“ÇÖZÜM” antibiyotik...
Güneri Civaoğlu 01 Ocak 1970
IŞİD kâbusuna nokta koyun.
“Zaman tünelinden” önümüzdeki birkaç yıla hızlı geçiş yapın.
Birkaç yıl sonra Irak ve Suriye coğrafyalarında artık bütünlükleri olan iki devlet kalmayacak.
O iki coğrafyada da çok sayıda küçük devlet ortaya çıkacak.
IŞİD’in geleceği ne olursa olsun bu kesin...
IŞİD, Irak ve Suriye’deki parçalanma sürecinde sadece vitesi yükselten bir “hız katalizörü...”
Türkiye’yi doğrudan ırgalamaz.
BİRLEŞİK KÜRTLER
ANCAK bir an bile unutmayalım ki burası Ortadoğu.
Burada rüzgâr esince kum tepeleri bile yer değiştirir. “Yürüyen tepeler” söylemi “boş laf” değildir.
Irak ve Suriye coğrafyası parçalanırken tam tersine bir de “bütünleşerek büyüme” olasılığı yükselişte.
PKK ve -PKK’nın Suriye’deki uzantısı- PYD Özerk Yönetimi Kuzey Irak peşmergeleri ile birlikte IŞİD’e karşı savaşıyorlar.
Omuz omuzalar.
Bu bir “de facto” Kürtler arası koalisyon gücü.
Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki Kürt topraklarını birlikte koruyorlar.
Bu bir “ilk...”
Başta ABD olmak üzere Avrupa da bu “Kürt ortak gücünü” destekliyor.
Hatta bu Kürtler koalisyonu güçlerine -kara savaşı için asker göndermeyen, sadece havadan vuran- ABD’nin bölgedeki “piyade kuvvetleri” metaforu da yapılmakta.
PKK, artık iki kimlikli oldu.
Bir yanda ABD’nin “terör örgütleri listesinde” yer almak. Öte yandan ise IŞİD karşısında kara savaşı yapan “ABD piyadeleri” adlı kuvvetin bileşenlerinden biri olmak!
KANDİL’İN HESABI MEŞRUİYET
“KANDİL’in de bu senaryoya sıkı sıkıya tutunduğu” söylenebilir.
“PKK, uluslararası meşruiyet kazanmak için bu -konjonktürel- şansı kullanmak” hesabında.
Ayrıca Lozan’da sınırlar çizilmişti ama “Güneydoğu Anadolu -Kuzey Irak- Kuzeydoğu Suriye (Rojova)” bir “Kürt üçgeninin” içini doldurmakta...
Kısacası...
Ortadoğu parçalanıp küçük devletler üretirken tam tersine Kürt üçgeninde ise saflar sıklaşıyor.
Tabii burada önemli bir real politik de var; Güneydoğu halkının Kürt kardeşlerine sempati duymakla beraber çoğunluğu “Türkiye’liliği içselleştirmiştir.” Bu tercihini oylarıyla her seçimde sandıklara yansıtmakta.
Ege, Trakya, İstanbul ve diğer bölgelerdeki Kürt yurttaşların, bu “Türkiye’li olmak” içselleşmesi ve o doğrultuda siyasi tercih oranı çok daha yüksek.
Buna “Türk-Kürt evliliklerini”, onların çocukları ve torunlarından oluşan/kaynaşan “yeni kuşakları” da katın.
ÇÖZÜM SÜRECİNE ETKİSİ
GENE de IŞİD’e karşı “ABD’nin piyadeleri” diye anılan kuvvetin bir bileşeni olmak PKK için katsayıdır.
Bu nedenle...
Kandil de “çözüm süreci beklenti çıtasını” yükseltebilir.
“Ankara’dan istekler” çıtasını da...
IŞİD Türkiye’ye işte böyle bir “dolaylı tehdit” de oluşturmakta.
Etrafındaki yangından etkilenmemesi için Türkiye’nin “çözüm sürecini” sonuca ulaştırması “birincil” önemdedir.
Ankara bu hedefe uzanan yol haritasında “çözümü” bir “kutup yıldızı” gibi değerlendirmeli.
Kandil de istekler çıtasını yükseltmekte “abartı” yapmamalı.
Unutmamalı ki Kuzey Irak’ın petrollerini güvenli olarak dünyaya açabileceği tek geçiş coğrafyası Türkiye...
Kuzey Irak Kürt Yönetimi ekonomisine nefes aldıracak/aldıran bu pencereyi riske atmaz.
........................
Ankara, duygusal ve mezhepsel dış politika tuzaklarından paçasını kurtarırsa Türkiye bu badireyi de aşabileceği kuvvetli kartları elinde tutmakta. Sonuç:
“Çözüm” güçlü bir “antibiyotik”tir...
Veya Türkiye’nin “bağışıklık sistemine doping”dir.
İkisi de yararlı.