Hz.Ömer mi büyük yoksa Hüsnü Mübarek mi?
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Şu yaşananlar öylesine adaletsiz, öylesine kin ve nefret ile yapılıyor, öylesine haksız, önceden kurgulanarak ve tamamıyla intikam duygularıyla yapılıyor ki yapanların ahirete inanmadığını düşünmemiz için yüzlerce sebebimiz olabilir.
Adalet deyince elbette hepimizin aklına Hz. Ömer geliyor.
Hz. Ömer akla gelince de Mısır'da Müslüman Kardeşler'in diktatör Hüsnü Mübarek için anlattığı şu anlamlı fıkra geliyor. Bu fıkrayı yeniden anlatmamın tam zamanı...
Çağdaş Mısır Firavunu Hüsnü Mübarek çevresindekilerden birisine sorar:
- Söyler misin ben mi büyüğüm yoksa Nasır mı büyük?
- Elbette siz büyüksünüz.
- Neden?
- Çünkü Nasır İsrail'den korkardı, siz korkmuyorsunuz.
- Peki söyle bakalım Enver Sedat mı büyük yoksa ben mi büyüğüm?
- Elbette siz büyüksünüz.
- Neden?
- Çünkü Enver Sedat Müslüman Kardeşler Örgütü'nden korkardı siz korkmuyorsunuz.
Çağdaş Firavun bu cevaplarla iyice kabarır ve haddini aşarak su soruyu da sorar:
- Söyle bakalım ben mi büyüğüm yoksa Ömer mi büyük. (Hz. Ömer.)
- Elbette siz büyüksünüz.
- Neden?
- Çünkü Hz. Ömer Allah'tan korkardı, siz Allah'tan korkmuyorsunuz.
Bir diktatörü, hak hukuk nedir bilmeyen, her türlü kutsalı dünyevi amaçları uğruna harcayabilecek kadar zalimleşebilen birisini en iyi ifade edecek anlatım biçimi bu olsa gerek.
- Diktatörler Allah'tan korkmaz!
- Onun için çok büyük zulümlere imza atarlar.
- Keser, biçer, doğrar. Çünkü kendisinde üstünlük vehmeder.
- Kendisi dışındaki herkes onun için vardır ve kendisi dışındaki herkesin hiçbir önemi yoktur. Önemli olan kendi durumu, konumudur. Başkaları kafaları ezilmeye layık yüzsüz böceklerdir!
- Ve sadece aptallar ile diktatörler yanlışta ısrar ederler!
Gazze ve Yahudi Cesaret Madalyası haberlerine de yayın yasağı getirilsin!
Ne gariptir, Türkiye'de kendilerini dindar Müslümanlar olarak tanımlayan insanların bir kısmı diğerlerini genellikle "Yahudi uşağı", "CIA ajanı" gibi sıfatlarla suçlar.
Bana kalırsa, Türkiye'de biz vatandaşların, birbirimizi bu türlü kötü sıfatlarla suçlaması yerine, bu sıfatlarla yönetimi suçlaması daha gerçekçi ve anlamlı olur.
Çünkü her zaman ortaya çıkıyor ki biz vatandaşlar birbirimizi böyle suçlayıp yıpratırken devletimiz onlarla hep kucak kucağa oturuyor.
Bazılarımız bazılarımızı "İsrail'in Gazze'ye saldırısını kınamadı" falan diye suçluyor, "Kınamadıysa Yahudi uşağıdır" anlamında.
Bırakın bunları da:
- Kürecik nedir, Kürecik sorusunun cevabını arayın.
- Türkiye'nin bir NATO ülkesi olması ne demek bunu anlamaya çalışın.
- ABD ile Türkiye arasındaki savunma işbirliği anlaşmalarının içeriğine bir göz atın.
- İncirlik'te sandığınız gibi incir yetiştirilmiyor veya depolanmıyor.
- İsrail'i ilk tanıyan Müslüman ülkenin Türkiye olduğunu hatırlayın.
Ya da...
Bu ülkeyi yönetenlerin kızının İsrail Konsolosluğu önünde Gazze Protestosu yaparken, oğlunun İsrail'le ticarette alıp başını gittiğini, bunun ne anlama geldiğini düşünün.
Yahudi Cesaret Madalyası sahibi olmak ne demek bunun derin anlamı üzerine kafa yorun.
Size, İsrail'i protesto için Coca-Cola içmeyi kesmekten daha etkili bir yöntem söyleyeyim mi?
- 17 Aralık yolsuzluk operasyonu haberlerine...
- Uludere (Roboski) katliamı haberlerine...
- Reyhanlı saldırı haberlerine...
- MİT'in durdurulan TIR’ları haberlerine...
- IŞİD tarafından kaçırılan konsolosluk görevlilerimizin haberlerine...
- Başbakanlığa yerleştirilen böcek haberlerine olduğu gibi...
Gazze haberlerine veyahut Cesaret Madalyası haberlerine de yayın yasağı getirsinler. Getirsinler ki yeni bilgiler yöneticilerimiz hakkında kafanızı karıştırmasın, konforunuzu bozmasın!
Siyasal İslam ile Siyonizm’in farkı olduğunu sanmıyorum!
İsrailli haham Dov Lior'un "Filistinliler’in tamamı öldürülmeli, Gazze yeryüzünden silinmeli" sözlerine hiç şaşırmadım. Çünkü Yahudiler arasında böyleleri hiç de az değil.
Peki Müslümanlar arasında yok mu böyleleri? Yani Yahudiler için Yahudiler’in Filistinliler için düşündüğü aynı akıbeti düşünenler...
Olmaz mı?
Bir tanesinin, belediye başkanı olduğu bölgede "Haddehane kurduracağım, orada Yahudiler’i yakacağım" dediğini kulaklarımla duydum. Hatta konjonktür müsaitti ki bize ısrarla "Bunu yazın" demişti.
Biz tabii ki yazmadık!
Yani nasıl Hitler'den farkı olmayan Yahudiler varsa Hitler'den farkı olmayan Müslümanlar da yok değil, varlar. Böyle Müslümanlar’ın çoğu ise Siyasal İslam çizgisinde saf tutuyorlar.
Bunlar az da olsa varlar ve aşırı uçlar olarak kutuplarda birleşiyorlar!
Yaşadığımız günlerin darbe günleri olduğunu delillerim...
Yaşadığımız günler elbette sivil darbe günleri. Yoksa...
1- Yargıtay'ın bile onayladığı davalardan hükümlü bulunanların cezaevinden salıverilmesini...
2- Yargıtay'ın "terör örgütü" olarak onayladığı hem de iki kez onayladığı Tevhid Selam Örgütü dosyası ile ilişkilendirilen polislerin elleri arkadan kelepçelenerek cezaevine konulmasını...
3- Hırsızların serbest, hırsızları yakalayan polislerin tutuklu olmasını...
4- Ülkede iş başında olanların alenen meydanlarda toplumun bir kesimine rahatlıkla ve hiçbir karşılık görmeden hakaret ve küfür etmesini...
5- İran'ın Türkiye'de operasyon yapabiliyor olmasını başka nasıl açıklayabiliriz?