Çekirgeyle bir muhavere
Kerim Balcı 01 Ocak 1970
- Hoş geldin, baş göz üstüne geldin Çekirge. Hoş geldin de, yolu şaşırmış olmayasın. Burası Ahmet Turan Hoca’nın hane-i saadetleri değil.
Yok hocam, ben bu defa hassaten size geldim. Anlatacaklarım var. Ormanda çok garip şeyler gördüm.
- Aman Çekirge, hocam filan deme. Ahmet Turan Hoca duyarsa köşesinde seni de beni de maskaraya çevirir. Ağabey neyimize yetmiyor? Hem bu işin sonunda Ahmet Hoca sana küserse ben karışmam.
- Ya ağabey senin de sohbetine doyum olmuyor. Orman diyorum, ormanda garip şeyler gördüm. Geçen gün ormanın en büyük aslanı bir ceylanın peşine takıldı. Ceylan hızlı çevik, ama aslan da çok kararlıydı. Sonunda ceylanı yakaladı. Üzerine basıp ayağa kalktı ve kükremeye başladı.
- E bunda garip olan ne var Çekirge! Aslanlar avlanmaz mı?
- Öyle ama bu aslan ceylanı yemedi. Yiyeceğim, kökünüzü kazıyacağım diye bağırdı. Orman ahalisine “bu ceylanlara su bile vermeyeceksiniz, verdiklerinizi geri alacaksınız, bu ceylanlar şöyle aşağılık, böyle hain, şöyle fitneci, böyle haşhaşi” diye bağırdı. Şimdi sen diyeceksin ki zalim zalimliğini yapıyor. Zaten ben de bunlara şaşırmadım. O sırada etraftaki hayvanların sözleri şaşırttı beni. Orman elden gitmiş ağabey! Ormanda akıl, vicdan kalmamış!
- Ne dediler?
- Bir defa sırtlan pek keyifliydi. Aslan ceylanı parçaladıktan sonra kendisine pay kalacağı ümidiyle “Çok yaşa aslan! Sen aslında ormanın kralı olmalısın! Sen asırlardır beklediğimiz kurtarıcısın!” diye bağırıyordu. Kurt da oradaydı. “Ben bu ceylanı bir türlü yakalayamamıştım. İyi iyi, aslan onun hakkından gelsin, aslanın hakkından da bir avcı gelir, orman bana kalır.” diye kıs kıs gülüyordu. Öküzün biri, “Bunu ceylan başlattı. O kaçmasaydı aslan da peşine takılmayacaktı. Bak buradaki gazellere dokunuyor mu?” diye konuştu. Gazeller de kendi aralarında, “Ceylana yazık oldu ama bize dokunmayan bin yaşasın.” diye fısıldaştılar. Bu arada çırçır böcekleri hep bir ağızdan “En büyük aslan! Yaşasın aslan! Ceylanlara ölüm! Hain ceylan!” diye bağırmaya başladı. Güngörmüş dediğin kaplumbağanın bile kafası karışmıştı. “Aslanla da empati yapmak lazım canım. Sorun bakalım ceylana, dün iyi olan aslan bugün ne olmuş da ona saldırmış? Onun da özeleştiri yapması lazım, değil mi?” diye konuştu.
- Vah vah, aslana karşı çıkan hiç kimse olmadı mı? Ceylanın yardımına koşan olmadı mı?
- Sağda solda gözyaşlarını silen muhabbet kuşları ve sincaplar gördüm ama onlar da korkudan seslerini çıkaramadılar. Bir bukalemun ceylanın kulağına “İtaat et kurtul! Boyun eğ, ‘En büyük sensin de’ kurtul,” diye fısıldadı. Arada da aslana dönüp, “Selam sana ormanın kralı!” diye bağırıyordu. Düne kadar ceylanlarla birlikte otlayan eşek bile taraf değiştirmişti. “Ceylan ormanda şartların değiştiğini görmek istemedi. Kaybetti. Ne yapsaydım, ben de kaybedenlerle birlikte mi olsaydım?” diye konuştu kendi kendine.
- E peki deve ne dedi? Deve için hakşinas hayvandır derler…
- Deve ortalıkta görünmüyordu ama hayvanlar kendi aralarında konuşurken duydum, aslan bu işe kalkışmadan önce devenin fikrini sormuş. O da “Ormandaki her şeyin beşte biri senindir. Seve seve verenleri ödüllendirirsin, gönül rızasıyla vermeyenlerden de zorla alırsın.” demiş.
- Vah vah! Deve de bunu dediyse artık yaban domuzlarını ve çakalları hiç sormuyorum.
- Ohoo! Onlar, “Ceylanların çanına ot tıkayacak bir proje hazırlıyoruz! Yakında göreceksiniz!” diye aslanın etrafında dört dönüyorlardı. Söylenenlere bakılırsa aslan artık bir tek onları dinliyormuş.
- E bütün bunlar olurken ceylan ne yaptı? Bukalemunu dinlemedi mi?
- Ağabey, ceylan bir etrafta çakal ve kurtların daha önce öldürdüğü hayvanların kemiklerine baktı, bir de etrafta aslanı alkışlayanlara baktı. Sonra “Bu ölülerin arasına gireceğim, bu delilerin arasına girmeyeceğim!” dedi…
- Ah ah! Ceylanın asaletine yakışır söz. E peki sen bu gördüklerini niye Ahmet Turan Hocama anlatmadın?
- Ağabeyim ona anlatsam, “Çekirgeciğim, bizim siyaset manzaramız da aynen böyle. Ormanda aslan varsa bizde filan var; sırtlanlara karşılık bizde falanlar...” diye meseleyi siyasete çekerdi.
- Sahi ya öyle yapardı. Acaba bukalemuna karşı kimden bahsederdi?
- Sen de mi ağabey?!