“Ummadığın taş baş yarar, baş!”
Rahmi Turan 01 Ocak 1970
Daha önce de yazdım… Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu yalnız ve tek başına…
Başbakan Tayyip Erdoğan, devletin bütün güçlerini seferber ederek ülkeyi propaganda bombardımanına tutarken, CHP ve MHP’de pek gayret yok!
Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli “Çatı adayı” olarak onu ortaya attı ve keyifsizce geriye çekilip yattı!
CHP ve MHP örgütlerinin baştan savma bir destekle durumu idare etmeye çalıştıkları görülüyor.
CHP biraz gayret gösterir gibi, MHP’de ise o da yok!
Mağlûbiyeti şimdiden kabul etmiş gibi bir halleri var.
Yanlış yapıyorlar!
Seçmeni gayrete getirmeleri ve 10 Ağustos günü mutlaka sandık başına gitmelerini sağlamaları şart. Bu uyuşukluktan sıyrılmaları lâzım!
Katılım oranı düşük olursa, Tayyip Erdoğan ilk turda seçilir. Haberleri olsun!
* * * *
Çizgi roman kahramanı “Red Kit” gibi yalnız adamı oynayan Ekmel Bey akıllı ve olumlu bir kampanya sürdürüyor.
Soğukkanlı, sakin ve dengeli…
Uzlaşmayı, güveni ve birleştirmeyi temsil ediyor.
Tayyip Erdoğan ise, herkesin bildiği gibi, kavgacı, sert ve kutuplaştırıcı üslubu ile herkese hücum ediyor, Ekmeleddin Bey’e de küçümser bir ifadeyle “Monşer” diyor.
“Monşer” Tayyip Bey’in Kasımpaşa’sında aşağılayıcı bir deyim gibi kullanılabilir ama bu ifade, ait olduğu Fransızca dilinde “Azizim” “Aziz dostum” anlamına gelir.
Dikkati çeken ilginç bir durum var:
Tayyip Bey neden Ekmeleddin İhsanoğlu’na karşı böyle saldırıya geçti? Ekmel Bey’in her geçen gün puanlarını artırması onu korkutmaya mı başladı?
“Ummadığın taş baş yarar” derler. Sakın öyle olmasın?
Tayyip “Yalnız adam”dan korkmaya mı başladı!
Bir “Yalnız Adam” olarak, mütevazı imkânlarla seçim kampanyasını sürdüren Ekmeleddin İhsanoğlu “Allah’a şükür, kimseye borçlu değilim, kimseye minnet borcum yok.” diyor. Alnı açık, başı dik… “Ekmek için Ekmeleddin” sloganını da şöyle açıklıyor:
“Biz ‘ekmek Kur’an hakkı için’ deriz. Bu kutsalları hatırlatmak istiyoruz. Ekmek, hem fiil, hem isimdir. Fiil olarak sevgi ekmeliyiz. Düşmanlık, zıtlık, kötüleşme değil, sevgi ve saygı ekelim. Toplum daha ileri gitsin istiyoruz. Büyük Türkiye hedefi gerçekleşsin istiyoruz. Hayattaki mücadele, ekmek paramızı kazanmaktır!”
* * * *
Ekmeleddin Bey, kampanyada, sakin ve tatlı dilini muhafaza ederken Tayyip Bey onun tam tersi bir üslupla, sert ve kırıcı biçimde ona sesleniyor:
“Ey Ekmel! Biz senin ne olduğunu çok iyi biliriz! 8 yıl görev yaptın. Ama bir monşer örneği sergiledin! Ve hiçbir zaman yürekli bir çıkışı yapmadın! Gazze bizi iyi bilir Hamas bizi iyi bilir. Bizim onlarla olan muhabbetimizi Ekmel Bey’in ölçmeye ne gücü yeter, ne düşünce dünyası yeter! Gazze’ye gittim diyor. İslâm Konferansı Örgütü’nün Genel Sekreteri’sin. Senin gitmen uluslararası hukukun sağladığı imkândan kaynaklanıyor. Biz hep Gazze’nin yanında olduk… Türkiye, Gazze için bir şey yapmadı, diyorsun. Gözüne dizine dursun! Eline, diline dursun!”
* * * *
Tayyip Bey’i böyle öfkelendiren nedir?
Psikologlar “Korku” diyor.
Devletin bütün imkânları Tayyip Bey’den yana…
Buna rağmen Tayyip Bey cephesinde “Korku dağları mı bekliyor?”
Nedir bu öfke, sinir ve telâş?
Anlaşılan, Ekmel Bey’in tek başına mücadelesi bile Tayyip Bey’i endişelendirmeye başladı. İnsanlarımız yavaş yavaş uyanıyor! Fakat… Zaman yeterli olacak mı, işte o belli değil!
Sadece 14 gün kaldı!
10 Ağustos günü sandıktan, umulmayan bir sonuç çıkarsa, seçimi “çantada keklik” gibi gören Tayyip Bey, hayatının en büyük darbesini yer, feleğini şaşırır!
CHP ve MHP’nin içinde bulunduğu uyuşukluk ve zamanın kısalması onun en büyük şansı!