
Siyasi iktidar teröristleri şımarttıkça şımartıp, askerin elini kolunu bağlamakta…
Silahlı Kuvvetler bu güçlü savaş helikopterini alıp ne yapacak, nerede kullanacak ki?