« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

08 Eyl

2014

Uyan Türkiyem! Uçurumun eşiğindeyiz...

Erhan Başyurt 01 Ocak 1970

Türkiye 17/25 Aralık sürecinden bu yana darbe dönemlerini aratan, hukuksuzluklar ve masum insanlara zulme varan baskılar yaşıyor.

İleri demokrasi ve serbest piyasanın temeli olan tüm unsurlara darbe üstüne darbe indiriliyor.

Hür teşebbüs dershaneler uluslararası anlaşmalara da aykırı olarak kapatılıyor.

Özel okullara teşvik tuzağı kuruluyor.

Veliler baskı altına alınarak, başarılı özel okulların öğrenci almaları engellenmeye çalışılıyor.

Kilit vuramıyorlarsa, başarısı çekilemeyen okulların bahçesinden yol geçiriliyor.

İşte hukuksuzluk...

Sivil topluma ait yurtlara, “Gözünün üstünde kaşın var” tarzı sudan bahanelerle kilit vuruluyor.

Vakıf ve özel üniversite inşaatları “Yanlış izin vermişiz” denilerek durduruluyor.

Özel sektör vergi kıskacına alınıyor, 100 bine yakın firmaya “özel” denetim ekipleri gönderiliyor.

Özel sektöre teşvikler ve kamu ihaleleri “siyasi düşüncesine” ve “mezhebine” göre ayrımcılık yapılarak veriliyor.

Bir özel yatırım bankasının batırılması için akıllara durgunluk verecek bir gayret gösteriliyor.

Halka açık şirketlere, yalan ve iftira haberlerle yıpratma kampanyaları yürütülüyor.

BDDK, SPK, Rekabet Kurulu gibi “özerk kurumlar” sessiz, Türk ekonomisinin başındaki isimler ve iş örgütleri “seyirci” kalıyor.

Memurlar, yargı mensupları ve tüm halkımız, siyasi eğilimine, mezhebine ve inancına göre tek tek fişleniyor.

“Yandaş” olmayan memurlar siyasi düşüncesi, meşrebi ve mezhebi nedeniyle kıyıma uğruyor, sürgün ediliyor.

Hukuki dayanağı olmadan görevden açığa alınıyorlar.

Tasfiye edilmeleri yeterli görülmeyen görevlilere “kumpas” ile operasyonlar yapılıyor.

Kamu parası ‘havuz’a

Hukuki hakları yok sayılarak baskı altında sorgulanıyor ve sebepsiz yere tutuklanıyorlar.

Yargı bağımsızlığı kıskaca alınıyor. Yargı mensupları üzerinde baskı kuruluyor.

Yargıtay Başkanı’na “Niçin üyeler ile istişare ederek karar alıyorsun” diye fırça atılıyor.

Anayasa Mahkemesi ve Genelkurmay’a bile “Neden imzasız ihbar mektupları ile tasfiye yapmadınız” denilerek, hukuksuz davranmaları tavsiye ediliyor.

Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü yok sayılıyor, kuvvetler ayrımı ilkesi çiğneniyor.

Hukukun kişiye özel uygulandığı, herkesin hukuk önünde eşit olmadığı bir batağa doğru ülkemiz sürükleniyor.

Medya bağımsızlığı ve ifade hürriyetine darbe vuruluyor.

Kamu imkânları peşkeş çekilerek “havuz medyası” oluşturuluyor.

“Alo Fatih” tarzı baskı hatları kurularak, devlet mekanizmaları kullanılarak medya patronlarına sürekli baskı yapılıyor.

“Havuz medyası” her gün yeni bir yalan ve iftirayla, “biat etmeyenleri” sindirmek için çaba sarf ediyor.

Muhalif kalemler, hatta muhabirler bile işten attırılarak susturuluyor.

Tüm bu zulme varan uygulamaları somut vakalarla isim isim de yazabiliriz ama değil bu köşe belki kitaplara sığmaz.

Türkiye’nin aydınları sessiz, “özgür” medyası ise suskun, kamu ve sivil kurumları ise seyirci...

“Yeni Türkiye” işte böyle acayip bir ülke!

‘Korku imparatorluğu’

Ortadoğu ülkeleri gibi “muhaberat devleti” ve “korku imparatorluğu” olma yolunda ilerliyor.

İfade ve fikir özgürlüğü yok ediliyor.

Medya özgürlüğü yok ediliyor.

Serbest piyasaya darbe vurularak teşebbüs hürriyeti yok ediliyor.

Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı yok ediliyor.

Kuvvetler ayrımı yok ediliyor.

Fişlemeler ile özel hayat yok ediliyor.

Hukuksuz tasfiyeler ve kıyımlar ile devlet geleneği yok ediliyor.

“Zulme rıza, zulümdür”

Reformlardan geriye dönüşlerle demokrasi birikimimiz yok ediliyor.

Toplum siyasi düşüncesine, inancına, ırkı ve mezhebine göre ayrıma tabi tutulduğu için bir arada yaşama kültürümüz yok ediliyor…

Bir faydası olur mu bilemem ama “ateşi söndürmek için ağzıyla su taşıyan karınca misali”buradan avazım çıktığı kadar bağırıyorum:

Uyan Türkiyem! Gözümüz bağlı uçuruma doğru hızla ilerliyoruz...

Beni değilse bile ehl-i vicdanın doğruluğu sosyal olaylarla defalarca ispat olunmuş şu iki uyarısını bari dinleyin:

“Zulme rıza, zulümdür…”
“Zulm ile âbâd olanın, âhiri berbâd olur…”

Ziyaret -> Toplam : 125,20 M - Bugn : 87326

ulkucudunya@ulkucudunya.com