« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Tem

2014

Ekmek için Ekmeleddin?

Bülent Korucu 01 Ocak 1970

‘Ortak cumhurbaşkanı adayı’ Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kampanyasını başlattığı basın toplantısını takip eden çok sayıda gazeteciden biriydim.

Diğer aday Recep Tayyip Erdoğan’ın yalnızca taraftarı gazetecilerin önüne çıktığı düşünülünce kayda değer bir bilgi. Erdoğan aslında kendine fazla güvenen biri olarak tanınır; galiba sinirleri yüklenmeyi kaldırmıyor. Danıştay toplantısında Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile yaşadığı ağır polemikten sonra karşıt görüşlerin yer aldığı zeminleri tercih etmiyor. Bütün dünyada seçim geleneği olan adaylar münazarasına da herhalde yine çıkmayacak. Neyse biz Ekmel Bey’in toplantısına dönelim.

Klasik tabirle başlayalım: Mazruf iyi, zarf kötü. İhsanoğlu’nun donanım ve kariyeri gıpta ile karşılanacak cinsten. Fakat tabir yerindeyse sunum ve pazarlama aynı ölçüde değil. Toplantının ses düzeni berbattı. Logo tasarımı fazla amatörce, sanki liseli ödevi gibi. Tanıtım filmi, aile içinde amatör kamera ile çekilmiş havası veriyor. Açış konuşmasında başını neredeyse kâğıttan hiç kaldırmaması eksi puandı. Gözlerinin içine bakmadan konuştuğunuzda televizyon başındaki insanlarla iletişim kuramazsınız. ‘Ekmek için Ekmeleddin’ sloganı başta sıcak gelmemişti; AK Parti’nin soysal medya timinin karşı kampanyası, fikrimin kısmi olarak değişmesine yol açtı. AK Parti’nin bindirilmiş kıtaları tenkit etmek, dalga geçmek isterken sloganın epey reklamını yaptı. Ayrıca “Ekmel Bey’e yönelik ‘fazla elit’ eleştirisini akim bırakabilecek basit ve halka yakın bir ifade” diyenlerin haklı çıkma ihtimali yüksek.

Zarfın içinde ise Erdoğan’ın anti-tezi ile karşılaşıyoruz. İhsanoğlu, kişilik olarak zaten Erdoğan’la fotoğrafın pozitif ve negatifi gibi duruyor. Konuşmasında bunu ön plana çıkaracağının işaretlerini gösterdi. Erdoğan’ın şatafatına sadelik, agresif diline sükûnetle karşılık vermeye çalışıyor. Polemiğe girmeden kısa cevapları tercih ediyor. Sadece üslup değil muhteva bakımından da ondan farklı olduğunun altını çizerek konuşuyor. Anayasal çerçeve ve uzlaşma arayışı, kampanyasının temelini oluşturacak. ‘Sıkmabaşlı’ denilerek mağdur edilen üniversiteli kızlara sahip çıktığı için 28 Şubat’ta bedel ödediğini hatırlatarak, şimdi de ‘çapulcu’ denilen gençliğe sahip çıkacağını savundu.

“Soma’da açgözlü kapitalist anlayışın faturasına, rehin alınan vatandaşlarımıza, ölen her bir cana ortak olarak üzülüyoruz. Ama çok uzun zamandır hep birlikte sevinemiyoruz, sevinmeyen bir ülke, ülke olma vasfını yitirmeye başlar. Barajlarımız, tüp geçitlerimiz, yollarımız hepimizin vergisiyle yapılıyor. Ama bunun için bile ortak bir sevincimiz olmuyor.” cümlesini önemli buldum. Toplumsal kırılganlığı artıran, siyaseti ‘dost-düşman’ tasnifine indirgeyen dilin bir adım sonrası, sevinçlerle birlikte acıların da ayrışması ve herkesin kendi ölüsüne ağlar hale gelmesidir. İhsanoğlu’nun üslubu bu gidişe bir nebze bile dur diyebilse kıymetli olacak. O cümleye ‘Somadaki açgözlü kapitalist anlayış’ ve ‘yollar, tüp geçitler hepimizin vergisiyle yapılıyor’ ifadeleri ustaca sıkıştırılmıştı.

“Benim için ana dilim, ana sütü gibi, ana dili insanın temel hakkıdır. Ana dilini konuştuğu yer vatandır. Eğer siz konuşamıyorsanız siz vatanınızda yaşamıyorsunuz.” sözleri ileri bir tespitti. Dış politikayı pek başarılı bulmuyor. “Diplomatlarınız rehin alınıyor, kaç ülkede büyükelçiniz yoksa, ticaret yollarınız kapanıyorsa sıkıntı var demektir.” şeklinde eleştirilerini özetledi. Başbakan Erdoğan’ın devlet imkânlarıyla gerçekleştirdiği mitinglere atıf yaparak, adil ve eşit şartlarda bir seçim yapılmadığı siteminde bulundu. İhsanoğlu, Erdoğan’ın Gazze ve Filistin üzerinden kendisini hedef almasına cevap verirken yaptıklarına dair uzun bir liste okudu. “Gazze’ye defalarca gittim, Beytü’l-Makdis’te namaz kıldım” cümlesini farklı zamanlarda birkaç defa tekrarladı. Aylar önce Gazze’ye gideceğini ilan edip ertelemek zorunda kalan Erdoğan’a gönderme yaptığı çok belliydi.

İhsanoğlu, 12 Eylül darbecilerinin siyaset dizaynını Turgut Özal’ın bozduğunu vurguluyor; kendisinin de başarabileceğine inanıyor. Yapabilir mi? Bunun cevabı için henüz çok erken.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 115309

ulkucudunya@ulkucudunya.com