“Yeni Türkiye” derken...!
Sadi Somuncuoğlu 01 Ocak 1970
IŞİD belasına karşı kurulacak olan koalisyonun 10 ülkesi Cidde’de toplandı. Toplantıda Türkiye, “Çekirdek koalisyona” girmeyeceğini bildirdi ve sonuç bildirisini imzalamadı. Gerekçe olarak, Musul Başkonsolosluğundan 49 Türk vatandaşının rehin tutulması, IŞİD’in artık Türkiye sınırına dayanmış olması ve Mısır Sisi yönetimiyle aynı metne imza atamayacağı gösterildi. ABD’nin hazırladığı eylem planındaki 4 maddeye ise; İncirlik üssü operasyonlarda kullanılamaz, askeri eğitim dahil harekâtta yer almayız, sınır geçişleri için gerekli önlemler alınmıştır, ancak gümrük kapıları civarında yer yer geçişler olmaktadır, istihbarat paylaşımı mümkündür, yeni göç dalgası için ilâve bir mali yük alamayız, Irak ve Suriye’deki savaş mağdurlarına insani yardıma devam edeceğiz, batılıların benzer yardımlarına da destek oluruz, insani yardımlara hava sahasını ve uluslararası hava alanlarını açarız şeklinde cevap verdi. Şart olarak da, operasyonlarda bir göç dalgası olduğunda, bunlar için Suriye topraklarında bir yer ayrılması ve insanî yadımların burada yapılmasının garanti edilmesini istedi. Bu durum karşısında ABD Dışişleri Bakanı Kerry Türkiye’ye geldi.
Ayrıca operasyona bazı ülkelerin ciddi itirazları oldu. Bunlardan; Suriye, Rusya ve Çin, egemenlik haklarına saygı isteyerek, Suriye rejimi ile işbirliğine gidilmeden herhangi bir müdahale yapılamaz dediler. İran, koalisyonda kargaşa yaşandığını, terörizmle mücadelede kararlı olunmadığını, bazı koalisyon üyelerinin Irak ve Suriye’de terörizme destek verdiğini ileri sürdü. Almanya ve İngiltere ise; Irak’a operasyonu desteklediklerini, ancak egemenlik haklarının ihlali anlamına geleceği için, Suriye’ye saldırmaya karşı olduklarını açıkladı. Irak ise operasyonu desteklediğini söyledi.
Tam bir kargaşa yaşanıyor
Yoğun temaslar sürüyor, nasıl bir sonuca varılacağı belli değil. Ancak, meselenin arka planı bir yana, ilk bakışta Türkiye’nin ihtiyatlı davrandığı söylenebilir. Gerçekten ortada bir kargaşa var. Dağ fare doğurursa, bu durum IŞİD ve diğer terör örgütlerine yarayacaktır. Bu gidişin önüne geçilmediği takdirde, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgenin “cehenneme” çevrileceği ve “Afganistanlaşacağı” endişeleri yaygınlaşıyor.
Yapıları itibarıyla ciddi hassasiyetler taşıyan; milletleşemedikleri için de, kabile ve mezhep asabiyesini yaşayan, bu sebeple de otorite ve düzen kurmanın son derece zor olduğu komşularımızın, son dönemdeki halini hatırlayalım.
Irak’ın kısa hikâyesi: 2003’de, Filistin’e İran’dan sonra en çok yardım eden Irak, Şiilerin öncülüğünde ABD ve İngilizler tarafından işgal edildi. Ülke, eşi görülmemiş büyük çaplı katliam, tecavüz ve yıkımlardan sonra Şii, Sünni ve Kürt (İsrail’e yandaş) olmak üzere 3’e bölünecekti. Böylece İsrail’in güvenliği güçlendirilmiş, enerjiye el konulmuş olacaktı. Ama olmadı, Irak 2’ye bölündü. Abbasilerden bu yana ülkenin egemeni olan Sünniler devlet kuramadı. İşte bu fırsatı değerlendiren, Sünnilikle ve İslâm’la bağdaşması asla mümkün olmayan IŞİD diye vahşi bir terör örgütü ortaya çıktı. Eğer, sınır tanımayan IŞİD böyle olmasaydı, Irak’ı işgal edenler bundan memnun olabilirlerdi. Çünkü, Bağdat bölgesinde Sünni bir devlet kurulup, Irak 3’e bölünmüş olurdu. Böylece Irak’ın kuzeyindeki, Barzani-Talabani yönetimi de, bağımsızlığını ilân edebilirdi. Şu anda IŞİD, Suriye gibi Türkiye ve İsrail’i de hedef alan, hatta terörle bütün ülkeleri tehdit edebilecek örgüt olarak görülmektedir.
Suriye’nin kısa hikâyesi: “Arap Baharı!” rüzgârı Suriye’ye ulaşınca, emperyalistlerle birlikte herkesi bir heyecan sardı. Gerçek dost Esat rejimi, bir gecede düşman ilân ediliverdi. Sanıldı ki Esat yıkılır, “İhvan” hizip grubu iktidara gelirse, Tunus, Libya ve Mısır’da iktidara gelen “İhvan” rejimleri zinciri bu şekilde tamamlanmış olacaktı. Böylece “ihvanizme” dayanan bir yeni dünya doğacak, Ortadoğu’nun büyük gücü olacaktık. Kesenin ağzı da açıldı.
Macera hesaplarının hiçbir tutmadı. Ne Esat rejimi devrildi, ne de kanlı kardeş kavgalarında boğulan ihvan iktidarları kaldı. Libya’nın zengin petrol ve doğalgaz kaynakları batılıların eline geçti, ülkede açlık başladı.
Türkiye’nin kısa hikâyesi: Esat’ı devirmek için Suriye muhalefeti, açıktan ve amansız şekilde desteklendi. Olmadı. Adı El-Nusra ve IŞİD gibi pek çok terör örgütleri Suriye’ye aktı. Tabii, Türkiye’yi vatanları (!) gibi gördüler, ekmek elden, su gölden yediler içtiler, sınır filan tanımadan her yere dağıldılar. Uzmanlara göre, birçok yerde hücreleri var. Masum ve sahipsiz Türk çocukları bunların fedaileri oldu. Tedbir hak getire. İki milyona yakın sığınmacı, sadece Suriye’den gelmiş. Irak’tan, Somali, Nijerya, Sudan gibi ülkelerden gelenlerin hesabı belli değil. Bunlara 800 lira aylık ödeniyormuş. İçlerinde ne kadar terörist, casus, kanun kaçağı, hasta var bilinmiyor. Demografik yapımız bozuluyor. Vatandaş huzursuz. KCK-PKK tepemizde tepinirken, bir de bunlar çıktı.
“Yeni Türkiye” derken, yoksa terör örgütlerine esir mi olduk?