One minute kurguydu!
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
Başbakan Erdoğan'ın Milli Türk Talebe Birliği'nde hocalığını yapan, AKP'nin kurucularından eski milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Davos'taki "one minute" çıkışının, Başbakan'ın danışmanları tarafından kurgulandığını açıkladı! (Bugün, 20 Temmuz 2014)
Biz de o tarihte olayı analiz etmiş ve şu maddi nedenlerle bunun bir kurgu olduğunu "Davos'ta drama" diyerek belirtmiştik:
1) Şimon Peres'in yer aldığı panel talebi Erdoğan'dan gelmişti.
2) "Davos fatihi" afişleri "çabucak" hazırlanmıştı!
3) Erdoğan'ın İsrail karnesi pekiyiydi. Örneğin Davos'ta "one minute" krizi yaşanırken, TBMM'de Türkiye-İsrail Dostluk Grubu üyesi 361, Türkiye-Filistin Dostluk Grubu üyesi ise sadece 60 milletvekili bulunuyordu.
4) Ve en önemlisi, önemli mahfillerde, Erdoğan'ın danışmanının panelden önce İsrail tarafına özetle "başbakanımız iç politikayı ve Arap dünyasını esas alan mesajlar verecek, lütfen sözlerini böyle yorumlayın" denildiği konuşuluyordu.
MAVİ MARMARA TEZGÂHI
Peki, Erdoğan ve ekibi neden bir "dramaya" ihtiyaç duymuştu?
Geleceğiz ama Davos'tan yaklaşık bir yıl sonra yaşanan Mavi Marmara krizini de anımsayalım.
Yazdık: Mavi Marmara'nın uluslararası sularda sefer yapacak onayı yoktu. Gemi bir kere "Denizde Can Emniyeti Sözleşmesi'ne" uygun değildi. Bayrak idaremiz, Mavi Marmara'ya eksikleri nedeniyle "emniyet sertifikası" vermiyordu.
AKP geminin hem klasını, hem de bayrağını değiştirip, Mavi Marmara'yı kâğıt üzerinde sefere hazır hale getirdi.
İsrail açık açık Mavi Marmara'ya müdahale edeceğini ilan ediyordu ve buna rağmen AKP ısrar ediyordu. Gemi sefere çıkarıldı, İsrail müdahale etti ve 10 yurttaşımız şehit oldu.
Ardından sözde İsrail karşıtı açıklamalar yapıldı, Erdoğan'a manşetlerden "fatih" rütbeleri verildi vs.
Çok değil, olaydan birkaç hafta sonra hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik bir röportajda "Erdoğan milletin gazını alıyor" diyordu!
EMPERYALİZMİN BÖLGESEL İHTİYACI
Artık Erdoğan'ın Davos'ta neden bir dramaya ihtiyaç duyduğuna gelebiliriz.
Davos, aynı zamanda Amerikan devlet aygıtının Beyaz Saray'ı yenilediği takvimle örtüşüyordu. Beyaz Saray yenilenmişti çünkü BOP çökmüş, Bush üzerinden uygulanan politikalar olumlu sonuç vermemişti ve ABD derin bir ekonomik krizle karşı karşıyaydı. ABD'nin hem bütçesini kısmaya, hem transatlantik ilişkileri onarmaya, hem de Müslüman karşıtlığını törpülemeye ihtiyacı vardı.
O nedenle "biraz zenci, biraz Müslüman, biraz Hüseyin" olan Barrack Obama devletin başına oturtuldu. Obama Irak ve Afganistan'dan asker çekecek ve Ortadoğu'daki işleri taşeronlar üzerinden yürütecekti.
Taşeronun görevi belliydi: Vazgeçilemeyecek BOP'u olabildiğince zorlayacaktı. Zaten Erdoğan BOP'un eş başkanıydı!
Başbakan'ın danışmanı Ahmet Davutoğlu, Obama'nın göreve başlamasından üç, Erdoğan'ın Davos'taki çıkışından iki ay sonra "Türkiye, küresel yeni düzene, çevresinde alt bölgesel düzenleri yeniden kurarak katkıda bulunacak" dedi ve bu taahhüdünden bir ay sonra da Dışişleri Bakanı olarak atandı.
BOP'un merkezi hedefi Büyük Kürdistan'dı ve tam bu süreçte, AKP hükümeti bir de "Kürt Açılımı" başlatıyordu...
İSRAİL KARŞITLIĞI ÜZERİNDEN LİDERLİK ARAYIŞI
Peki, Erdoğan bu zor görevi nasıl yapacaktı? Bölgede Amerikan askerleri varken gerçekleşmeyen bir projeyi, Erdoğan Amerikan askeri olmadan nasıl başaracaktı?
Washington zaten tam bir başarı değil, daha ziyade ekonomik krizini çözene kadar zaman kazanmayı hedefliyordu... Erdoğan'ın bölgeyi müdahaleye açık tutacak karışıklıkta tutabilmesi, zaten başarı olacaktı!
AKP'nin BOP içinde bir "alt düzen" kurabilmesinin yolu, bölgeye liderliğini kabul ettirmesinden geçiyordu. Bu da öncelikle İran'la liderlik yarışı yapmak demekti.
Peki, Erdoğan Arap dünyasına nasıl lider yapılacaktı? Ancak İsrail karşıtlığında öne fırlayan biri, Arap dünyasında kabul görebilirdi.
İşte bu ihtiyaç nedeniyle önce Davos'ta "one minute" kurgusu yaşandı, ardından da Mavi Marmara tezgâhı kotarıldı!