PARALELİN SİYASİ AYAĞI OLMALI
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
İktidarın iddia ettiği, medyası, kanalıyla yaymaya çalıştığı bilgiler doğruysa acayip işler olmuş..
Gerçekte olmuş mu olmamış mı, gizli kapaklı işler çevirip derebeylik düzeni kurmuşlar mı kurmamışlar mı; bilemiyoruz..
Savcı delilleri ortaya koyacak, hâkimler karar verecek..
Mahkemenin sonucunu beklemek lazım diyeceğim ama yargı da sıfırlandı.. Güven falan kalmadı..
Balyoz’un, KCK’nın, Ergenekon’un sonucunu gördük.. En iyisi vicdan muhasebesi..
Başka çare yok.. Memlekette hukuk, adalet falan kalmadı..
Dönelim konumuza..
*
115 polis gözaltına alınmıştı, 31’i tutuklandı..
Diyelim ki; hepsi suçlu.. Casusluktan, sahte delil oluşturmaya kadar, korku düzeni kurmaktan şantaja kadar bir sürü suç işlediler..
Diyelim ki; iktidar kanadı yüzde yüz haklı..
O zaman bu yapının siyasi ayağı da olmalı.. O insanlar o görevlere kendi başlarına gelmedi.. Havadan paraşütle inmediler..
O insanları o görevlere birileri getirdi; birileri korudu, birileri kolladı..
O kişi emniyet müdürü müdür, vali midir, müsteşar mıdır, bakan mıdır?
Bilemem ama mutlaka arkalarında birileri olmalı..
*
Şimdi diyecekler ki, paralel yapının siyasi ayağı Çağlayan Adliyesi’ne gidenlerdir..
Yok canım!.
Terör müdürlerini, istihbarat müdürlerinin hamisi Hakan Şükür olamaz..
O yapı Hakan Şükür’ün siyasi gücüyle açıklanamaz.. Komik olur..
*
İdris Naim Şahin’e ne demeli? İçişleri Bakanlığı yaptı.. 10 yıl AKP Genel Sekreterliği yaptı..
O polisleri korumuş, kollamış olamaz mı? Belki de; siyasi gücünü kullanıp kilit mevkilere gelmelerini sağlamıştır..
Bilemem ama şu soruyu sorarım..
Şahin’i o görevlere kim getirdi? 1994 yılından beri Tayyip Erdoğan’la birlikte çalışıyor.. Yeni mi tu kaka oldu!.. Yeni mi deşifre oldu!..
Şu da var.. Bu işler bir kişinin boyunu aşar.. Hem iktidarın dediğine göre paralel yapı sadece polisin içinde örgütlenmemiş ki..
Yargıda da varmış.. Paralelci olan savcılar, hâkimler varmış.. Sadece yargıda değil, sağlıkta da varlarmış, eğitimde de, bürokrasinin her yerinde varlarmış..
Demek ki, üzerlerinde büyük bir siyasi şemsiye var!.. Bu şemsiyeyi sapından tutanlar da AKP’nin içinden birileri olmalı..
Acaba kimler..
Hangi bakanlar, hangi milletvekilleri..
17 Aralık savcısı zor durumda!..
Meselenin yolsuzluk ve rüşvet ayağı da var.. Meclis soruşturma komisyonu kurdu ama o komisyon siyasilere bakacak..
Bakarsa tabii!..
İşin bir de sivil kısmı var.. Rüşvet verdiği iddia edilen kişiyle paraları aldığı söylenen bakan çocukları var..
Rüşvet verdiği iddia edilen kişi Akdeniz’in tadını çıkartıyor.. O koy senin, bu liman benim, dolaşıyor..
Tabii mallarına tedbir de kaldırıldı, yurtdışı yasağı da..
Her şey halledildi ama iş geldi iddianame kısmında takıldı.. Soruşturma şubat ayında tamamlandı.. (şüphelilerin tahliye edilme gerekçesi buydu)
Ağustos ayına geldik, hâlâ iddianame yazılmadı..
Yazılamadı..
*
Eninde sonunda yazılacak da acaba nasıl yazılacak? Hele polislere yönelik operasyondan sonra!..
Savcı, rüşvet dese bi türlü, rüşvet yok dese başka türlü..
Rüşvet ve yolsuzluk olduğunu iddia etse, iktidarın darbe girişimi tezini çürütecek.. Rüşvet yok dese elindeki belgeleri ne yapacak?
Bu sebeple 17 Aralık savcısı zor durumda dedim..
Balyoz’a sığındılar
Yıllardır, deliller üretilmiş denilince; gülüp geçtiler..
Yıllardır, 2007’de açılan hastanenin adı 2003 tarihli rapora nasıl girer diye sorulunca; girer girer dediler, kırk bahane uydurdular..
Yıllardır, 2003’te o görevde olmayan kişi nasıl darbe planına dahil edildi itirazına; darbe planı yenilenmiş, adapte edilmiştir yalanını uydurdular..
Kimin yenilediğini söylemediler..
*
Yıllar sonra, benzer bir çorabın başlarına örülmeye başladığını hissedince dijital verilerle oynanabileceği akıllarına geldi..
Delil üretilebileceği..
Balyoz davasına sarıldılar. Uydurma dijital delil o davada da olmuştu diye çıktılar manşeti..