17 Aralık Amerika'da olsaydı?
Adem Yavuz Arslan 01 Ocak 1970
Siyasilerin karıştığı yolsuzluk skandalları hem çok eski hem de hayli yaygın bir sorun. Bu yüzden dünyanın her yerinde bu tip skandalları görmek mümkün.
Nitekim bugünlerde Amerika, benzeri bir yolsuzluk skandalını tartışıyor. Fakat olayları Türkiye ile kıyaslamaya kalkarsanız en basit tabirle dumur oluyorsunuz.
Cumhuriyetçi Parti’nin ‘yükselen yıldızı’ kabul edilen ve gelecekte çok önemli koltuklarda olacağına kesin gözüyle bakılan Virginia eski Valisi Bob McDonnell bir işadamı ile ilişkileri nedeniyle mahkeme önüne çıktı.
Yargılaması dün başlayan skandalın detayları ise hayli ilginç.
İddialara göre 60 yaşındaki ünlü politikacı 4 yıllık görevi süresince Star Scientific şirketinin CEO’su J. Williams ile ‘açıklanamayan birtakım ilişkilere’ girmiş.
Mesela 135 bin dolar borç almış. Gerçi daha sonra bu borcun 120 bin dolarını geri ödediğini iddia ediyor.
Savcılığın iddiaları arasında ‘işadamına iki kızının düğün, bir oğlunun da okul masraflarını ödetmesi’ de var. İşadamı, valinin eşinin bazı seyahatlerine sponsor olmuş, ona lüks sayılabilecek kıyafetler hediye etmiş. Valinin kendisine de bir Rolex saat ile kalburüstü Amerikalılar’ın müdavimi olduğu bir golf kulübü üyeliği yollamış.
Söz konusu saat Reza Zarrab’ın Bakan Çağlayan’a yolladığı saat yanında hiçbir şey denebilir.Ama vali saati alınca yakayı ele vermiş.
Önceki gün mahkeme önüne çıkarılan Vali McDonnell iddiaları reddedip ‘Ben illegal bir şey yapmadım’ dedi.
Fakat FBI ve savcılık öyle düşünmüyor.
Mahkemeye 13 klasör delil sundular. FBI’ın delilleri arasında vali ve ailesinin telefon trafiği, SMS ve mailleri de var.
Yani vali görevdeyken FBI’ın yakın takibi olmuş.
Amerikan medyasına konuşan siyaset ve hukuk adamları Vali McDonnell’in hapse gitme ihtimalini güçlü görüyor.
Dosya Cumhuriyetçiler’i açıktan destekleyen medya tarafından bile didik didik edildi. Bu arada şunu da not düşmekte fayda var: ABD gündemindeki tek yolsuzluk tartışması bu değil.
Kısa süre önce Charlotte’un ünlü belediye başkanı 50 bin dolar rüşvet almaktan tutuklandı.
San Francisco’nun demokrat senatörü Leland Lee de kampanyasını destekleyenlere çeşitli çıkarlar sağladığı iddiasıyla tutuklanmıştı.
Lee 500 bin dolar kefaletle serbest kaldı ama ilk tepkiyi kendi partisinden gördü ve istifası istendi.
Amerika’daki siyasilerin karıştığı yolsuzluk skandalları Türkiye ile kıyaslandığında devede kulak sayılabilir. Çünkü hem rakamlar çok küçük hem de siyasilerin temin ettiği menfaatler yolsuzluk mu yoksa etik dışı hareket mi tartışılabilir.
Türkiye’deki skandalı hayretle izliyorlar
Ancak bu noktada Amerika’yı Amerika yapan bakış açısı devreye giriyor. Bırakın alenen yolsuzluğu, tartışmalı bir ilişkiye bile müsamaha gösterilmiyor.
Savcılara müdahaleyi bırakın teklin bile mümkün değil. FBI’ın nefesi siyasilerin ensesinde. Medya dosyayı didik didik ediyor, yolsuzluğa adı karışan kişilerin siyasi hayatı beraat etse dahi bitiyor.
Yani gerçekten ‘yolsuzluğa sıfır tolerans’ var.
Hatta Amerikalı siyasiler Türkiye’deki tartışmaları hayretler içerisinde izliyorlar.
Mesela McDonnell’in adının karıştığı skandalı yakından takip eden Virginia Milletvekili Mark Sickles’e göre Türkiye’deki gibi bir skandal Amerika’da olsa hükümeti düşürür.
Önceki gün sohbet ettiğim Sickles, Amerika’nın bu konuda başarılı sayılabilecek bir geçmişi olduğunu anlattı.
Uzun sohbetimizin özeti şu: Amerika’da yolsuzluk skandallarına politik değil hukuki bakılıyor. Medya skandalı didik didik ediyor, adı karışan siyasiyi en başta kendi partisi dışlıyor ve en önemlisi yargı çok etkili. FBI ve yargı her türlü baskıdan uzak titiz çalışma yürütüyor.
Yani kontrol mekanizmaları çok sağlıklı işliyor.
Bu arada Amerikalı bir siyasetçiye ‘Başbakanın emniyeti dağıtması, yargıyı kendine göre dizayn etmesi, özel yasalar çıkartıp mahkemeler kurdurması ve alenen cadı avından bahsetmesi’ gibi durumları sormaya kalkmayın çünkü hayret etmekten cevap veremiyorlar.
Son olarak şunu not etmekte fayda var. Dünya, Türkiye’de olup bitenleri çok yakından izliyor ve ülkenin itibarı yerle bir olmuş durumda…