Krize doğru
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Manzaraya bakar mısınız? Tek kelimeyle vahim. Hem ekonomik, hem hukukî, hem de siyasî yönüyle.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her konuşması olay. Katar’dan dönerken Bank Asya ile ilgili, “BDDK adım atmalı. Aksi takdirde sorumlu olur.” dedi. Niyeti de hedefi de gayet açık. Bank Asya’ya saldırı, BDDK’ya tehdit var. Bankacılığın ne kadar hassas olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım. Şakaya bile gelmez. Bırakın devlet adamını bir ekonomi uzmanı veya gazeteci aklına geleni söyleyemez. Suç olduğunu bilir. Dünyanın her yerinde ağır müeyyidesi olduğunu da... Çağdaş bir hukuk devletinde bu konuşma asla karşılıksız kalmaz.
Erdoğan’ın sözleri adeta nükleer saldırı gibi. Bir bankaya daha kötüsü yapılamaz herhalde. Ekonomik yönü, hukukî boyutu, ayrı tartışma konusu. Ben daha çok siyasi tabloya dikkat çekmek istiyorum. Çok sevdikleri slogan olan Yeni Türkiye (!) manzarasına yani. Cumhurbaşkanı tehditvari üslupla BDDK’yı göreve çağırdı çağırmasına da icranın başı Başbakan. Yürütmeden hükümet sorumlu. Erdoğan artık eski başbakan. Hem cumhurbaşkanı, hem Başbakan değil. Politik kimliği geride kaldı. Partisiyle ilişkisi sona erdi. Başbakan Davutoğlu bir gün önce, “Muhatabınız benim” derken sadece muhalefet partilerine değil kamuoyuna da mesaj veriyordu.
Erdoğan belli ki rahatsız oldu. Ama hakkı yok. Çankaya’ya çıkmak kendi tercihiydi, kimse zorlamadı. Köşk’ün yetkilerinin farkındaydı. Anayasal pozisyonunu kabullenmek zorunda. Başka seçeneği yok. Başbakan Davutoğlu’na KKTC’ye giderken Bank Asya konusu soruldu. Çok net, anlaşılır cevap verdi: “Birtakım manipülatif bankalarla ilgili çıkarılan haber art niyetlidir.” dedi. Ardından kuralları hatırlattı. “Kurallara uyanların herhangi bir şeyden çekinmelerine gerek yoktur.” dedi. Mesajı açık. Davutoğlu, Bank Asya ile ilgili haberleri ‘manipülatif’ ve ‘art niyetli’ diye niteledi. Halef-selef olmaları dikkate alındığında Erdoğan’ın sözlerini bir adım öteye götürmesi beklenirdi. En azından yorumsuz geçebilirdi. Öyle yapmadı. Bir duruş koydu. Çünkü konu hassas. Sessiz kalamazdı. Sözleri bir tavrın ifadesidir.
Yanlış anlaşılmasın Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın karşı karşıya geldiğini söylemek istemiyorum. Ancak Bank Asya konusuna farklı baktıkları ortaya çıktı. Sadece Davutoğlu mu? Değil elbette. Tartışmaya ekonominin patronu Ali Babacan da katıldı. Babacan sık konuşmayı sevmeyen bir siyasetçi. Bugüne kadar sıcak tartışmaların uzağında durdu hep. Davutoğlu hükümetinde koltuğunu koruyup koruyamayacağı merak konusuydu. Ekonomi dünyası için saygın bir isim. 3 dönem kuralından dolayı 8 ay sonra yok. Siyasete Erdoğan’ın değil Abdullah Gül’ün kazandırdığı biri. Koltuğunu da Gül’e borçlu. Dün Bank Asya sorusu Babacan’a da yöneltildi. Babacan sistemi hatırlattı ve “Burada temel oyuncu BDDK’dır. BDDK herhangi bir şey söyleyecekse bunu ya başkan söyler ya da internet sitesinden duyurur. Bunun dışındaki söylemlere itibar etmeyin.” dedi. İtibar edilmemesini istediği BDDK dışındaki en sıcak söylem malum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri.
Gördünüz mü manzarayı... Bir yanda Cumhurbaşkanı’nın Bank Asya hakkındaki açıklaması diğer yanda Başbakan Davutoğlu ve Ekonomi Bakanı Babacan’ın cevapları. En yalın haliyle durum vahim değil mi? Bir ‘devlet krizi’ potansiyeli taşıdığını söylemek abartı olmaz herhalde. Allah’tan bünye 2001’deki gibi zayıf ve kırılgan değil. Yoksa bugün Türkiye derin bir krizin içindeydi. 2001’de Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Sezer, dönemin başbakanı Ecevit’e attığı bir anayasa kitapçığıyla ekonomiyi alt üst etmişti. Erdoğan’ın sözleri anayasa kitapçığından daha hafif değil. Doğru, bir krize neden olmadı. Ama şimdilik. Bu tablo öyle uzun boylu taşınamaz. Sistem daha fazla test etmeye de gelmez.