Prof. Dr. Mustafa Erdoğan: Tayyip Erdoğan’ın kafasında Latin Amerikan tarzı bir yönetim sistemi var
01 Ocak 1970
AKP , Cumhurbaşkanı adayının Başbakan Erdoğan olduğunu açıkladı. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçim yarışı da başlamış oldu. Al Jazeera Türk'e konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Erdoğan , önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimini ve Türkiye'yi bekleyen geleceği değerlendirdi, çarpıcı analizlerde bulundu.
Başbakan Erdoğan, niye Cumhurbaşkanı olmak istiyor?
"İLAHİ BİR MİSYONLA BU LİDERLİĞE SAHİP OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR"
Sanıyorum, Erdoğan’ın kafasındaki siyasi rejim tasavvuru ve kendisinin liderliğe ilişkin bir tür misyonerce bir perspektif Türkiye’deki siyasi sistemin en tepe noktası Cumhurbaşkanlığı’nı çok hevesli hale getiriyor. Sayın Erdoğan, Türkiye’deki hükümet sisteminin halihazırdaki parlamenter yapısından pek hoşnut değil. Türkiye’de bütün devlet yetkilerinin aşağı yukarı tek bir kişide toplanacağı, tek bir liderin bütün devlet kurumların üzerinde gözetim, denetim yetkisine sahip olacağı bir rejim tasavvur ediyor. Tabii, bu da onun kendisine ilişkin algısından ayrıştırması mümkün olmayan bir tasavvur. Çünkü böyle bir liderlik ancak kendisi tarafından gerçekleştirilebileceğini hatta kendisinin neredeyse ilahi bir misyonla böyle bir liderliğe sahip olduğunu düşünür gibi hali var. Onun için halihazırdaki pozisyonu Başbakan olarak, parlamenter sistemde en yetkili kişi olsa da, yine de sembolik anlamında kendisinden önce gelen Cumhurbaşkanı gibi kurumlar olduğu için, sadece fiilen değil, kağıt üstünde, resmen de sistemin tek patronunun O olduğunun tescil edilmesini istiyor.
Erdoğan Köşk’e çıkarsa, Türkiye’nin fiilen “yarı başkanlık”la yönetilmesi hukuken ve siyaseten mümkün müdür?
"FARKLI BİR İŞLEYİŞE GEÇME İHTİMALİ VAR"
Tahlilim Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde sistemi yavaş yavaş kafasındaki tasavvura uygun hale dönüştürmeyi tasarladığı varsayımına dayanıyor. Halihazırdaki Anayasal sistem buna hem uygun, hem değil. Malum bizim sistem, 1961 Anayasası’na veyahut İtalyan ile Federal Alman Cumhuriyeti Anayasası’na benzer şekilde, Cumhurbaşkanını sembolik bir konuma yerleştirmiyor. Epeyce yetkilerle donatılmış, bir Cumhurbaşkanı zaten 1982 Anayasası'nda var. Ama buna rağmen rejim esas itibariyle parlamenterdir. Asıl siyasi sorumluluğun ve icraat yükümlülüğünün Başbakan ve bakanlar kurulunda olduğu, onun da parlamentoya karşı sorumluğu olduğu ama Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’daki yetkilerine rağmen çok etkili bir aktör olmadığı bir şekilde işliyor. Fakat bu kağıt üstündeki yetkiler demeti Cumhurbaşkanı’nı doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi düşünüldüğünde halihazırdaki işleyişten farklı bir işleyişe geçmesi ihtimali var.
Erdoğan Fransız mı, Amerika tarzı sistemi mi düşünüyor?
"ERDOĞAN LATİN AMERİKA TARZI SİSTEME GEÇMEYİ DÜŞÜNÜYOR"
Bence Latin Amerikan tarzı sisteme geçmeyi düşünüyor. Yani görüşte kağıt üstünde başkanlık sistemi ama gerçekte tek bir liderin bütün siyasi gücü aşağı yukarı kontrol ettiği bir rejim. Bir otoriteryan rejim, kafasında böyle bir şey var gibi geliyor bana.
Erdoğan’ın bazı söylemlerini kutuplaştırıcı bulan ve eleştiren kesimler var. Cumhurbaşkanı olursa, bundan vazgeçer mi?
"KUTUPLAŞMANIN AZALMA İHTİMALİ AZ"
Bu konuda da çok fazla iyimser değilim... Seçilmesi halinde muhalefetin onu içine sindirmesinin çok zor olacağını, olacaksa da epeyce bir zaman alacağını düşünüyorum. Daha ötesi, toplumun genelinde, tabanında bu kutuplaşma ve gerilimin zayıflama ve ortadan kalkma ihtimali de çok az görünüyor. Bu biraz yumuşatılabilir. Sahiden de tarafsız bir Cumhurbaşkanı gibi davranması sözkonusu olursa yumuşatılabilir. Ama bundan emin değilim. Bu da o kadar güçlü bir ihtimal gibi görünmüyor. Mesela Abdullah Gül, genel başkan ve başbakan olursa bu gerilimi biraz düşürebilir. Köşk’ün gazını biraz alabilir.