Cilasını IŞİD kazıdı
Emin Çölaşan 01 Ocak 1970
Sevgili okuyucularım, önce Suriye, sonra Mısır ve Irak’ta yaşanan gelişmeler, bizim Tayyipgiller ekibini perişan etti. Tayyip ringde sürekli dayak yiyip iplere yaslanan, kroke duruma düşen bir boksöre dönüştü.
Ne yapacağını, ne diyeceğini bilemiyor. Olanlar hakkında konuşamıyor, birkaç cümle söylese bile sadece zırvalamakla yetiniyor.
İşin kolayını buldu:
Nutuk atma ihtiyacını gidermek için çeşitli yerlerde yine düzmece toplu açılış törenleri sergiliyor, bağırıp çağırıyor. Aslında Türk Milleti’ni aldattığını zannediyor ama sadece kendisini aldatıyor.
Tayyip’in cilasını IŞİD kazıdı, altındaki mide bulandırıcı görüntüler gözler önüne serildi.
* * * *
Suriye ve Irak’ta, hemen burnumuzun dibinde İŞID isimli dünyanın gelmiş geçmiş en kanlı, vahşi, acımasız bir terör örgütü var. Toplu katliam yapıyor, insanları kurşuna diziyor, bazen de kameralar önünde öldürülen bedenlerin kalbini çıkarıp yiyor.
Şimdi dikkatinizi çekerim, düzmece açılış törenlerinde kürsüye çıkan, ancak toplumun karşısında adam gibi bir tek açıklama bile yapamayan Tayyip, bu kanlı yapıdan “Terör örgütü” diye söz edemiyor. Ya ne diyor?
“IŞİD unsurları!..”
Ulan bizim 100’e yakın vatandaşımız bunların elinde esir. İçlerinde şoförler, konsolos, 39 adet özel harekat polisi ve çoluk çocuk bile var.
Sen nasıl olur da bunlara “Terör örgütü” demezsin, diyemezsin. Yani bunlar terör örgütü değil de, biz miyiz?
Haaa, bunun da nedenini, yani korku nedenini açıklayayım.
Eğer terörist derse, IŞİD açıklama yapabilir:
“Suriye’de Esad’a karşı savaşan güçlerimize yıllarca MİT eliyle silah, cephane ve para sağlayan Türkiye başbakanının bizi terörist ilan etmesine üzülmüş bulunuyoruz! O zaman değildik de, şimdi mi terörist olduk!..”
Evet, Esad’ı devirmek uğruna bütün İslamcı terör örgütlerine yıllarca silah ve cephane gönderdiler. Teröristlerin sınırımızdan Suriye’ye geçmesini sağladılar.
Şimdi Tayyip isimli bu şahıs ve şürekası IŞİD için “Terör örgütü” diyecek haaa!
Biraz sıkar!
* * * *
Şimdi kısa kısa birkaç örnek daha vereyim de, devlet yönetimindeki şu laçkalığı daha iyi görün.
Irak Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani açıkladı:
“Ahmet Davutoğlu ile telefonda görüştük. Bize konsolosluğumuzu siz koruyun dedi…”
Zavallı ve aciz bir Hariciye Nazırı düşünün ki, kendi diplomatik temsilciliğinin korunmasını Kürt yönetiminden istiyor!
* * * *
Anlı şanlı, dünya devi (!) Tayyip Trabzon’da çağrıda bulundu:
“100 kadar vatandaşımız IŞİD’in elinde. Medyadan bir şey rica ediyorum, lütfen (olayı) yazmadan çizmeden, fazla da konuşmadan takip edin. Zira bu tahrikler aleyhte oluyor.”
Gördünüz mü, her gün aslanlar gibi kükreyen şahıs IŞİD’in karşısında nasıl korkmuş, nasıl da uysal bir kediye dönüşmüş.
Hele bizim medyaya rica ediyor!..Demek ki, o paçasını kurtarsın diye görmeyeceğiz, yazmayacağız, konuşmayacağız!..
Doğru söylüyor, biz de Dünya Kupası maçlarını yazalım.
Vay Tayyip vay, sen bu durumlara düşecek, medyaya posta koymak yerine kibarca ricalarda bulunacak adam mıydın be!
* * * *
Tayyip iktidarının boşladığı, baskı ve ölüme teslim ettiği Irak’taki Türkmen Cephesi lideri Erşad Salihi konuştu:
“Biz Türkiye’yi mukaddes bilirdik. Şimdi ise para, petrol ve ticaretten başka bir şey ifade etmiyor.”
Ne kadar doğru söylemiş. Bizi yönetenlerin dini imanı paradır, çıkarcılıktır.
IŞİD’e gönderdikleri silah ve cephanenin binde birini bile Türkmen kardeşlerimizden esirgediler, onları kaderleriyle baş başa bıraktılar.
* * * *
Yakın geçmişte “Ortadoğu’da bizden habersiz bir yaprak bile kıpırdamaz” diyen Hariciye Nazırı Davutoğlu Ahmet yakındı:
“Sanki Irak’ta kaos (kargaşa) varmış gibi yansıtılıyor.”
Hemen ardından Hariciye Nazır Muavini Naci Koru konuştu:
“Irak’taki kaosun bir an önce bitmesini diliyoruz.”
Komedi yani, gerçek bir komedi! Hangisine inanmalı?
* * * *
Yine öttüler, zırvaladılar:
“Musul’daki vatandaşlarımız rehin değil. Onlar alıkondular. Rehin olsalardı pazarlık yapılırdı!”
Cümlenin ilk bölümü doğru! Onlar rehin değil esir!..
Üstelik örgütle pazarlığın Allah’ı yapılıyor. Silah, cephane, gıda, örtülü ödenekten fidye gönderme sözleri veriliyor, Türkiye’de örgütün istediği bazı tutukluların serbest bırakılması için görüşmeler sürdürülüyor.
İş neredeyse o duruma geldi ki vallaha IŞİD iyi bastırsın, bir de Esad’ı devirme güvencesi versin, Tayyip cumhurbaşkanlığından bile vazgeçer!
* * * *
Ve konumuzla doğrudan ilgisi olmasa da, ülkemizin ne duruma düşürüldüğünü gösteren son bir haber. Lice’de yol kapatan teröristler, gazeteci arkadaşımız Kübra Par’a anlatıyor:
“Denetimimiz kontrol amaçlı. Şüpheli kimse var mı diye kimliklerine bakıyoruz. 19 gündür geceli gündüzlü buradayız. Yol bizim denetimimizde. Dün askerler geldi. Arkadaşlarımız ‘Bizim kontrolümüzde geçmek isterseniz buyurun geçin’ dediler. Onlar da çatışmasız bir şekilde geçti…”
Ne diyeyim, bizim büyük asker Necdet Bey’in kulakları çınlasın!
* * * *
Sevgili okuyucularım, yukarıda size sadece birkaç örnek verdim. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, terör örgütlerinin karşısında işte böylesine aciz, zavallı durumlara düşürüldü.
Sizler gibi sık sık ben de düşünüyorum:
Acaba bu Tayyipgillerde hiç utanma sıkılma duygusu kalmış mıdır?
Kalmadığı belli.
Sen Ortadoğu bataklığına böyle balıklama dalarsan, haddini aşıp başka ülkelerin rejimini devirmeye kalkışırsan, eli kanlı İslamcı terör örgütlerine silah, cephane ve para gönderirsen, olacağı işte budur.
Küçük düşersin, süt dökmüş kedi gibi olup medyaya “Aman bunları yazıp ortalığı kızıştırmayın” diye dil dökersin, işte böyle rezil olursun.
Fazlasıyla hak ettin sen bunu.