« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Ağu

2014

Yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nasıl Kazandı? Bundan Sonra Ne Yapacak?

Sedat Laçiner 01 Ocak 1970

Türkiye, 12. Cumhurbaşkanını seçti...

Yeni Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan.

Hayırlı, uğurlu olsun… Hem kendisine, hem de ülkemize…
Seçim sonuçlarını analiz ettiğimizde ikinci tur riskinin sadece % 1,5 civarında bir oyla ortadan kalktığını görüyoruz... Doğrudur, ‘çatı aday’ Ekmeleddin İhsanoğlu % 38’den birazcık fazla bir oy aldı, yani Erdoğan'ın bir hayli gerisinde kaldı, ancak ikinci tura kalabilseydi hesaplar değişecekti ve muhtemelen daha başabaş bir seçim çıkacaktı…

KÜSKÜN SOL OYLAR ERDOĞAN'A KAZANDIRDI
Erdoğan’a birinci turda cumhurbaşkanlığını kazandıran oylar ise temelde CHP’nin küskün oyları oldu…

Biliyorsunuz CHP’de hatırı sayılır bir kesim İhsanoğlu’nun adaylığına karşıydı… Sadece CHP’liler değil, diğer bazı solcular da İhsanoğlu’na oy vermeyeceklerini açıklamışlardı…

En az onlar kadar önemli bir diğer sol grup ise seçimlere katılmamaları halinde seçimlerin meşruiyetinin azalacağını, dolayısıyla Erdoğan’ı protesto etmiş olacaklarını düşünüyorlardı. Bu nedenle son güne kadar seçimleri boykot düşüncesinde olanlar oldu…
Günün sonunda milyonlarca insan sandığa gitmedi... Yerel seçimlere göre en az 2 milyon kişinin sandığa gitmediği hesaplanıyor. Toplamda ise oy veremeyenlerin oranı % 30’a yaklaşıyor. Yani her 10 seçmeden 3’ü oy kullanmamayı tercih etti.
Sonuçta sandığa gitmeyen CHP’liler ve diğer solcular Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna daha ilk turdan oturmasına büyük katkı sağlamış oldular.

Ancak bu sonucu sadece solun iç çekişmesinin sonucu olarak görmemek gerekiyor. AK Parti seçim stratejilerinde oldukça mahir bir parti. Bu sonucun oluşması için ön çalışmalar yapılmıştı. Ergenekon ve Balyoz sanıklarının salıverilmesini sağlayan düzenlemeler ve Parti ile bu cenah arasında kurulan köprü hiç şüphesiz bu durumun oluşmasında etkili oldu. Aydınlık grubu ile Parti’nin ‘paralel iddiaları’nda yakınlaşması mutlaka sandığa yansıdı.
Erdoğan’a % 50 barajını aştıran bir diğer etkenin ise Bahçeli’nin sözünü dinlemeyen MHP oyları olduğu iddia ediliyor ve buna da Orta Anadolu oyları kanıt olarak gösteriliyor. Doğrusunu isterseniz bunu anlamak için detaylı analizlere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Yani bu illerde Saadet Partisi, BBP ve diğer nispeten küçük partilerin oylarının nereye gittiğini iyi incelemek ve ondan sonra MHP oylarının hareketini tahlil etmek gerekir.
SEÇİM ADİL DEĞİL MİYDİ?
Seçim eşit şartlarda yapılmadı elbette. Diğer taraftan seçim eşit olmasa da yasal koşullarda yapıldı. Başka bir deyişle eşitsizlik ve eksiklikler yasal olduğu için kimsenin kimseyi suçlamaya hakkı yok…
Muhalefet yasa hazırlanırken ortada yoktu, seçime 1-2 ay kala ise muhalefet liderleri "bu yasa eşitsiz şartlarda adayları yarıştırıyor"demeye başladı. Bu olmaz…
İkinci olarak haksız rekabette muhalefetin başka katkıları da oldu. Başbakan Erdoğan gibi ‘kurt bir politikacı’nın karşısına İhsanoğlu gibi siyasetten çok uzak ve tanınmayan bir simayı çıkarırsanız sonuçları baştan kabullenmiş olursunuz… Sayın İhsanoğlu seçim kampanyası boyunca bir cumhurbaşkanı adayından çok nezaket yarışması birinciliğine oynar gibiydi… Dolayısıyla aday kanaatimce en doğru aday değildi. Sonra adayınızı neden bu kadar kısa süre kala belirlersiniz ki? Erdoğan'ın kendisini anlatma sorunu yoktu, İhsanoğlu ise kısacık sürede ismini bile topluma öğretemedi...
Üçüncü olarak muhalefetin seçim stratejisinin ne kadar yanlış olduğu açıkça ortaya çıktı.Eğer muhalefet bu seçimde bir tek aday göstermek yerine en az iki aday göstermiş olsaydı seçimler en azından ikinci tura kalırdı, ikinci turda ise özellikle MHP ve CHP tabanı belki de bir adayda birleşebilirdi. Başka bir deyişle seçmen “tıpış tıpış oy verecekler” tarzını sevmedi, kendisine bir adayın dayatılmasına tepki gösterdi. Bu da Başbakan Erdoğan’a yaradı…
İHSANOĞLU NEDEN KAZANAMADI?
Dediğimiz gibi, Sayın Erdoğan yarışa 10-0 önde başladı, bu sayede yarışı en önde tamamladı. Diğer taraftan Sayın İhsanoğlu, Başbakan Erdoğan’a neredeyse hiçbir eleştiri getir(e)medi…
Bir an için zihninizi yoklayın, İhsanoğlu’nun mevcut hükümete ve Erdoğan’a getirdiği hangi eleştiriyi hatırlıyorsunuz?

Üslup ve eşitsiz seçim konusundaki birkaç etkisiz cümlesini bir yana koyarsak hiçbir eleştirisini hatırlamıyorum…
Diğer bir tabirle Ekmeleddin İhsanoğlu rakibi Erdoğan’ı neredeyse hiç eleştirmedi, Erdoğan ise rakibini adeta yerden yere vurdu… Bu tablodan ne çıkması bekleniyordu ki?
YENİ BİR DÖNEM Mİ?
Kesinlikle yeni bir döneme giriyoruz. AK Parti bu seçimlerde bir Cumhurbaşkanı çıkardı, ancak öte yandan genel başkanını ve başbakanını kaybetti… Erdoğan, yeri doldurulması güç bir lider. Eğer AK Parti Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaşayacağı güçlü ve etkili formüller bulamaz ise büyük zorluk yaşayacaktır…
Erdoğan daha önceki konuşmalarında aktif bir Cumhurbaşkanı olacağını belirterek Cumhurbaşkanının Anayasa’da tanımlanan tüm görev ve yetkilerini kullanacağını, hatta geçmişte kullanılmayan yetkileri dahi kullanacağını açıklamıştı. Hatta bunu yaparken bir parti lideri gibi icracı bir Cumhurbaşkanından, hatta Başkandan bahsetmişti. Kısacası yeni Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın aklında kapsamlı bir rejim değişikliği bulunuyor.

Ona kalırsa sistem çok kısa bir sürede değişmeli ve Başkanlık rejimi kurulmalıdır. Bunun için ise zorlama uygulamalar yeterli olmaz, Anayasal değişiklikler gerekir. Böylesine devasa bir değişiklik ise mevcut Meclis dağılımı ile güçtür ve AK Parti’yi tehlikeli koalisyonlara sokabilir.
Bu analizleri yaparken genel seçimlere bir yıldan daha az bir sürenin kaldığını da hatırlamak gerekir. Bundan sonrası yeni bir seçim ortamıdır ve böyle bir ortamda Cumhuriyetin en önemli özelliklerinden birini değiştirebilmek çok zordur. Seçim ortamında başkanlık tartışmaları muhalefete de yarayabilir.
Tüm bunlara rağmen Sayın Erdoğan hırslı bir siyasetçi ve fırsatını buldukça aklındakileri sisteme uygulamak isteyecektir. Bu ise diğer kurumlar ve muhalefet ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasında sürekli patlak veren rejim krizlerine neden olabilir. Özellikle, 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski üslubunu Köşk’te de sürdürmesi halinde çok ateşli tartışmalara şahit olacağımızı söyleyebiliriz.
MUHALEFET
Muhalefete gelince, cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının muhalefet partileri üzerinde önemli etkileri olacaktır. Özellikle CHP’de kurultay beklentisinin oldukça yüksek olduğu görülüyor. Çatı adayın belirlenmesinde geniş bir konsensüs aranmaması, hatta partinin önemli isimlerinin dahi İhsanoğlu’ndan sonradan haberdar olması parti yönetimine karşı büyük bir tepkiye neden olmuştu. Seçim nedeniyle tepkilerini dile getiremeyen isimler önümüzdeki günlerde parti içi muhalefeti harekete geçirebilir ve lidere meydan okuyabilirler. Elbette MHP’de de benzeri eleştiriler ve meydan okuma girişimleri gelebilir…
Son olarak, Sayın Demirtaş’ın aldığı oy kanaatimce HDP için hayal kırıklığı olmalıdır. Diğer parti ve gruplardan gelen ödünç oylara ve Kürt romantizmi ile gelen oylara rağmen Demirtaş’ın % 10’u geçemiyor oluşu HDP’nin önümüzdeki seçimlerde de % 10’u geçemeyeceğine önemli bir işarettir…
BALKON KONUŞMASI
Öncelikle balkon konuşmalarına fazla önem vermediğimi söylemeliyim... Yıllardır siyasette bulunan, 12 yıldır Başbakanlık yapan ve şimdi Cumhurbaşkanı seçilmiş bir kişinin yapacağı bir balkon konuşması ile ne kendisinin değişmesi mümkündür, ne de toplumun onu sil baştan farklı algılaması... Sayın Erdoğan’ın seçim sonrası yaptığı konuşmanın da yeni döneme ilişkin belirgin bir ifade içerdiğini düşünmüyorum...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seçimler ile sadece kendisinin değil, tüm Türkiye’nin kazandığını ifade etti. Ancak toplumsal bölünmüşlük dikkate alındığında bunun bir tespitten ziyade bir temenni olduğunu belirtmek gerekir. Türkiye öylesine kutuplaşmış bir durumda ki umarız yeni Cumhurbaşkanı öncelikli sorun olarak bu konuya eğilir.
İkinci olarak, seçimlerde Bosna’nın, Şam’ın, Kudüs’ün vs. kazandığı ifadesi de bölgemizde yaşananlar dikkate alındığında, bir temenniden öteye geçememektedir. Umarız bu seçimler bahsi geçen ülkelere de huzur, barış ve istikrar getirir.

"MUHALEFET DEĞİŞSİN"
Konuşmada 77 milyonun Cumhurbaşkanı olunacağından bahsedilmektedir. Diğer taraftan başta Cemaat olmak üzere siyasi rakiplere dönük sert ifadeler yer almaya devam etmektedir.

Hatta Erdoğan, konuşmasının bir yerinde "İnanıyorum ki muhalefet bugünden itibaren politikalarını gözden geçirecek ve yeni Türkiye'ye yakışan bir muhalefet tarzı bugünden itibaren geçerli olacaktır" demekte, böylece kendisinin değişmeyeceğini, seçimden sonra muhalefetin değişmesini beklediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu da bizlere göstermektedir ki seçim öncesinin tartışma ve çekişmeleri önümüzdeki günlerde de devam edecektir. Tek fark bu kez bu çekişmelerde Köşk’ün de taraf olacak olmasıdır. Umarız bu tespitimizde yanılırız…
Son olarak bu kez balkonda Erdoğan’ın yalnız olması isabetli olmuştur. Çünkü, yerel seçimlerden sonra ortaya çıkan balkon tablosu pek çok sorunlu mesaj veriyordu ve çok sayıda eleştiri almıştı.
Sonuç olarak, balkon konuşmasına bakarak gelecek hakkında yorum yapmak kolay değil. Ancak sezgilerim Türkiye’yi oldukça hareketli günlerin beklediğini söylüyor…

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 34646

ulkucudunya@ulkucudunya.com