Ayakkabı kutusuna sıkışan vizyon!
Necati Doğru 01 Ocak 1970
20. Yüzyıl ateşleyici, bir ulusun kaderini değiştirici vizyon konuşmaları ile dolu geçti.
Tarihçiler anlatırlar.
Arşivlerde de vardır.
Vizyon konuşmaları; hayalleri birleştirdi, umut aşıladı, yürekleri ateşledi, zihinleri uyandırdı, dinleyenlere daha güzel bir ülke, daha iyi bir dünya, daha mutlu bir insanlık hayali kurdurdu.
Boş midelere seslenen de oldu.
Dolu beyinleri hedefleyen de.
Kimisi basit ağız kalabalığıydı.
* * * * * *
Theodore Roosevelt; “Balçık Temizleyen Adamlar” adlı vizyon konuşmasında; “Gayrimeşru yollardan ve yolsuzluklarla servet yapanlar korkusuzca teşhir edilmelidir” demişti. Mahamata Gandhi ise İngiliz genel valisinin ve yanında mücevherle donanmış çok sayıda mihrace, raca ve üst düzey bürokrat ile işadamının bulunduğu göz kamaştırıcı kitle önünde yaptığı konuşmada; “Sizler üstünüzdeki bu mücevherleri çıkartıp yurttaşlarımız için rehin vermedikçe ülkemiz için kurtuluş olmayacak. Ne zaman bir Hint şehrinde bir saray yapıldığını duysam içimden pek çok yolsuzluğu bağırmak geliyor…” demişti. V. İ.Lenin, “Rusya’nın tarihinde yeni bir sayfa açılıyor”başlıklı vizyon konuşmasında emperyalizmin, yoksulluğun, yolsuzluğun, sömürünün ve rüşvetin yıkılması gerektiğini anlatmıştı. Aynı yıl ABD Demiryolu Sendikası’nın kurucusu Eugene V. Debs ise vizyon konuşmasında “Bir alt sınıf olduğu sürece ben de o alt sınıfın bir üyesiyim” diye işçileri örgütlenmeye ve parti kurmaya ateşliyordu.
* * * * * *
Vizyon konuşmaları etkiliydi.
Kışkırtıcı olanlar da vardı.
Halkına güvenenler de…
Winston Churchill, insanı insanla boğazlaştırma vizyon konuşmaları yaptı, İngiltere halkını savaşa soktu. Adolf Hitler, vizyon konuşmaları ile Alman halkını savaş destekçisi olsunlar diye değiştirdi. Joseph Chamberlain; “Ben küçük İngiltere’ye değil Britanya İmparatorluğuna inanıyorum” diye emperyalist duyguları övdü. Mustafa Kemal de İstanbul limanına demirleyen emperyalist savaş gemilerine teslim olan mandacıları kınadı ve “geldikleri gibi giderler” dedi.
* * * * * *
Çok örnek var.
Uzatmayayım.
Şunu yazayım: 20. yüzyıla damgasını vuran vizyon konuşmalarını yapan liderlerin arkasında ABD Doları dolu ayakkabı kutuları, Euro dolu para kasaları, içine rüşvet parası gizli çikolata kutuları ve “sıfırla oğlum” diyen telefon tapeleri yoktu. Kendi kendini Cumhurbaşkanı adayı seçtiren Tayyip Erdoğan‘ın vizyon konuşmasını dinlemeye davet edilmiş 4 bin 500 kişi; bankacı evinde ayakkabı kutusunda 4.5 milyon dolar istiflendiğini tamamen unutmuş gibi oturuyor, konuşmacı “vatandaşa güven veren bir adalet sisteminin tesis edilmesi için üstüme düşen rolü etkin bir şekilde yerine getireceğim”deyince büyük alkış koparıyorlardı.
TV’ler canlı yayındaydı.
Salon, çok şıktı.
Dev posterler.
Büyük afişler.
Bol ışıklandırma.
Güce hayran bir düzen.
Biatçı bir intizam vardı.
Yeni şarkı da yazılmıştı.
Vizyon konuşması yapanın posterinin altına “Milletin Adamı” ve posterin üstüne de “Güçlü İrade” sıfatları büyük puntoluydu. Oysa Büyük Millet Meclisi’nde fezlekeleri incelesin “4 bakanın yolsuzluğunu araştırsın” diye komisyonun kurulması için geçen süre 2 ayı devirmişti. Üyelerinin isimleri, her nedense resmi gazetede yayınlanmadığı için komisyon “rüşvet-hırsızlık- yolsuzluk” araştırmasına bir türlü başlayamıyordu. Tarih bu vizyon konuşmasını da yazacak ve muhtemelen “vizyon ayakkabı kutusuna sıkışacak kadar ufalmıştı” diye not düşecek.