Haram Lokma Yemedim
Emre Uslu 01 Ocak 1970
Başlıktaki ifade, boynu kalın hırsızları yakaladığı için gözaltına alınan bir polise ait. Aslında Türkiye siyasetinin özeti bu.
Gerçeği görmek için şu soruya cevap vermek yeterli: “O polisler de, bakanlar gibi, birer kutu alıp, milyonlarca dolarlık rüşvetleri ve yolsuzlukları görmezden gelseydi, başına bunlar gelir miydi?”
Bu sorunun tek cevabı var. Elbette hayır. Bu soru başka bütün soruları, bütün iddiaları, bütün iftiraları, bütün gerekçeleri geçersiz kılıyor. Durum net; o polisler haram lokma yemediği ve yedirmemeye çalıştığı için gözaltında...
Erdoğan operasyonun bir proje olduğunu 23 Haziran’da Akşam’a verdiği söyleşide açıklamıştı: “Bir proje geliştiriyoruz. O bitince paralel yapıyla ilgili süreç hızlanacak” demişti. Projenin “Sulh Ceza Hâkimlikleri” garabeti olduğu anlaşıldı. Erdoğan 20 Temmuz’da da “Paralel yapıyla ilgili süreci, Sulh Ceza Hâkimlikleri götürecek” diye açıkça itiraf etmişti. Bu itiraflardan sonra yapılan operasyon bir hukuk operasyonu değil, bir siyasi projedir.
Sulh Ceza Hâkimlikleriyle, tıpkı 28 Şubat’ta olduğu gibi, tak diye emredince şak diye uygulayan bir yargı projesi devreye sokuldu. Bu düzene Erbakan “hukuk değil guguk düzeni” derdi. Erbakan’ın talebeleri, hukuk düzeni kuracağız diye yola çıktı, en berbatından bir guguk düzeni kurdu.
Peki, Erdoğan ne yapmaya çalışıyor?
Erdoğan da biliyor ki Meclis gündemine gelmiş yolsuzluk fezlekelerinden, milyarları bulan belgeli, fotoğraflı, videolu yolsuzluk soruşturmalarından ilelebet kurtulmak mümkün değil.
Bunun için Erdoğan Çankaya’ya kaçmak istiyor. Çankaya’ya kaçıp mutlak dokunulmazlık aldıktan sonra, yapabilirse, kendi yolsuzluklarını çıkaranlardan intikam alacak. Değilse, zaten Çankaya’ya kaçıp kendisini garantiye almak için, adı yolsuzluğa karışmış diğer arkadaşlarını, yem etmesi daha kolay olacak...
Erdoğan’ın Çankaya’ya kaçması için bir tantanaya ihtiyaç vardı. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa, sahur vakti, insanların televizyonlarının başında olduğu zamana denk getirilerek, bir operasyon yapıldı.
Bu, kuşkusuz bir hukuk operasyonu değil siyasi şovdu. Polislerin elinin kelepçelenmesinden, yapılan sosyal medya kampanyasına kadar her şeyiyle kurgulanmış bir kumpas bu...
Ancak işler Erdoğan’ın istediği şekilde gitmeyecek gibi görünüyor. Erdoğan bu operasyonları bir casusluk operasyonu gibi sunmak istedi ama millet yemedi.
Twitter ve Facebook’ta hızla yayılan #HırsızaTatilPoliseKelepçe ve#HaramLokmaYemedim, #YavuzHırsızPolisleriTutuklattı kampanyaları, operasyonun Erdoğan’ın isteğinin aksine netice verdiğini gösteriyor. Yolsuzlukların üstü örtülsün diye yapılan gözaltılar, kutu kutu dolarları, kasa kasa euroları, kupon arazileri, villaları, sıfırlanamayan paraları yeniden hatırlattı insanlara.
Gözaltına alınan polislerden birinin Haram Lokma Yemedim sözü sosyal medyanın yeni fenomeni oldu. İnsanlar hızla profil fotoğraflarını değiştirip unutulmaya yüz tutmuş hırsızlığa ve yolsuzluğa yeniden tepkisini gösterdi.
Mahkeme sürecinde de eski defterler açılıp Erdoğan’ın Ergenekon operasyonlarıyla ilgili verdiği emirlerin belgeleri ortaya çıkarsa Erdoğan’ın işi daha da zorlaşacaktır.
Şurası aşikâr, yolsuzluk ve hırsızlık iddiaları Erdoğan’ı, kaçabilirse, kaçtığı Çankaya Köşkü’ne kadar kovalayacak. Erdoğan zehirli ok yemiş bir av gibi, nereye giderse gitsin, yolsuzluk iddialarını da sırtında taşımak zorunda. Bağırması da bundan, çaresizliği de...
Erdoğan Çankaya’ya çıkınca yapacağı ilk iş, yolsuzluk için kendi arkadaşlarından kurbanlar vermek olacaktır. Örneğin o dört bakanı bir daha yanında taşımayacaktır.
Gün gelecek, Ergenekon operasyonlarının sorumluluğunu Cemaat’e yıkmaya çalıştığı gibi, Cemaat operasyonlarının sorumluluğunu da yeni kurduğu ekibe yıkacaktır.
Erdoğan eskiden bir toplumsal koalisyonun lideri olarak siyaset yapıyordu. Artık o, sürekli partner değiştiren bir uyumsuz gibi yaşamak zorunda...