Bir ülke işte böyle istila edilir! / Hasan DEMİR
19 Aralık 2007
Hani, "Sermayenin vatanı yoktur, gelsin de nereden gelirse gelsin" diyenlere, bizler elbette, "Citibank'ın Türkiye'deki müşterilerine, 'ABD'nin uyguladığı ambargoları kabul ederseniz bankamızda hesap açtırabilirsiniz' ibareli sözleşmeler imzalatmasına ne dersiniz?" diye sormak ihtiyacı hissederiz.
Diyor ki Citibank:
"- Evet, biz Türkiye'deyiz, Türk kanunlarına tabiyiz amma, biz aynı zamanda, bir Amerikan şirketiyiz. Devletimiz, kafası kızdığı bir ülkenin hesaplarına el koyduğunda, bankamızdaki hesabınız o ülke ile yaptığınız bir ticaretten kazanılmış para ise, biz, Türkiye'de çalıştığımıza, müşterimizin Türk olmasına, o paranın Türk'ün parası olmasına falan bakmayız, hesabı bloke ederiz, demedi demeyin!"
Peki o banka Citibank değil, yani ABD'nin bankası değil de Türk'ün, Türkiye'nin bankası olsaydı Türk mudilerin böyle bir kaygısı olur muydu? Olmazdı, çünkü ABD meselâ Libya'ya kızmış, İran'a gıcık kapmış, bu Türk'ü ve Türkiye'nin bankasını ilgilendirmez ki. Bu nedir biliyor musunuz, bu aynı zamanda yabancı bankalar eliyle muhatap ülkelerin kiminle ticaret yapıp kiminle ticaret yapmayacağının dikte edilmesidir. Hani "globalizm" di, hani "serbest ticaret" ti.
İster ekonomist, ister siyasetçi, kim olursa olsun, birisi çıkıp, "Yabancı sermaye gelsin, nemiz var nemiz yoksa alsın, adam aldığını sırtlayıp götürmüyor, bankaysa yine Türkiye'de, fabrikaysa yine Türkiye'de!" diyorsa, siz siz olun o kişinin aklıyla şemsiyesiz sokağa çıkmayın, ıslanır, hastalanırsınız. Diyelim ki Rusya'ya milyar dolarlık ihracat yapan milli bir müesseseniz var, canınız sıkıldı, şunu bir özelleştirelim dediniz, tuttu bir Amerikalı şirket geldi, bu müesseseyi bir iki yıllık kârı karşılığı aldı. Oh ne güzel, Türkiye'ye yabancı sermaye geldi, öyle mi? Peki yarın öbür gün Beyaz Saray'dakinin kafası kızdı, Rusya'ya da İran, Sudan ve Suriye'ye yaptığını yaptı, ticari ambargo koydu. Siz zannediyor musunuz ki, bu şirketin Amerikalı sahibi, ülkesinin ambargo koyduğu Rusya'ya mal satacak, yahut satabilecek!
"Sermayenin yabancısı olmaz" ve "Devletin ekonomideki ağırlığı sıfırlanmalı" diyenler, Türkiye'ye bu aklı empoze edenlerin Batı'nın "iki gerçeğini" Türk milletinden gizlememelidir.
Bu gerçekler şunlardır:
*AB ve ABD'de devletin ekonomideki ağırlığı ortalama olarak Türkiye'dekinin üç katıdır.
* Bu ülkelerin bankalarındaki "yabancı payı" yine ortalama yüzde 20'nin üzerinde değildir.
İyi biliniz ki Avrupa ve ABD'nin "özel şirketleri" bile sanki "milli şirketmiş" gibi devlet ve milletinin emrindedir. Şimdi size desem ki, tepeden tırnağa Türk olan bir şirket Avrupa ve ABD'de mağazalar zinciri kursa ve bunu yaparken temsilcisi olmak isteyen Avrupalı ve Amerikalılara, "Eğer Ermeni yalanlarını destekler, yahut, Kıbrıs'ta Rum kesimine arka çıkarsan temsilciliğini iptal ederim!" diye sözleşmeler imzalatsa, siz o Türk şirketine ne dersiniz. Biz elbette ki, "Allah razı olsun!" deriz amma bugün "piyasada revaçta olan akıl" herhalde, "Yuh!" der, "Irkçılığın da bu kadarına pes doğrusu" diye yüklenir ve onu hemen, "çağdışı" ilan ediverir.
Ve Türk şirketinin bu talebi AB'nin gündemine gelir, Batı'da tefe konulup çalınır, nihayet şirketin çanına ot tıkanır.
Çünkü o şirket Türk'ün haklarını savunmak istemiştir.
Oysa dünyanın hemen her ülkesinde zincirleri bulunan pek çok "marka" acentelik, bayilik veya "temsilcilik" verirken, "Amerika aleyhinde faaliyetlerde bulunmayacaksın" şartı koyarak işe başlıyor. Mesela bunlardan biri de Burger King'dir, eğer siz bir Burger King açmışsanız, imzaladığınız sözleşme gereği, ABD'nin Türk askerinin başına çuval geçirmesini yahut İsrail ve PKK'ya verdiği desteği, kendi ülkenize veya herhangi bir ülkeye koyduğu ambargoyu asla eleştiremezsiniz, eleştirirseniz, sözleşmeye aykırı davrandığınız için izniniz ânında iptal edilebilir.
El sana işte böyle akıl verir, amma kendi de işte böyle çalışır.
Bir kişinin çıkıp ABD işgalini, "Kimse Irak'ı alıp Amerika'ya götürmüyor ya!" demesi ne ise, o kişinin bir ülkenin milli müesseselerinin yabancıların eline geçmesini, "Kimse bankaları, fabrikaları cebine koyup götürmüyor!" demesi de işte ancak odur.