Piyasaların korkuları gerçekleşiyor mu?
Selim Işıklar 01 Ocak 1970
Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ile ilgili düşüncelerinin negatife kaydığını uzun zamandır söylüyoruz. Moody’s ağustosta spekülatif bir hareketle herhangi bir bildirim yapmamıştı.
Fitch ise hafta içinde Türkiye ekonomisi ile ilgili geniş bir açıklama yaparak kararı 3 Ekim’de vereceğini duyurdu. Piyasalar bu açıklamalar sonrası negatif ayrışmalar sergiledi. Dolar 2,21 liraya yükselirken, Borsa İstanbul (BİST) 78 bin puanın altına gerilemiş durumda. Hafta içinde gelen düşük büyüme verisi ve kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in açıklamaları, piyasalarda olumsuz rüzgârların esmesine sebep oldu. Fitch, 3 Ekim’deki not kararı öncesi Türkiye’nin kırılganlıklarına dikkat çekerek, Merkez Bankası üzerinde ‘faiz indir’ baskısının devam ettiğine işaret etti. Yüzde 9 olan yüksek enflasyon verisi ve düşük faiz politikasının tehlikeli olduğunu vurguladı.
Aslında bir süredir benzer düşünceleri bu sütunlardan paylaşmış ve Türkiye’nin en yüksek enflasyona karşılık en düşük politika faizi uygulamasının döviz kurları üzerinde olumsuz etki yapacağını belirtmiştik. 2015 yılında Amerika Merkez Bankası (FED) kaynaklı sert rüzgârlar sebebiyle, döviz açığı yüksek olan Türkiye gibi ülkelerde bazı şoklara yol açma ihtimali daha da artabilirdi. Sonuçta Merkez Bankası bazı riskleri hesap ederek adım atarken, siyasiler sorumluluğun kendilerinde olduğunu vurgulayarak tersi yönde hareket edilmesini istiyor. Bu tartışmalar bile son 12-13 yıldır Türk ekonomisinin lokomotifi olan bankacılık sektörüne ciddi bir darbe vurabilir. Zira 2007 yılından bu yana bankaların dış borçları iki katına çıkmış durumda. Kritik bir yıl olan 2015 öncesi Türkiye’yi sert dalgalara açık ve korumasız bırakmak yerine, önlem alarak tedbirli olmak ve doğru adımları atmak daha yerinde olacaktır. Faiz indirin baskısı ve bankacılık sistemi üzerinde olumsuz bir izlenim bırakacak eylemlerden kaçınmak gerekiyor. Bağımsız Merkez Bankası’nı ve politikalarını tüm dikkatler üzerimizdeyken baskı oluşturarak eleştirmek bana göre sistemin üzerine dinamit atmaya benziyor.
Sonuç olarak 2015’teki genel seçimlere kadar zorlu bir yıl geçirecek ekonomi yönetiminin değişmemesi şu ana kadar piyasalar, hatta kredi derecelendirme kuruluşu tarafından olumlu karşılandı. Ancak, soru işaretlerinin devam ettiği konular ekim ayı başında notumuza mal olabilir. Önümüzdeki haftaki FED toplantısı oldukça kritik. Özellikle döviz kurlarındaki yukarı yönlü oynaklıklar Borsa’da satış getiriyor. Bankacılık sektörü hisselerinde yaşanan satışlar geneli de etkilemiş durumda. Borsa’nın 76 bin sınırında denge bulması şimdilik en kuvvetli beklenti. Yıllardır not artışını bekleyen Türkiye’nin son bir yılda not indirilme noktasına gelmesi üzücü. Ekimin ilk haftasına kadar bu beklenti piyasalarımızın üzerinde etkili olmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Altın ve petrolde düşüş sürüyor
Hem altının onsu hem de Brent petrol fiyatları önemli kayıplar yaşadı. Petrol son 17 ayın en düşüğü olan 97 dolara kadar geriledi. Doların uluslararası piyasalarda yükselişe geçmesinin ardından petrol fiyatları 100 doların altında seyretmeye devam ediyor. Ortadoğu’daki gerginlikler bile kayıpları engellemeye yetmiyor. Altında da durum farklı değil. 1.232 dolara kadar gerileyen altının onsu, orta vadede 1.190 doların altına inerse 1.000 dolara kadar bile gerileyebilir. Gelecek haftaki FED toplantısı öncesi emtia piyasalarındaki düşüşlerin devam edip etmeyeceğini göreceğiz. Petrolde 96 dolar, altında ise 1.182 dolar kritik seviyeler. Bu noktalara yakın seviyelerden tepki yükselişleri muhtemel olmasına karşılık ABD’nin faiz artırım sinyalini erken vermesi durumunda ciddi çöküşler yaşanabilir. Şimdilik petrolde bu seviyeler destek bölgesi. Gerileme sürerse 2012 dip fiyatı olan 89 dolar takip edilebilir. Altında ise 1.195 dolar önemli destek noktası. Kırılırsa ilk hedef 1.150 dolar olabilir. Yükselişlerde ise 1.266 dolar satış için takip edilebilir.