Sen değil, hırsızlar utansın
Mehmet Kamış 01 Ocak 1970
Halkalı’da kiralık oturduğu dairede gözaltına alınan polis müdürünü annesi uğurlarken ‘üzülme oğlum’ diyor, ‘hırsızlar utansın’.
Ömer Köse’nin ve annesinin durumu bir hayli zor! Hırsızlar kentinde ilke sahibi olmak, hakkından başkasına bakmamak ya da deliler köyünde akıl sahibi olmak ne ağır bir imtihandır. Öyle ya yıllarca çocuğunu haramdan uzak tutarak yetiştir, devlet malının yetim malı olduğunu öğret, çocuğun senin söylediklerinle büyüsün ve böyle olduğu için de suçlu ilan edilip gözaltına alınsın.
Böylesine çivisi çıkmış bir ülkede arsızlık konusunda hakikaten tarihi günler yaşıyoruz. Hırsızlık yapmayanların ve yapmayı reddedenlerin cezalandırılıp hain ilan edildiği günlere şahitlik ediyoruz. Daha önce gündeme gelen büyük yolsuzluk ve rüşvet iddialarını bırakın, dün gazeteleri okurken rast geldiğim şu habere bakar mısınız?: “THY Genel Müdürü Hamdi Topçu’nun Maliye Müsteşarı Naci Ağbal’a 220 bin dolarlık saat hediye ettiği ortaya çıktı.’’ Yalanlanmayan bu haberin neresinden tutarsınız, neresini düzeltirsiniz? Bir maliye bürokratının 220 bin dolarlık hediye alması normal bir şey midir? Büyük zararlar eden bir kamu ortaklığının yönetim kurulu başkanının bu kadar büyük bir hediyeyi vermesi normal midir? Ya da niye veriyordur?
Milyonlarca dolarlık zarar eden bir devlet şirketi, bir devlet bürokratına 220 bin dolarlık saat hediye ediyor ve bu konu kimsenin umurunda değil. Tıpkı Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın 45 milyon TL’lik arsayı almasının kimseyi şaşırtmaması gibi. Bundan önce TOKİ başkanı olan yani yıllardır devlette bürokrat olarak çalışan bir kişinin 45 milyon lirayı nasıl biriktirdiğini kimse sorgulamıyorsa burada konuşacak bir şey kalmış mıdır? ‘Benim sadece yüzde yedi hissem var.’ dediği o şirketin en büyük ortağı eşi. Yani şirket bakanın eşinin üzerine.
Bu kadar parayı nereden bulduğu bir soru, yıllarca devlet adına inşaat yapan bir kurumun başında durup da kendisinin ayrı bir inşaat şirketinin olması etik bir şey midir, ayrı bir soru. ‘Marmaray daha gündemde yokken o arsanın alınması, sonra Marmaray çıkışının tam da arsanın olduğu taraftan yapılması ve arsanın değerinin bir anda iki katına çıkması’ sorusunu ise hiç sormuyorum. Bunlar aylarca araştırılıp da ortaya çıkartılmış şeyler değil dün gazetelerde öylesine rast geldiğim iki haberden bahsediyorum yalnızca.
Günlük gazeteleri karıştırırken bile rastlanılan bu haberlerden dolayı Müslüman ahlakına sahip insanların derhal istifa etmesi gerekirdi. Toplumun da bu durumu sineye çekmeyip hesabını sorması gerekirdi. Bunun yerine İsrail aleyhine üç beş hamasi laf edip durumu kurtarmaları ve toplumun da bunu ‘sindirmesi’ bana çok endişe verici geliyor. İsrail’le bu kadar akçeli işin içinde ol, onlar için çok hayati işler olan hem NATO hem OECD vetolarını kaldır, Filistinlilere, İsrail vatandaşlarına gösterdiğin hiçbir kolaylığı gösterme, sadece miting meydanlarında birkaç Gazze sloganı atıp kahraman ol.
Ömer Köse ve diğer gözaltına alınan polislerin ve onların anne-babalarının durumu gerçekten bir hayli zor! Savcılıktan aldığınız bir emri uygularken bir tarafta inançlarınız ve ilkeleriniz, diğer tarafta hırsızlığın en geçerli akçe haline geldiği çivisi çıkmış bir ülke. Onlar inançlarını ve ilkelerini tercih etti. Hal böyle iken gayrı bize düşen de onların yanında saf tutmaktır.