O polisleri neden savunuyorum
Emre Uslu 01 Ocak 1970
1)Baştan belirteyim. Ben o polisler noktasında tarafım. Aralarında kişisel dostlarım var, ailecek görüştüklerim var, tanıdıklarım var, tanıdığımın tanıdıkları var. Dolayısıyla onları savunma konusunda objektif olamam. Ancak bu gerçekleri kapatacağım, suçları görmezden geleceğim, hak yiyeceğim anlamına da gelmiyor.
Bu bağlamda o polisleri savunan kim olursa, ister cemaat, ister tarikat, ister CHP, ister MHP, ben onların yanında olurum. Cemaat o polisleri savunmasaydı, CHP savunmasaydı, dünyada tek kalsaydım yine onları savunurdum. Bunu en başta arkadaşlık ve vefa duygum nedeniyle yapmam gerektiğine inanıyorum. Çünkü o polisler gerçekten haksızlığa uğruyor. Yakinen tanıdığım insanlara zulmedilirken, adam sen de görme deyip, kişisel menfaatlerimin peşinden koşamam. Bu benim insanlık ve arkadaşlık anlayışıma ters.
2)O polisleri savunuyorum; çünkü, onlar adil bir yargılaman süjesi değil, Erdoğan’ın siyasi projesinin mağdurları. Onlar işledikleri suçtan dolayı yargılanmıyor. Bir siyasi projenin kurbanı seçildikleri için oradalar. Üstelik bunun bir siyasi proje olduğunu bizatihi Erdoğan ifade ediyor. Bu durumda bir siyasi tercih olarak biz yazarlara düşen şu: Eğer Erdoğan’ın siyasi projesine destek veriyorsanız Erdoğan’ın yanında olursunuz, destek vermiyorsanız onun karşısında, polislerin yanında olurunuz. Ben Erdoğan’ın siyasi projesine destek vermediğim için o polislerin yanındayım.
3)O polisleri savunuyorum; çünkü, arkasından gelecek cadı avının etkisini kırmanın, cadı avı toplumu kasıp kavurmadan, dönülmez akşamın ufkuna gelmeden, kurulabilecek en muhkem savunma hattının buradan kurulması gerektiğine inanıyorum. Eğer biz Erdoğan’ın bile “bir proje geliştiriyoruz ondan sonra (cadı avı)süreci hızlanacak” diye itiraf ettiği bu sürece, proje hâkimlere, proje mahkemelere, proje davalara şimdiden karşı çıkmaz o polisler yargılanırken sus pus olup oturursak arkasından geleceklerin ne olabileceğini tahmin etmeye bile gerek yok. Erdoğan söylüyor zaten; bunların gazetecileri, bankaları, eğitim kurumları, vakıfları dernekleri var, bu iş oralara genişleyecek diyor. Yani bu dava, ne bir paralel devlet temizliği, ne de suç işlemiş polislerin suçlarını yargılama davası. Bu dava, Erdoğan’ın da belirttiği gibi, Erdoğan’a muhalif tavır sergileyen başta Gülen Cemaati olmak üzere, herkesi ilgilendiren bir dava. Bu davada polisleri savunmak sadece o polisleri savunmak anlamına gelmiyor. Gülen Cemaati’nin okullarına, dershanelerine çocuğunu göndermiş toplumun her kesiminden insanın yarın uğrayacağı mağduriyetleri önleme girişimi anlamına geliyor.
4)Çoğunu yakinen tanıdığım o polislere peşinen, ve tamamen masum diyemem. Ancak şundan adım gibi eminim; o polislerden en kirlisi, en suçlusu, en rezili, en iğrenci, 17 Aralık’ta 25 Aralık’ta yargılananların en masumundan daha temizdir. Bakanların milyar liralık saatleri ortadayken, trilyonluk ihale yolsuzlukları gün gibi görünüyorken, TÜRGEV’e yatırılan kaynağı belirsiz 100 milyon doların hesabı verilmezken, sıfırlanan paralar, kurulan havuzlar, ihaleler, boğazına kadar hırsızlık şaibeleri ortadayken bunları savunan 20 tv kanalı, 15 gazete ve yüzlerce köşe yazarı var. Bunca medya gücü, devlet örgütü, twitter trolleri hırsızları savunup, hırsızlıkların üstünü örtmeye çalışırken bırakın birkaç tweetle o polisleri savunayım.
5)Bu davada aylardır yapılan yayınlar, meydanlarda atılan nutuklar açıkça gösteriyor ki, algı operasyonuyla olguların üstü örtülerek bir soysal mühendislik projesi yürütülüyor. Şimdiye kadar devletin yürüttüğü her türlü sosyal mühendislik projelerine, psikolojik harekât kampanyalarına karşı çıktım. Aynı gerekçeyle Erdoğan’ın yürüttüğü soysal mühendislik projesine de karşı çıktığım için o polisleri destekliyorum...
