On beş yıl sonra
Çetin Altan 01 Ocak 1970
İnsanlar kendi ömürlerinden önce yaşananlara tarih diyor.
Çok da ilgilenmiyorlar o tarihle.
Tarih onlar için, övünecek bir şey bulamadıklarında kendilerine yeni övünme stokları yaratacakları bir böbürlenme hurdalığı.
*
Bizans’la ilgilenmiyorlar mesela.
Bizans kentleri nasıldı, o kentlerin su teşkilatları nasıldı, Bizans köyleri nasıldı merak etmiyorlar.
Ortodoks Bizans topraklarından bir Müslüman imparatorluk nasıl doğdu diye de merak etmiyorlar.
*
Dün sabah Boğaz Köprüsü’nde yaşanmış bir intihar olayı onlar için tarihten çok daha heyecanlı.
Belki de haklılar.
Hiçbir şey yaşadığın günden daha gerçek değil.
*
Her yüz yılda üç kuşak geçtiği söylenir.
Gerçi şimdi kuşaklar biraz daha kısaldı.
Çocukların oynadığı oyuncakların teknolojisi değiştikçe kuşakların değiştiğini söyleyenler de var.
*
Onlar geçtiğimiz yüzyılın çocukları, o yüzyılın şartlanmışlıklarına sahipler.
*
On beş yıla kadar 2000’li yıllarda doğanlar Türkiye’nin resmi makamlarına oturmaya başlayacaklar.
Onlarla birlikte yeni bir çağın rüzgârı da yansıyacak herhalde yönetime.
*
Gazi Paşa’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun üstüne kurduğu T.C. devletinin çehresi de değişecek.
Cumhuriyetin en büyük gücü askeri kışlasıydı.
Bu gerçek daha şimdiden değişti.
*
Gazi Paşa zamanının en önemli inkılâplarından biri şapka inkılâbı idi.
Şimdi bu inkılâbın bir şakadan farkı kalmadı.
*
Bir de laiklik çok önemliydi elbette.
Bizim köşkün arka tarafında Tevfik Efendi oturuyordu o zamanlar.
Bahçeli bir evi vardı.
İnsanlara, kendisine “laik imam” demeleri için yalvarırdı, çağdaş ve laik olabilmek için bahçesinde pinpon oynardı.
*
On beş yıl sonra 2000’lerin çocukları yönetime geldiklerinde geçmişten pek konuşmayacaklar.
Gelecekten konuşacaklar onlar.
Gelecekler ilgilenecekler.
*
1900’ların hastalıkları, çarpıklıkları, alışkanlıkları bir on beş yirmi yıl daha sürer.
Sonra yavaşça eskiyip tarihe karışır.
*
Biraz daha sıkın dişinizi.
Yepyeni bir çağ, yepyeni bir kuşakla geliyor.