Ekmeleddin İhsanoğlu izlenimlerim...
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Çırağan Sarayı'nda cumhurbaşkanlığı kampanyasını başlatan Ekmeleddin İhsanoğlu için söylenebilecek ilk şey, kesinlikle dengeli bir insan olduğudur.
Sakin bir üslubu, sportif, sağlıklı bir görünümü var.
İnce, uzun, nazik.
Nazik birisi olduğu her halinden belli oluyor.
Epeyce mürekkep yalamış birisi izlenimi veriyor.
Bu anlamda Türk insanında pek görülmeyen bir özelliğe de sahip. Hem fen ilimlerinde hem de din ilimlerinde kariyer sahibi, derece yapmış bir bilim insanı o.
Eğer seçilirse, bu özelliğiyle bugüne kadar gelmiş geçmiş cumhurbaşkanları içinde hem fen ilimlerinde hem de dini ilimlerde kariyer yapmış, bu konularda uzman tek cumhurbaşkanı olacak.
Türkiye'de gerginliğin, ayrışmanın körüklendiği, insanlar ve fikirler arasında duvarlar örüldüğü bir zamanda ülkenin en fazla ihtiyacı olan nitelikleri ile öne çıkıyor Ekmeleddin Bey.
Sükûnet, denge, nezaket, birine anlayışla yaklaşma, diyalog, hoşgörü, adalet, merhamet...
Çapulcu diyemem, dedirtmem
Son zamanlarda ülkede bozulan bütün bu ortam için gerekli sıfatları, nitelikleri taşıyan bir isim.
Konuşmasına Kur’an'ın başlangıç suresi olan Fatiha (meali) ile başladı.
Doğrusunu söylemek gerekirse iyi bir hatip sayılmaz. Hatiplikten ziyade, hamasetten öte, perde arkasında duran bir icra insanı var karşımızda.
Kimseyi ayırmıyor.
Geçmişte başörtülü öğrencilerine "Sıkmabaş" denilmesine karşı çıktığı için üniversitede kürsüsü elinden alınmış bir bilim adamı olduğunu söyledi:
"Gözlerinden sevgi fışkıran gençlerimize "Çapulcu" da diyemem, dedirtmem."
Hitap ederken, bugüne kadar alışılagelmiş hitaplardan farklı olarak, "Sevgili vatandaşlarım" yerine daha samimi bir hitabı tercih etti.
Sık sık "Ey azizler" dedi. Bu hitabın kaynağı olarak da Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'ni refere etti. İbrahim Hakkı Hazretleri etrafındakilere hitap ederken hep böyle "Ey azizler" dermiş.
Vatan bir tarladır
"Ey azizler... Hassas bir dönemden geçiyoruz. Her zamankinden daha fazla huzura ihtiyacımız var. Vatan bir tarladır. Bu tarlayı ekmek biçmek gerekir. Rüzgar eken fırtına biçer. Nefret eken savaş biçer. Bu ülkede komşu komşuya sen şu partidensin seninle konuşmam diyecek hale geldi. Ne MHP'nin ne de CHP'nin adayıyım. Bütün partilerin, hatta AK Parti'nin de adayıyım...
Elimde bir avuç tohum var. Bu tohumları vatan dediğimiz tarlaya ekmek istiyorum. İnsanlarımız kavga etmesin, herkes kendi kampına çekilmesin.
Ülkemizde yargısız infazları görüyoruz. Herkesin herkesle ilgili peşin bir hükmü var. Düşünceler kamplaşıyor, karşı düşüncedekini düşman biliyor. Bu ilişkileri saygı çerçevesinde iyileştirmek için çalışacağım.
Hiç kimse adaletten daha üstün değildir.Suçu ispatlanmadıkça hiç kimse suçlu değildir.
Bu tarlaya saygı, sevgi ekmek gerekiyor. Saygı ekmek için verin elinizi..."
Bakalım Ekmeleddin İhsanoğlu'nun uzattığı bu el millet tarafından tutulacak mı veya milletin ne kadarı bu eli tutmak için oy kullanacak? Bunu şimdiden öngörmek zor olsa da İhsanoğlu için toplumsal barış ve huzurun yeniden tesisi için oldukça uygun bir cumhurbaşkanı adayı diyebilirim.
Şu aşamada bir adayın eksikleri fazlalıklarından ziyade ülkemize lazım olan şey bu "denge, nezaket, saygı" üslubu ve çerçevesidir. Bu da İhsanoğlu'nda var görebildiğim kadarıyla.
Kampanya sloganına gelince... "Ekmek için Ekmeleddin" sloganını tutmadım. Doğrusunu isterseniz AKP kurulduğunda "ampul"ü de tutmamıştım ama tuttu. Belki yine yanılırım...