'Türkiye 220 milyar dolar dış borcu 1 yıl içinde nasıl ödeyecek?' sorusu endişeleri de beraberinde getiriyor..
01 Ocak 1970
Arjantin ’in borçlarını ödeyemeyerek iflasa sürüklenmesi, bir yıl içinde 220 milyar dolar borç ödemek zorunda olan Türkiye ’yi de tedirginediyor. Ekonomistlere göre küresel belirsizliklerin arttığı, para bolluğunun bittiği bir dönemde bu kadar yüksek döviz borcunun finanse edilmesi ciddi riskler taşıyor.
Türkiye’de özel sektörün bir yıl içinde ödemesi gereken dış borcu 220 milyar dolara ulaştı. Şirketlerin Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası’nın dörtte birini aşan bu borçlarını nasıl ödeyeceği, bu ödeme yapılırken genel ekonomik dengelerin nasıl etkileneceği soru işareti. 2001 yılında Türkiye ile birlikte krize giren Arjantin’in geçtiğimiz hafta ikinci kez temerrüde düşmesi, Türkiye’nin de benzer risklerle karşı karşıya olup olmadığını tartışmaya açtı. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, temmuz sonunda “Geçtiğimiz hafta Arjantin’de yaşananlar yalnızca küresel boyutta yarattığı sorunlarla değil, bizim gibi hassas ekonomisi olan ülkelere de bir hatırlatma olmuştur.” sözleriyle, dış borçlar sebebiyle ekonomiyi bekleyen bu tehlikeye dikkat çekti.
Sanayicinin borçluluğu İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) açıkladığı ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2013” raporunda ortaya çıktı. Haziran 2014’te açıklanan rapora göre geçen yıl Türkiye’nin en büyük 500 şirketi, elde ettiği 36,5 milyar liralık kârın 19 milyar lirasını borcuna ödedi. Şirketler, 2012’de 25 milyar liralık kârının sadece 8,6 milyar lirasını borca ayırmıştı. Araştırmaya göre en büyük 500 şirket 2014 yılı içinde 54 milyar lira borç ödeyecek. Ekonomistlere göre 220 milyar dolarlık şirketlere ait toplam borcun 54 milyar lirasını ödeyecek büyük şirketler kârlarından fedakarlık edecek. Ancak borcun geri kalanını ödeyecek olan küçük ve orta ölçekli şirketler içinde ‘batanlar’ olmasından korkuluyor.
Türkiye’de de ödenemeyen konut kredilerinin nabzını tutan icralik.com’un kurucu ortağı Can Emrah Özoral’a göre Türkiye’deki bankalar, bu yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine gören yüzde 40 artan icralık menkul, gayrimenkul ve araç ilanı verdi. Türkiye’nin durumu, büyük kriz öncesinde Amerika’da yaşanan el koymaları çağrıştırıyor. ALB Menkul Kıymetler Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut, inşaat şirketi patronlarının bankalara olan borcunun 95 milyar lirayı aştığına vurgu yaparak, “Bir de buna tüketicilerin bankalardan çektiği konut kredisi meblağını ekleyin. O zaman tehlikenin boyutu anlaşılabilir.” diyor.
2012’de 498 bin olan protestolu senet sayısının 2013 yılında 1 milyonu aşması, tutar olarak da 816 milyon TL’den 7,4 milyar TL’ye sıçraması dikkat çekti.
Ekonomideki gidişatı gösteren konut satışları da düşüşte. Geçen sene ilk 6 ayda 569 bin adet olan el değiştiren konut sayısı bu sene 525 bine geriledi.
Mayıs 2013’te yüzde 6,51 olan enflasyon oranı Temmuz 2014’te yüzde 9,32’ye ulaştı. Ekonomistlerin hesaplarına göre kalan aylarda enflasyonun yüzde 3,6 ortalamasını aşması halinde yıl sonu enflasyonu çift haneye çıkacak.
Türkiye’nin cari açığı rekor seviyelerden aşağı inse de halen yüksek. 2014 yılı ilk beş aylık cari açık toplamı 20,1 milyar dolar. Son 12 aylık cari açık 52,6 milyar dolar seviyesinde.
Terör örgütü IŞİD’in orta Irak’ta kontrolü ele geçirmesinden sonraTürkiye’nin bu ülkeye ihracatı yüzde 46 azaldı. İkinci ihracat pazarı olan Irak beşinci sıraya geriledi. Ukrayna krizinin etkisiyle Rusya’ya yapılan ihracatın yüzde 10’dan fazla düştü.
Türkiye’de son 5 yıldır yüzde 8-9 seviyesinde seyreden işsizlik oranı çift haneye yaklaştı. Genç işsizlerin oranı ise yüzde 16,20.
Uluslararası araştırma ve danışmanlık şirketi A. T. Kearney’in yaptığı Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi’nde 2012 yılında 13.’lüğe yükselen Türkiye, 2013’te sıralama dışı kaldı, 2014 yılında ise 24. sıraya geriledi.
YABANCI İLGİSİ AZALDI
Kerim Kotan (Pragma Kurumsal Finansman Yönetici Direktörü): 2014’ün ilk altı ayındaki yabancı fon girişi azaldı. Bu dönemde yabancı fon ve firmalar 6 milyar dolarlık Türk şirketi satın aldıklarını ya da ortak oldu. Yabancıların işlem sayısında ve hacminde düşüş görüldü. Türkiye’ye 2013’te bu işlemler sonucu toplam 20 milyar dolar girmişti. 2014’te ise bir geçen seneye göre yüzde 20 daralacarak 12 milyar dolarlık işlemle kapanacağı tahmin ediliyor. Bu ise Türkiye’ye bu işlemlerle girecek paranın 8 milyar dolar azalacağı anlamına geliyor.
DUVARA ÇARPABİLİRİZ
Süleyman Yaşar (Taraf Gazetesi): Verimsiz devlet harcamaları nedeniyle zaten düşük olan büyüme hızı daha da düşer. Vergi tabanı iyice daralır. Borç alıp vergi ödeyen mükellefler işyerine kilidi vurur. Bu defa vergi gelirleri gerilemeye başlar. Bütçe açığı büyür. Hem yüksek tutarlı bütçe açığı hem de yüksek tutarlı cari açık nedeniyle ekonomi duvara çarpabilir. İşte bu durumda IMF’ye gitmekten başka çare kalmaz.
TÜRKİYE’NİN SIRTINDA YÜK
Abdurrahman Yıldırım (Habertürk Gazetesi): Türkiye piyasaları ise dış piyasalara aşırı bağımlı. Çünkü dışa çok açık. Sermaye hareketleri tamamen serbest ve dış kaynak ihtiyacı yüksek. Yerli tasarruflar düşük. Her büyük finansal piyasaya yabancılar hâkim. Onların alması veya satmasıyla trendler oluşuyor. Dövizde, borsada, faizde durum aşağı yukarı bu. Küresel bazda esebilecek rüzgârların da aynen bize yansıyacak olması bundan. Türkiye türbülansı yüksek bir döneme, sırtında ağır bir özel sektör borcu ve 141 milyar dolarlık sıcak para yükü ile giriyor.
ENFLASYON, RİSKİ ARTIRDI
Mehmet Uğur Civelek (Dünya Gazetesi): Hafta başında açıklanan temmuz ayı enflasyon rakamları, şimdilik yeterince fiyatlanmasa bile Türkiye ekonomisine yönelik risk algısını hatırı sayılır ölçüde artırdı. Arap Baharı sonrasında gaz-fren tartışmaları ile geçen son üç yılda hem dış piyasa koşullarının olumsuzlaşması hem de buna paralel olarak içerideki hareket yeteneğimizin iyice daralmasına rağmen gerektiği kadar gerçekçi olunamaması kırılganlığı hatırı sayılır düzeyde yükseltti. Uzunca bir süre kendimizi akıntıya bırakıp bağımlılıkları çok tehlikeli seviyelere çıkarttıktan sonra, çırpınmanın veya yeni maceralarda çözüm aramanın ne anlama geldiğini bir kez daha yaşayarak öğrenmek zorunda kalıyoruz!
EKONOMİ YAVAŞLIYOR
Ercan Kumcu (Bloomberg HT): İlk üç ayla karşılaştırıldığında ikinci üç ayda Türkiye ekonomisinin büyümesi yavaşlıyor. Jeopolitik gelişmelerin de etkisiyle ihracat performansı o denli iyi olmazken, ithalat dolar bazında düşme eğilimine girdi. Sonuçta, on iki aylık dış ticaret açığı geçen yıl sonunda 100 milyar dolara ulaşmışken, bu yılı haziran ayı itibarıyla 89 milyar doların altına geldi. Dış açıklardaki azalmanın önemli bir bölümü, bu yıl altın ithalatının geçen yılki düzeyinin oldukça altında gerçekleşmesinden kaynaklandı.