Üç buçuktan dört...
Tarık Toros 01 Ocak 1970
Dünyada üç buçuk, komünist veya başka bir deyişle “kapalı rejim ülkesi” var:
Kuzey Kore, Çin ve Küba.
“Buçuk” Türkiye.
“Gizli komünist” de diyebilirsiniz.
Bunun yığınla alameti var:
En başta geleni geri kalmış, statükocu, devletçi yasalardır.
Bunları eleştire eleştire devletin başına gelenler, sonra tüm laflarını unutup o yasalara sıkı sıkıya yapışırlar.
Anayasa’yı, Seçim ve Siyasal Partiler Yasası’nı, TRT’yi, YÖK’ü, sendikal hakları, medyayı vesaire…
Muhalefette iken hepsini yerden yere vururlar, iş başına gelince bunları demokratikleştirmek, özgürleştirmek için kıllarını kıpırdatmazlar.
Yönetmek, hâkim olmak tatlı gelir çünkü.
Hepsi birer gizli komünist olur.
Uzatmayacağım, bugünkü durum farklı değil.
Kapalı rejime doğru…
Siyasal İktidar, üstüne çöktüğü devleti tüm kurumlarıyla savunduğu gibi devletin olmayan unsurları da devletleştiriyor.
Sendikalar, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası teşekkülleri, vakıflar, üniversiteler… Hepsine diz çöktürülmeye çalışılıyor.
Maliye, 100 bin şirketi izlemeye almış burnundan getiriyor.
Belediyeler, eğitim yuvalarına verilen izinleri iptal edip inşaatları mühürlüyor.
Başbakan, halkının gözünün içine baka baka “Devletin okulları size yeter” diyebiliyor.
Devletin okullarında uyuşturucu, sigara, alkol kullanımı almış başını gitmiş…
Hükümetin RTÜK’ü bunu haber yapan kanallara “Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde yayından” ceza kesiyor. Güler misin, ağlar mısın?
Havuz medyası dâhil, dolaylı veya dolaysız tam 13 özel TV kanalı ile devletin 16 kanallı TRT’si tek partiye çalışıyor. Buna 10 ulusal gazeteyi de ilave edin.
Geri kalan üç beş gazete ve televizyon kanalı, yasaklar ve reklamverenlere açık baskılarla sindirilmeye çalışılıyor.
Yüksek Seçim Kurulu, tel tel dökülen bir cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini tümüyle antidemokratik ve “Gizli komünizm Türkiye’si” refleksi ile sözüm ona idare ediyor.
Millete değil devlete taraf!
Başbakan, cumhurbaşkanlığı kampanyasını “Tarafsız olmayacağım” temeli üzerine oturttu.
Devletten değil milletten yana taraf olacağını söylüyor. Ama devletin TRT’si sadece üç günlük periyotta, Başbakan’a 533 dakika ayırırken, diğer adayları yok sayıyor.
Buna savunma hazırlayan RTÜK, “Başbakan çok popüler, dünya ölçeğinde merak uyandırıyor, diğer adaylara göre ön planda olması doğal” diye rapor düzenliyor.
Gizli komünizm, yakın zamana kadar adı üstünde “gizli”ydi.
Bilenler biliyor, analiz ediyordu.
Son 6 aydaki uygulamalar o gizliliğin üzerindeki perdeyi kaldırdı, artık her şey açıktan ilan ediliyor, uygulanıyor ve yaşanıyor.
Ve Türkiye artık, “buçuk” değil tam anlamıyla “kapalı rejim ve muhaberat ülkesi” olmaya doğru adım adım ilerliyor.