« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 Ağu

2014

'Yeni Türkiye' uçurumun kenarında

Erhan Başyurt 01 Ocak 1970

Tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonunu gerçekleştiren, Ergenekon, Balyoz, KCK ve Selam Tevhid Örgütü soruşturmalarını yürüten polisler dün gece yarısı operasyonuyla gözaltına alındı.

Dört bakanın istifası ile sonuçlanan yolsuzluk soruşturmaları yargı safhasında yapılan müdahaleler ile engellenirken, hazırlanan fezlekelerin Meclis’te görüşülmesi de sistematik müdahalelerle geciktirildi.
Buna karşılık on binlerce emniyet ve yargı mensubu kıyıma uğradı, görevden alındı, meslekten ihraç edildi ve hukuk ayaklar altına alındı…

Ve son olarak Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ile 5 sanığın tahliyesine karar veren hâkim Hulusi Pur’un kararıyla, yolsuzluk soruşturmalarını yürüten polisler gözaltına alındı.

Ergenekon, Balyoz, KCK ve tüm yolsuzluk sanıkları serbest, tüm bu operasyonlara imza atan, Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayan “kolluk gücü” ise gözaltında.

“Yeni Türkiye” adı altında ülkenin nasıl bir siyasi uçurumun eşiğine getirildiğinin çarpıcı bir resmi bu operasyon…

Başbakan sinyali vermişti

Aslında Başbakan Erdoğan bu hafta sonu bazı gazetelere verdiği röportajda açık sinyallerini vermişti.
“Şimdi yargı süreci başlıyor. Sulh ceza hâkimleri bu süreci götürecek. Bugüne kadar toplanan tüm deliller, paralel yapı olgusunu şayiadan vakaya dönüştürdü” diyordu.

Sulh ceza hâkimleri vurgusu çok dikkat çekici…

Erdoğan yeni sulh ceza hâkimleri düzenlemesi ile ilgili bir ay önce 23 Haziran’da şöyle demişti:

“Şimdi yaptığımız bazı yasal düzenlemeler cumhurbaşkanının önünde. Onaylanınca hızlı adımlar atacağız. Kırmızı bültenler yayınlamaktan dava açmaya kadar her şey olacak. Yüzlerce, binlerce dava açacağız…”

Başbakan dün de grup toplantısında polislere operasyonu “Başka alanlara sıçrayabilir” sözleriyle değerlendirdi.

Yolsuzluk ve darbe soruşturmalarını gerçekleştiren isimlere yönelik operasyonun aşama aşama nasıl kurgulandığı ve sulh ceza hâkimi düzenlemesinin sırf bu amaçla gerçekleştirildiği açıklamalardan net olarak görülüyor.

Kelepçe ile gözdağı veriliyor

Oysa eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk “Sulh ceza hâkimliği, Anayasa’ya, hukukun temel ilkelerine, hukuk devleti ilkesine aykırı” diyor.

Hukukçular da olağanüstü yetkiler verilen sulh ceza hâkimliği uygulamasını İstiklal Mahkemeleri’ne benzetiyor…

Ne var ki polislere operasyon Erdoğan’ın önceden yaptığı tüm bu açıklamaları teyit ediyor.

4 gün önce göreve atanan sulh ceza hâkiminin ilk iş gününde ilk kararı, polislerin gözaltına alınması oldu.

Tek sulh ceza hâkimi gözaltı, tutuklama her şeye karar veriyor. Kararlara itirazı da yine sulh ceza hâkimi değerlendiriyor...

Polislere sahur saatinde gece yarısı baskın yapmak, kendisi ifade vermeye gelen müdüre “ters kelepçe” takmak, anlaşılıyor ki birilerine ve bir yerlere mesaj verme amacı taşıyor.

Yolsuzlukların, darbe ve İran ajanlarının bundan sonra üzerine gidecek savcı ve polislere gözdağı veriliyor.

Hukukun nasıl siyasallaştığını ve bağımsızlığını yitirdiğini açık şekilde ortaya koyuyor.

Zaman ayarlı operasyon

Her seçim öncesi yargı üzerinden operasyonlar gerçekleştiren ve gündemi istediği gibi yönlendirmeyi alışkanlık haline getiren hükümet, bu kez de hedef olarak tarihin en büyük yolsuzluk operasyonunu gerçekleştiren polisleri seçti.

Hükümet ne zaman sıkışsa, gündemdeki bir konudan dolayı yıpranmaya başlasa, kontrollü şekilde gündemi değiştiriyor. Medya ve kamuoyunun dikkatini istediği şekilde yönlendiriyor.

Başbakan’ın gündem dışı sürpriz çıkışlarıyla, onun yetersiz kaldığı durumlarda da yargı operasyonları ile gündem değiştiriliyor.

Aslında kamuoyuna yönelik bir “psikolojik harekât” zamanlaması söz konusu…

“Yahudi Cesaret Madalyası”, “İsrail’e jet yakıtı satışı”, çokça istismar edildiği halde Gazze’yi korumada acizlik, Musul’da siyasi ihmal nedeniyle rehin düşen Türk vatandaşlarının 40 günü bulduğu halde kurtarılamamış olması gibi hususlar zaman ayarlı “polise operasyon” ile unutturulmaya çalışılıyor.

Ramazan günü, sahur vakti zulme varan bu uygulamalar, cumhurbaşkanlığı yarışında zorlanmaya başladıklarının ve kaygı yaşadıklarının da göstergesi.

Bu nedenle yıpranmaya başladıkları konuları öteleyip, kontrolün kendi ellerinde olduğu ve güçlü hissettirecek bir operasyon ile gündem belirlemeye çalışıyorlar.

Bir kez daha hesapları tutacak mı ters mi tepecek onu da göreceğiz.

Ziyaret -> Toplam : 125,30 M - Bugn : 59341

ulkucudunya@ulkucudunya.com