« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Tem

2014

Samsun’dan yola çıkmak...

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

Erdoğan’ın “vizyon belgesi” genel seçimler için hazırlanmış “seçim bildirgesi” türünden başarılı bir çalışma. Sunum tarzı ve medyada santimetrekare ve saniye cinsinden yer alış hacmi daha da başarılı.

Bu ölçülere göre seçimi Erdoğan’ın, Ortadoğu otokratlarını da sollayarak % 99 oyla kazanması lâzım. Keşke o yaman çelişkiler olmasa, biraz da gerçeklerle örtüşse. Hukuku askıya alan Başbakan, hukuk devleti vaat ediyor. Başkanlık sistemi ısrarı yüzünden yeni anayasa yapım sürecini engelleyen adam, anayasaya öncülük yapacağını söylüyor. Mevcut anayasaya göre “cumhurbaşkanı icranın başıdır” derseniz, anayasa konusunda söyleyeceğiniz hiçbir lafın değeri olmaz. Hukuk devleti ise sizin gölgeniz kalktığı zaman zaten kendiliğinden işlemeye hazır. En kötüsü ise yola Samsun’dan çıkıp anayasa, hukuk ve demokrasi yorumlamaya çalışmak.

“Samsun’dan yola çıkmak”, keskin ideolojik çağrışımları olan bir metafor. Neredeyse bir asır boyunca ilk defa sağ-muhafazakâr bir politikacı, yani Erdoğan bu edebî ürüne müracaat ettiği için, öküzün altında buzağı arama hakkımız var. İdeolojiler tarihî olaylara, mitolojik yani kutsal bir hakikat payesi vererek zenginleşir ve kalıcı hale gelirler. Sonra bu mitoloji, yeni arayışlara ilham kaynağı olur. 1969’da Deniz Gezmiş’in arkadaşları ile birlikte Samsun’dan Ankara’ya yürüyüşü, sosyalist solun dönüm noktalarından biridir. Ne var ki “Samsun’dan yola çıkmak” metaforu: 1) İşgal edilmiş bir ülkede işgalcilerle işbirliği yapan yöneticiler, 2) Uyandırılması gereken çaresiz bir halk, 3) Güçlü ve keskin görüşlü bir liderlik, 4) Bir milletin ölüm kalım savaşında hukukun bir teferruat haline gelmesi gibi unsurların tamamını tek kalemde içinde barındırır. Bugün ilk defa iktidar tarafından, üstelik 12 yıldır devleti yöneten bir politikacının seçim kampanyasında kullanılıyor.

Samsun’dan başlayan “İstiklâl Harbi Efsanesi”, Cumhuriyet döneminin lider kültünün, üzerinde yükseldiği bir heykel kaidesi gibidir. Bu iddia 1927’de Atatürk’ün Meclis’ten okuduğu Nutuk’ta bile yoktur; 1932’den sonra Tek Parti ideologları tarafından icat edilmiştir. “Samsun’a çıkış” ancak 1937’de Bayram haline gelmiştir. İstiklal Harbi, Samsun’dan önce Kazım Karabekir’in yegane askerî gücümüz olan Erzurum’daki 3. Ordu’nun başına geçmek üzere Trabzon’a çıkması ile; Rauf Orbay’ın Bandırma’da Emre köyünde Ethem Bey’in kapısını çalması ile zaten başlamıştı.

Gerçek tablo Atatürk’ü küçültmez; tersine toplumun özgüvenini pekiştirir. Zor durumda kaldığınız zaman Atatürk gibi bir lider aramak yerine, kadrolarınıza ve kendinize güvenmek ve örgütlü bir çaba içine girmek daha etkili değil mi? Neye ihtiyacınız olduğuna karar verin: Samsun’dan yola çıkan karizmatik II. Atatürk’e mi? Yoksa hukuk içinde işleyen demokratik bir devlet aklına mı? Daha daha ötesi var ve Erdoğan’ın Samsun’dan başlattığı İstiklâl Harbi, hukukla başı belada olan muktedirlerin hemen durumu İstiklâl Harbi demagojisine döküp, kendi paçalarını kurtarmak adına her şeyin mübah görüleceği hukuksuzluğun gerekçesi olarak kullanılıyor. Yolsuzluk yapıp, mahkeme kapısına düşen, memlekette “İstiklâl Savaşı yürütülüyor” diye lafa başlayıp, yargıcın suratına “vatan tehlikede ise hukuk bir teferruattır” diye bağırarak soruşturmaların hepsinden sıyrılmayı deniyor. Vatan tehlikede, siz hâlâ hukukla mı oyalanıyorsunuz? Yolsuzluk mu? “İstiklâl Harbi” diyor adam, siz taburun keçisini satıp parasını cebine koyan binbaşıya kızıp, savaşmaktan vazgeçemezsiniz? Ülkeyi kim mi işgal etti? İşte bu iyi bir soru.

Çaresizliğin en uç noktasındayız. Sadece “Millî Görüş gömleği” çıkmadı, AK Parti karizmatik lideri eliyle artık Kemalist bir parti. Torba geniş, ne atsanız içinde kayboluyor, torbanın ağzını büzme işi, hâlâ kaldıysa İslâmcıların görevi. Vatan tehlikede olduğuna göre! Samsun’dan yola çıkıp, -Amasya ve Sivas’ı atlayarak- Erzurum’dan devam eden yolculuğun Çankaya sırtlarında sona ermesi gerekiyor. Danışmanların hazırladığı sade suya tirit laflara bakmayın; devletin eski ve yeni sahiplerini aynı çuvalın içine sokan “II. Atatürk”ten daha derin bir “vizyon belgesi” olur mu?

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 15915

ulkucudunya@ulkucudunya.com