HATİP DEĞİL REİS-İ CUMHUR SEÇİYORUZ
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
Haberlerde izlemişsinizdir.. Ekmeleddin İhsanoğlu Seçim bildirisini açıkladı, seçim kampanyasını açıkladı..
*
Doğru, metni kâğıttan okurken bile rahat değil..
Doğru, akıcı konuşamıyor..
Doğru, uzun cümlelerle tek düze ses tonuyla mesajını hedefine gönderemiyor..
Doğru, vurgu yok..
Doğru, belagatı zayıf..
Doğru, dinleyenleri heyecanlandıramıyor..
Doğru, hatip değil..
Bunların hepsi doğru da ‘anlatıcı’, ‘spiker’, ‘hatip’ yarışması düzenlemedik ki..
Memlekete baş hatip aramıyoruz...
Cumhurbaşkanı seçiyoruz..
O halde.. Nasıl söylediğine, kaç desibelle söylediğine değil, ne söylediğine bakmak lazım..
Gelin bakalım..
(Yeri gelmişken şu notu da düşeyim.. Ekmel Bey irticalen konuşurken daha rahat.. Daha etkili..
Aydın’da da tanık oldum, Çırağan Sarayı’ndaki sunumda da.. Soru cevap bölümü daha renkliydi )
*
Ne dedi, ne vaat etti..
Yine kutuplaşmadan dert yandı.. Her fırsatta ikilik çıkarmakla siyaset yapılabileceğini ama devletin yönetilemeyeceği ni söyleyerek iktidara gönderme yaptı..
Sıkmabaş diye hakaret de ettirmem, gözlerinden sevgi fışkıran gençlere çapulcu da dedirtmem sözü önemliydi..
Mağduriyette eşitledi.. Terazinin iki kefesini denkledi..
Seçilerse, sıkmabaş sözcüğünü de çapulcu tanımını da tedavülden kaldıracak..
Nasıl yapacak? Ön yargıları nasıl kıracak? İnsanların birbirine ters bakmamasını nasıl sağlayacak?
Ekeceği üç tohumdan söz etti..
Saygı tohumu, dirlik tohumu (insanın sağlığı, huzuru güveni anlamında ) birlik tohumu..
*
Toplumsal huzur, güven, yeniden kucaklaşma, kültürel yarıkların ortadan kaldırılması, Türk- Kürt, Alevi- Sünni, Seküler- muhafazakâr bir arada yaşama kültürünün gelişmesinin dışında..
Hükümetin işine karışmaya niyeti yok..
Tavrını net koydu.. Yol yapan değil yol gösteren olmak istiyorum dedi..
Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme, bakanları tek tek çağırıp talimatlar verme gibi bir derdi yok.. Anayasa’nın sınırları dışına çıkmayacağını ifade etti.. İcraat yetkisinin seçilmiş başbakanda olduğunun altını çizdi..
*
Anladığım kadarıyla, seçilerse bir tek dış politikaya müdahil olacak.. Çünkü; Ankara’nın Ortadoğu politikasını tamamen yanlış buluyor..
Başımıza iş açacağından endişe ediyor..
Topraktan silahlar fışkırmıyor artık!..
Beş yıl oldu herhalde.. ‘Topraktan silah fışkırıyor’ sözü iktidarcı yazarların baş konusuydu.. TV yorumcularının dillerine pelesenk olmuştu..
Kimse sis bombasının, boş lav silahının neden gömülmüş olabileceğini sorgulamadı.. Silahların sarıldığı gazetelerin tarihi yeni diyenlere ters ters bakıldı..
Darbeci misin kardeşim fırçası kayıldı..
O günlerde hava öyleydi..
Sormak, sorgulamak, kurcalamak yasaktı. . Nasıl oldu da kazı alanına TV kameraları polisten önce gitti dedin mi yandın.. İktidarcı yazarlar adamı topa tutardı..
*
Kutsal ittifak bozulunca işler değişti.. İktidarcı yazarlar cemaatten olanlarla yollarını ayırdı.. Toprağa gömülü silahlar cemaatçilerin üzerine kaldı..
Kitap yazdığı için düne kadar topa tuttukları Hanefi Avcı referans kaynakları oldu.. O gün Türkiye’nin her yanında topraktan silah fışkırıyor diye yazanlar bugün tam tersini yazıyor ..
Sıkılmadan.. Özür dilemeden..
*
Ne değişti?
Aynı mühimmatın önce Gölbaşı’ndaki, sonra Zir Vadisi’ndeki, en son Poyrazköy’deki kazılarda bulunduğu bilinmiyor muydu? Kazılar farklı silahlar aynıydı..
Biliniyordu da kutsal ittifak yüzü hürmetine susuluyordu..
Komisyona bel bağlama, hüsran olur!
Hayırlı uğurlu olsun.. Dört bakan için sonunda komisyon kuruldu.. Savcılık, bakanlık, meclis arasında gidip gelen fezlekelerin kapağı sonunda açılacak..
Yazılalı sekiz oy oldu herhalde!..
Kaplumbağa hızıyla ilerliyoruz.. Önümüzde tek engel kaldı, komisyon yönetimine seçilenlerin resmi gazetede yayınlanması..
Artık 10 güne, 15 güne yayınlanır inşallah.. Hükümetin takdirinde.. Tatilden önceye yetişir inşallah..
Artık işimiz, inşallaha maşallaha kaldı..
Görürsünüz, ekimden önce fezlekelerin kapağı açılmaz.. Hem açılsa ne olacak ki..
Komisyon Başkanı AKP’li..
Komisyon Başkanvekili AKP’li..
Komisyon sözcüsü AKP’li..
Komisyon katibi AKP’li..
*
Bu durumda sizce soruşturma sağlıklı yürür mü? Bence yürümez!.. Muhalefet şunun da bunun da ifadesini alalım, şu belgeleri isteyelim dese ne yazar..
Başkan ve AKP çoğunluğu istemedikten sonra..
İddiam şu.. Suçlanan dört bakan önce komisyonda sonra genel kurulda aklanacak..
Siyaseten tabii.. Çoğunluğun gücü, kudretiyle tabii..
*
(Bu arada.. İddianame ne oldu? Savcı bi türlü yazamıyor.. O da mı 10 Ağustos’u bekliyor )