Vizyon belgesindeki `yeni anayasa hedefi` hakkında...
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Başbakan Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi adıyla açıkladığı metinde eğer cumhurbaşkanı seçilirse öncelikli hedefinin yeni anayasa olduğunu söylüyor!
Bir kere, cumhurbaşkanlarının kendilerine böyle bir hedef koyma gereği yok. Çünkü bu onun yetkisini aşan bir durum.
Yani, yeni anayasa yapılacaksa bunu TBMM yapacak ve cumhurbaşkanının onayına sunacak. Cumhurbaşkanı elbette teşvik edici olur, yapıcı olur, yeni anayasa için elinden geleni yapar. Buna diyecek bir şey yok. Ama kendisine böyle bir hedef koyması biraz maksadı aşan bir duruma işaret ediyor.
Şöyle ki:
Diyelim ki TBMM yeni anayasa yapmak gibi bir irade ortaya koymuyor. O zaman cumhurbaşkanı TBMM'ye "Yeni anayasa yapın” diye emir mi verecek?
İstese de veremez, böyle bir yetkisi yok.
Ayrıca 12 yıldır iktidarda olan ve muktedir olana kadar sürekli "yeni demokratik anayasa" diyen bir parti liderinin, muktedir olduktan sonra bu amacından vazgeçtiğini gören seçmenler olarak, bu vizyon belgesindeki bu cümleye inanmamız beklenmiyor herhalde!
Başbakan son dönemdeki icraatlarıyla 12 Eylül'de yapılan kısmi anayasa değişiklikleriyle elde edilen çoğu demokratik kazanımları sonradan çıkardığı yasalarla gerisin geriye iade etti.
Yeni Anayasa zor
Bu saatten sonra Başbakan'ın "Cumhurbaşkanı olduktan sonra en önemli hedefim yeni anayasa" demesine, Orhan Gencebay'dan başka kim inanır!
İnananlar çıksa da bu saatten sonraki yeni anayasa hedefinin daha demokratik bir anayasa olacağı konusunda millette bir güvensizlik oluştu.
Bu saatten sonra anayasayı değiştirip, yeni bir demokratik anayasa yapmak Başbakan’ın bugün oturduğu zeminini yok etmek demek olur!
Yani hem yapamaz yetkisi yok hem de yapılmasını istemez.
Daha doğrusu, istese bile kendisine daha büyük yetkiler sağlayacak bir anayasa ister, daha demokratiğini istemez!
İnsan takibi için geliştirilen teknolojiler...
Teknoloji çağında insan faaliyetlerini izlemek çok önemli hale geldi.
Hatta öyle düşünüyorum ki teknoloji geldiği nokta itibariyle kontrollü bir biçimde geliştirilebiliyor ve gelecek teknolojik gelişmelere paralel olarak tasarlanıyor.
İnsanların diğer insanlarla ilişkilerini kurduğu iletişim araçları insanları izleyip takip etmek için çok önemli imkanlar sağlıyor.
Özellikle "akıllı telefon" denilen cihazlar izlemek, dinlemek, takip etmek, hatta bir insanın bütün faaliyetlerini uzaktan rahatlıkla izleyebilmek, dinleyebilmek, görüntüleyebilmek için daha da geliştiriliyor.
Aslında kural şudur. Eğer bir teknolojik cihaz halkın kullanımına sunulmuşsa, bu, o teknolojinin çok daha ötesinde, çok daha gelişmişi istihbarat örgütleri tarafından kullanılır hale geldiği içindir.
Şunu söylüyorum: Yani hiçbir akıllı telefon üreticisi dinlenemeyecek bir teknolojiyi asla piyasaya vermez, halkın kullanımına sunmaz.
Dolayısıyla teknoloji şirketleri çoğunlukla istihbarat örgütleriyle de kontak haldedir.
Kesin bir bilgi olmamakla birlikte, teknoloji üreten şirketlerin tepesinde bu şirketlerin temsilcilerinin de olduğu bir tür heyet var ve bu heyet kontrol edilemeyen bir teknolojinin halkın eline geçmesini önlemek adına faaliyet gösteriyor.
Şunu demek istiyorum: Mesela hiçbir akıllı telefon üreten şirket kendi başına dinlenilemeyecek, çözülemeyecek bir kripto ile yazılmış telefon üretmiyor.
Dikkat edilirse şirketler tarafından üretilen akıllı telefonların hepsi birbirinin neredeyse aynı özelliklere sahip. Kalite farkı olsa da birisi diğerinden teknolojik olarak ne eksik ne de fazla...
Ve kesinlikle hepsi izlenme-dinlenme noktasında emniyetli değil.
Ama insanlar izlendiğini, dinlendiğini bildiği halde bu cihazları çoğunlukla tedbirsiz biçimde kullanıyor.
Çünkü çağın en önemli ihtiyacı olan iletişimi sağlamak bu kanalların dışında artık çağ dışı ve tabii ki çok yavaş kalıyor.
Önceki gün ABD kaynaklı bir haber dikkatimi çekti. Artık cep telefonu ve bilgisayar, özellikle de Apple ve Samsung markalı olanları şarj etmeden uçaklara binemeyeceksiniz...
Bu tedbir güvenlik amaçlı olarak alınmış görünüyor.
Neden pili bitmiş olan telefonlar ve bilgisayarlar uçaklara alınmıyor acaba, hiç düşündünüz mü?
Uçağa binecekseniz ve bir başka yere seyahat edecekseniz. Telefon ve bilgisayarınız çalışır vaziyette olması, dolayısı ile pillerinin dolu olması gerekiyor. Özellikle Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'dan ABD'ye yapılacak uçuşlarda uygulanacakmış bu tedbir.
Neden?
Çünkü bu cihazlar insanları takip için çok önemli ve hatta artık vazgeçilmez oldular. Enerjisiz telefon ve bilgisayarların sahiplerini izlemek ise mümkün olamıyor. Ya da süre uzadıkça takibin mümkünatı kalmıyor.
Şimdi anladınız mı ne demek istediğimi?
Çağımızda enerjinin neden bu kadar önemli hale geldiğini?
Zaten modern iş hayatı insanları kesinlikle bilgisayar ve cep telefonlarıyla mutlaka irtibatlı kılıyor. Adeta bunlar olmasa insanlar işlerini yapamayacak hale geldi.
Dolayısıyla bu ağlara dahil olan herkes aynı zamanda rahatlıkla izlenebiliyor.
Günün tweeti
"IŞİD tarafından Musul Başkonsolosluğu'nda rehin alınan 48 vatandaşımız esaretteki bir ayını bugün doldurdu."