Tayyip kamu görevlisi değil (mi)?
Emin Çölaşan 01 Ocak 1970
Sevgili okuyucularım, 26 Ocak 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren 6271 Sayılı Yasa’nın adı “Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu.”
Seçim öncesi ve sonrası ile bütün ayrıntılar bu yasada yer alıyor. Şimdi yasanın 11. maddesini özetliyorum:
“Cumhurbaşkanı adayı gösterilen hakimler, savcılar, subaylar, astsubaylar, YÖK ve RTÜK üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, belediye başkanları ile hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan DİĞER KAMU GÖREVLİLERİ… aday listesinin kesinleştiği tarih itibariyle görevlerinden ayrılmış sayılır…”
* * * *
Yasanın hükmü açık. Şimdi bu durumda tartışılması gereken çok önemli bir husus karşımızda:
Tayyip kamu görevlisi mi, değil mi?
Kamu görevlisi değilse ne?
Aday gösterilen hakimler, savcılar, belediye başkanları, subay ve astsubaylar vesaire kamu görevlisi ve onlar görevden derhal ayrılmak zorunda…
Ama başbakan değil!
Böyle bir hukuk kuralı, böyle bir mantık olabilir mi?
* * * *
Yukarıda özetle sıraladığım meslek sahipleri aday gösterilince derhal görevlerine veda edecek ama Tayyip olduğu yerde kalacak!
Seçim kampanyasında başbakan kimliği ile devletin ve milletin parasını kendi çıkarları için çarçur edecek, devlet olanaklarını dibine kadar kullanacak, belki örtülü ödenek parasını bile bu amaçla harcayacak…
Elindeki devlet ve para gücüyle 100 metre yarışına diğer adaylardan 30 metre önde başlayacak ve Yüksek Seçim Kurulu bu adaletsizliğe göz yumacak!
Olacak şey değildir.
Bu konuda itirazlar yapıldı. Son kararı Yüksek Seçim Kurulu verecek.
Aksi yönde bir karar alacaksa YSK kamuoyunu derhal bilgilendirmeli, Tayyip’in niçin “Kamu görevlisi olmadığını” açıkça anlatıp herkesi ikna etmelidir.
Meclis’te denetim rezaleti
Sevgili okuyucularım, Anayasa ve yasalar milletvekillerine hükümeti denetleme görevi veriyor.
Milletvekili, başbakan veya ilgili bakanlara sorularını bir önerge halinde Meclis Başkanlığı aracılığı ile soruyor. İlgili kişinin bu sorulara belli bir süre içerisinde yanıt vermesi gerekiyor.
Fakat gelin görün ki bu önergelere ya hiç yanıt verilmiyor, ya da komik yanıtlar veriliyor. Böylece, milletvekilinin hükümeti denetleme görevi yok sayılıyor.
Şimdi size elime ulaşan son örneği iletiyorum. CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, 301 kişinin can verdiği Soma maden faciasından hemen sonra, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın yanıtlaması istemiyle 17 Mayıs günü Meclis Başkanlığı aracılığı ile bir önerge verdi ve bazı sorular sordu.
* * * *
Önergeyi özetliyorum.
Soma Holding bünyesindeki Soma Kömür (SOMA A.Ş.) ve İmbat Madencilik A.Ş. bir ton kömürü kaça mal ediyor?
Soma Kömür’ün ürettiği kömürler, kimlere ve kaça satılıyor?
Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, kendi şirketini kapattıktan sonra “borç batağında iken”, kârlılık oranı yüksek olmayan bu sektörde kısa bir sürede nasıl “madencilik devi” haline gelmiştir?
Soma Kömür ve İmbat Madencilik A.Ş. başta olmak üzere, diğer maden ocaklarından çıkarılan kömür madeni; hangi yardım kuruluşları, dernekler ve vakıflara gönderiliyor?
16 Haziran 2012’de yayınlanan Başbakanlık Genelgesi ile madencilikte yeni ocak izinlerinin Başbakanlık iznine bağlanmasının gerekçeleri nelerdir?
2002’den bu yana ülke yönetiminde olan hükümetinizin, daha önce de Karadon, Kozlu, Elbistan faciaları yaşanmışken uluslararası sözleşmeleri imzalamamaktaki ısrarının gerekçesi nedir?
Yapıldığını öne sürdüğünüz denetimlerin, yaşanan bu faciayı öngöremediği açık olduğuna göre, söz konusu denetimlerin yetersizliğini ve göstermelik olduğunu kabul eder misiniz?
* * * *
301 vatandaşımızın vebalini omuzlarında taşıyan Enerji Bakanı bu önergeye yanıt veremedi. Vermesi de mümkün değildi.
Aytun Çıray bunun üzerine -Bilgi Edinme Yasası uyarınca- aynı soruları Başbakanlığa sordu ve yanıt verilmesini istedi.
Oradan gelen sorumsuz ve ciddiyetsiz yanıt aynen şöyle:
“Cevaplar 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8:
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü (TKİ) 233 sayılı KHK hükümleri, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve özel hukuk hükümleri çerçevesinde Ana Statüsü gereği kendisine verilen yetkiler çerçevesinde tüm uygulamalarını hukuka uygun olarak yerine getirmektedir.
Söz konusu sahada firma tarafından üretilen kömürler, TKİ’nin diğer sahalarında üretilen kömürlerle birlikte lavvarda (kömür yıkama tesisi) yıkanmakta, elde edilen ürünlerin bir kısmı Soma Elektrik AŞ’ye, bir kısmı sanayi müşterilerine ve kalan kısmı ısınma amaçlı olarak konutlarda değerlendirilmek üzere piyasaya verilmektedir.”
* * * *
Hepsi bu kadar!.. Milletvekilleri ile resmen alay ediliyor, gerçeklerin üstü örtülmeye çalışılıyor.
Soma’da 301 insanımız ihmaller sonucu can vermiş. Bir milletvekili bu konuda hükümete bazı sorular soruyor. Bakanlık önce yanıt vermiyor, haftalar sonra Başbakanlık aracılığı ile yukarıdaki gülünç yanıtı gönderiyor.
Bu olay, binlerce savsaklama örneğinden sadece biri. Milletvekili önerge veriyor, önce Meclis Başkanı Cemil Çiçek inceliyor…
Önemli bir bölümünü “Önergede kişisel görüş vardır… Gizli bilgiler istenmektedir…” gibi havadan sudan gerekçelerle geri çevirip işleme koymuyor ve iade ediyor.
Sansürü geçip işleme konulanlara ise ya hiç yanıt verilmiyor, ya da geçiştiriliyor…
Çünkü hükümet korkuyor, bu yüzden denetimden kaçıp gerçekleri gizlemeye kalkışıyor.
Yüzlerce insanımız maden faciasında yaşamlarını yitirmiş, her gün Allah deyip din ticareti yapanlar, bu olayın bile hesabını vermekten kaçınıyor.
Allah belalarını versin.