Bir devlet bu duruma düşürülünce…
Emin Çölaşan 01 Ocak 1970
Sevgili okuyucularım, gün gelip de Türkiye Cumhuriyeti’nin bu durumlara düşeceğini hiç aklınıza getirir miydiniz?
Günün birinde bir iktidar işbaşına gelecek, terör örgütleri karşısında aciz ve zavallı durumlaradüşecek, onlarla pazarlık masasına oturacak, İslamcı bir terör örgütüne esir düşen 49 vatandaşınıkurtarmak için bir tek adım bile atması mümkün olmayacak.
Şimdi Meclis’ten yeni bir yasa geçti ve işin ilginç yanı, CHP bile bu yasaya destek verdi.
Bundan sonra başta PKK olmak üzere herhangi bir terör örgütüyle emir alarak veya almayarak pazarlık eden, görüşme yapan hiç kimse, özellikle kamu görevlileri için herhangi bir işlem yapılmayacak, bunlar hakkında soruşturma açılmayacak, yaptıkları dava konusu olmayacak.
* * * * * * *
İktidar bunun suç olduğunu biliyordu ve bu yasayı o yüzden, suçu yok saymak için çıkardı.
Ne olur ne olmaz, bir süre sonra iktidar değişir, başka bir yönetim gelir ve terör örgütüyle görüşme yapanlardan hesap sorabilirdi.
İşte bu korku yüzünden yasa çıkarmak zorunda kaldılar.
Türkiye’yi İmralı’dan Apo isimli katilin yönettiğini artık herkes biliyor.
Birkaç yıl öncesine kadar korkudan bacakları titreyen Apo şimdi aslan kesildi. Kendisini ziyarete gelenKürtçü heyetlerle mesajlarını gönderiyor, yapılması gerekenleri devlete ültimatom verircesine sıralıyor ve torpille tahliye edileceği günü bekliyor.
Gün sayıyor!..
İki gün önce kendisini İmralı’da ziyaret eden ve dört saat görüşen Kürtçü heyete mutluluğunu bildirdi:
“Bu yasayı çıkaran hükümetimize ve destek verenlere teşekkürlerimi iletin.”
* * * * * *
Çünkü Tayyip ekibi tarafından kendisine tahliye sözü verildi. Bu yüzden yağcılık yapıyor.
Apo kendisini ziyaret edip pazarlık masasına oturan MİT yetkililerine açıkça söylüyor:
“Bakın beyler ben artık yaşlandım. Burada iyice zorlanmaya başladım. İmralı’daki rutubetli hava sağlığıma dokunuyor. Bir an önce bırakacaksanız bırakın, yoksa sonuçlarına katlanırsınız!..”
Ve yetkililer kendisini büyük bir saygıyla uyarıyor:
“Abdullah Bey az kaldı, biraz daha sabredin. Sayın başbakanımız cumhurbaşkanı seçilsin, sizin durumunuzu en kısa zamanda çözümleyecek. Yeter ki siz örgüte silah kullanmayın, silah bırakın çağrılarınızı sık sık tekrarlayın ve Kürt oylarını sayın başbakanımıza yönlendirin…”
Devlet, azılı bir katille oy pazarlığı masasında!
* * * * * *
Öbür yanda ise 30’u özel harekat polisi olmak üzere 49 vatandaşımızı esir almış olan İslamcı terör örgütü IŞİD var.
Bu örgütle de pazarlık sürüyor.
Esirlerimiz cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen önce serbest bırakılacak…
Ve Tayyip bu insanlık dışı olayı bile seçim propagandasında malzeme olarak kullanmaktan utanmayacak:
“Hükümetimiz büyük bir başarı elde etmiş, vatandaşlarımızı kurtarmıştır!”
Serbest bırakma karşılığında IŞİD’e elbette bir şeyler verilecek…
Ama ne verileceği konusunda herhangi bir sızıntı şimdilik yok.
Ne durumlara düştüğümüzü Tayyip’in birkaç gün önceki yakarışlarından görün. IŞİD’e çağrıda bulundu!
“Siz ne biçim Müslümansınız… Elinizdeki vatandaşlarımızı hiç değilse mübarek Ramazan ayı hürmetine bırakın!”
Bir devlet böylesine zavallı durumlara düşürüldüyse, söylenecek bir söz kalmıyor.
* * * * * *
Şimdi yine dönelim PKK’ya!.. Sadece örgüt değil, bunların milletvekilleri, Güneydoğu’daki belediye başkanları ve diğerleri tam kadro bağırıp çağırıyor:
- Özerklik isterük!..
– Başkentimiz Amed’dir!.. (Diyarbakır.)
- Güneydoğu’daki barajlardan, madenlerden ve bütün tesislerden gelir payımızı da isterük!..
– Güneydoğu’nun her tarafında yapılan gösteriler, her yerde artık özgürce açılan Kürt bayrakları ve PKK paçavraları…
– “Cumhurbaşkanlığı seçiminde desteğimiz Tayyip Erdoğan’a” diyen Barzani denilen herif!
* * * * * *
Bir yanda bütün derdi kendi kıçını kurtarmak olan Apo ve onu kafakola almak için sıralanan vaatler…
“Biraz daha sabredin Sayın Öcalan!..”
Teröriste silah bırak, gel seni kucaklayalım çağrıları…
Ama işin başka boyutları da var.
Bir yanda Meclis’te PKK’ya özgürlük yasası çıkarken, örgütün Kuzey Irak’ta, Kandil Dağı’ndaki başı olan Cemil Bayık daha iki gün önce makale yazdı:
“Kürdistan halkı özgür ve demokratik yaşama kavuşmadan gerillanın direnişten vazgeçeceğini ve silah bırakacağını zannedenler hayal görüyor.”
Özgür ve demokratik diye kastedilen ise özerklik ve Türkiye’de kurulacak bağımsız Kürdistan devleti.
Yazısını şöyle sürdürdü:
“Meşru savunma gücünden (silahtan) vazgeçmek Kürtleri despotik çetelere teslim etmek olur. Bu çete Türk Devleti’dir… Şimdi PKK tarzıyla yaşamanın ve direnmenin zamanıdır.
* * * * * *
Sevgili okuyucularım, içerisine düşürüldüğümüz şu utanç verici tabloya bakınız.
İmralı-Ankara-Kandil hattında pazarlıklar sürüyor.
Kandil Dağı nerede? Kuzey Irak’ta, Barzani bölgesinde.
Bir yanda terör örgütünü kendi topraklarında beslemeyi sürdüren Barzani, öbür yanda cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip’e destek vereceğini söylüyor.
Bu nasıl iştir?
Üzerimizde kurulan şu utanmazca tezgahları, oynanmak istenen oyunları iyi bilin, iyi görün.
Peki bütün bunlar niçin, ne uğruna oluyor?
Tayyip Kürt oylarını cebe atıp cumhurbaşkanı seçilsin diye!
Bu ülkede bugüne kadar nice seçimler oldu ama bu kadar kirlisine hiç tanık olmadık.
Bir tek şahsın çıkarları ve oy hesapları uğruna satışa getirilmek istenen bir Türkiye Cumhuriyeti!..
Bu işler hiç belli olmaz, bakarsınız bu tezgahı kuran ve kurduran Tayyip, gün gelmiş ve çöken enkazın altında ezilip kalmış.
Burası Türkiye abicim, ne olacağı bilinmez!