17 Aralık’ın kitabı Erdoğan’a gitmiş!
01 Ocak 1970
17 Aralık Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu'nda şok bir ayrıntı daha ortaya çıktı.
17 Aralık operasyonunun gerçekleştirildiği sabah, saat 10.30 sıralarında İstanbul Valiliği aracılığıyla dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a ulaştırılan 23 sayfalık bilgi notunda soruşturmanın başlangıcından son aşamasına kadar tüm bilgiler yer alıyor.
Reza Zarrab’ın (Rıza Sarraf) “suç örgüt lideri” olduğu belirtilen bilgi notunda, şüphelilere isnat edilen suçları “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, rüşvet vermekalmak, resmi ve özel belgede sahtecilik, gümrük kanununa muhalefet, fuhşa aracılık” olarak sıralandı.
T24'ten Arzu Yıldız’ın haberine göre; Bilgi notunda, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’le ilgili olarak, “Rıza Sarraf Muammer Güler’İn İçişleri Bakanı olmasından sonra kendisi ve oğlu Barış Güler ile tanışmış ve bu bakanlık nezdindeki işlemlerini hallettirmek üzere çok kısa bir zamanda rüşvet ilişkisi geliştirdiği anlaşılmıştır” ifadeleri yer aldı. Bilgi notunda Muammer Güler’in Zarrab’dan rüşvet olarak 12 milyon TL aldığı belirtildi.
Bilgi notunda, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın Zarrab ile maddi menfaat ilişkilerinin olduğu belirtilerek, Ekonomi Bakanlığı özel kalemlerinin adeta Zarrab’ın özel kalemi gibi çalıştığı ifade edildi. Bilgi notunda, iki özel kalemin Zarrab’ın işlerini çözmek için 14 milyon TL para alıp aralarında paylaştıkları iddiası da yer aldı.
Polisin Erdoğan’a gönderdiği bilgi notunda, “Zafer Çağlayan’a değişik tarihlerde toplam 32 milyon 153 bin 600 Euro ve 1 milyon 400 bin dolar rüşvet gönderdiği ve bunun dışında Çağlayan’ın talimatıyla alınan mücevher ve lüks saatler için 200 bin Euro ve ve 5 milyon 426 bin 761.00 dolar paranın da Reza Zarrab tarafından ödendiği ve bu miktarın %03,4’lük rüşvet payından düşüldüğü tespit edildiği” belirtildi.
Bilgi notunda, Zafer Çağlayan’ın Zarrab’ı, dönemin AB Bakanı ve Başmüzakerecisi Egemen Bağış ile tanıştırdığı ve bu iki isim arasında kısa sürede maddi menfaat ilişkisi geliştiği ifadeleri yer aldı. Erdoğan’ın önüne konan bilgi notunda, Zarrab’ın Bağış’a 3 defada 500'er bin dolar olmak üzere toplamda 1,5 milyon dolar rüşvet verdiği belirtildi.
Polisin gönderdiği bilgi notunda, Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan ile ilgili şu iddialar yer aldı:
“Exel dosyasına bakıldığında 29.03.2013 tarihi itibariyle Süleyman Aslan’a gönderilen 2.000.000.00 (2 milyon) EURO ve 500.000 (500 bin) Dolar gönderildiği anlaşılmış bu rüşvetlerin gönderildiği hem teknik takip, hem de fiziki takip çalışmalarıyla tespit edilmiştir. Süleyman Aslan’ın ikametine rüşvet gönderme eylemleri bundan sonra da 500’er bin dolar olmak üzere çok defa (14) devam etmiş ve çoğu sefer bu eylemler fiziki takip görüntüleri ile tespit edilmiş, hatta bir uygulamada ayakkabı kutusuna yerleştirilmiş 500 bin dolar net bir şekilde görüntülenmiştir.”
“Rıza Sarraf Liderliğindeki Suç Örgütü ve Eylemleri” başlığı ile gönderilen bilgi notunda, suç konusu şöyle anlatıldı:
“Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, rüşvet vermekalmak, resmi ve özel belgede sahtecilik, gümrük kanununa muhalefet, fuhşa aracılık”
Bilgi notunun devamında ise soruşturmanın başlangıcından itibaren gelinen süreç anlatıldı.
Soruşturmanın başlangıcı bölümünde şu bilgilere yer verildi:
“Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğünün 07.05.2010 tarihli e posta ihbar formunda ve aynı konu ile ilgili olarak 18.07.2012 tarihinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüze gönderilen faks ihbarında özetle;
Rıza Sarraf isimli şahsın organizatörlüğünde (ihbarda ismi geçen) birçok şahsın İran’a Arabistan’a ve Irak’a altın ihracatı yapıyor gibi gösterilip uyuşturucu ve kaçakçılık çetelerinin paralarını döndürdükleri, Rıza Sarraf’ın şoförlüğü ve kuryeliğini yapan Turgut Happani’nin 150 milyon dolar parayla Rusya’ya giderken yakalandığı, bu paranın da Rıza Sarraf’ın olduğu, Rıza Sarraf’ın İran’a altın satıyor gibi görünüp karaparaları bu yöntemle Türkiye’ye geri soktuğu son günlerde gazetelerde çıkan İran’a altın ihracatı haberlerine bakıldığında bu çetenin döndürdüğü kaçakçılık parasının büyüklüğünün görüleceği iddia olunmuştur.
Konuyla ilgili şube müdürlüğümüzün arşiv kaynaklarında yapılan araştırmada; MASAK’ın 13.05.2008 tarihli ve R-61 sayılı kapsamlı inceleme raporunda; ihbarda adı geçen şahısların da aralarında bulunduğu şahıslarla ilgili şüpheli işlemlerin incelenmesi neticesinde, kara para aklanıyor olabileceği, ancak yapılan kara para incelemelerinde şüpheli para hareketlerinin tespitinin tek başına yeterli olmadığı, konunun delilleri ile açığa için iletişimin dinlenmesi tedbirine ihtiyaç duyulduğunun değerlendirildiği belirtilmiştir.
İhbarlar ve MASAK raporunda geçen hususlarla ilgili 13.09.2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından CMK.MD. 158 kapsamında soruşturma talep edilmiş, 2012120653 sayılı soruşturmaya kayden araştırmaların yapılması talimatı alınmıştır.
07.05.2010 tarihli e posta ihbarının Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü tarafından Şube Müdürlüğümüz ile birlikte İstihbarat Şube Müdürlüğüne de gönderildiği, ilgili birimin yaptığı çalışma sonucu 02.09.2012 tarihinde Rıza Sarraf liderliğinde bir suç grubunun “kara para aklama” suçunu işledikleri bildirilmiştir.
Bilgi notu şu ifadelerle devam ediyor: Projeli çalışma ve tespitler
Konuyla ilgili olarak ilk etapta “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “kaçakçılık” ve “suçtan elde edilen mal varlığının aklanması” suçları ile ilgili dinleme tedbirlerine başlanmış olup yapılan çalışmalarda şahısların rüşvet suçunu da işlediklerine dair delillere rastlandığından daha sonraki süreçte rüşvet suçu ile ilgili olarak iletişimin dinlenmesine devam edilmiştir.
Yaklaşık 14 ay süren çalışmalar neticesinde şüpheli şahısların:
-İran ve Rusya’daki bankalarda parası bulunan müşterilerinin sıcak para ihtiyacını uluslararası bankacılık işlemlerine takılmayacak şekilde geliştirdikleri iki farklı sistemle paravan firmalar üzerinden sahte fatura ve beyanlarla komisyonla para transferi ve kuryeliği yaptıkları ( bu sistemler ağı da detaylıca anlatılmaktadır)
-İran’a gönderilen külçe altınların toplanması ile ilgili olarak Gana’dan usulüne aykırı olarak gelen 1,5 ton altın olayı ile ilgili resmi makamlara sahte belge vererek, kaçakçılığa teşebbüs ettikleri ( Olay aşağıda detayları ile anlatılcaktır)
-Havalimanlarından yurt dışına para çıkarma işlemlerinde kullandıkları 55 farklı kurye ile yaptıkları sevkiyatlarda nakit beyan formu doldurmadan çıkış yaparak gümrük kanununa ve Türk parasını koruma kanuna aykırı hareket ettikleri usulsüzlüklerine veya işlemlerine zorluk çıkaran gümrük ve ya emniyet görevlilerinin tayinini çıkarttıkları anlaşılmıştır.
-Örgüt Lideri Rıza Sarraf’ın özetle bahsedilen bu usulsüzlüklerinin gerçekleşmesi kolaylığı rakiplerinin engellenmesi adliidari tedbirlerden korunmak veya usulsüz veya usulünce her türlü işlemlerini çözdürmek amacıyla Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan , İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Bakanı Eğemen Bağış, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, Ekonomi Bakanı Özel Kalemleri Onur Kaya ve Mustafa Behçet Kaynar ve Çin’de ismi bilinmeyen banka yetkilileri ile maddi menfaat ilişkisi gerçekleştirerek rüşvet verdiği şahısların Dubai havalimanında görevli olup bahse konu kurye işlemlerinde kolaylık sağladıkları anlaşılan yabancı emniyet görevlilerine İstanbul’da lüks otellerde kadın sağlayarak rüşvet mahiyeti ile fuhşa aracılık ettikleri anlaşılmıştır.
- Soruşturma kapsamında (EK-1) de sayılan şüpheli şahıslara yönelik 17.12.2012 günü eş zamanlı operasyon planlanmaktadır.
“Sistem (İran odaklı yeni sistem)” başlıklı bölümde ise şu bilgilere yer verildi:
“şüpheli şahısların İran’a uygulanan ambargodan kaynaklanan bankacılık işlemlerindeki kara para ve swift sorgulamalarını delmek amacıyla geliştirdikleri bu yeni “Sistem” de , “Müsteri” diye tabir edilen İranlı şahısların İran bankalarında bulunan paralarını yurt dışına çıkarttıkları ve akabinde tekrar İran’a (fiziki) altın veya döviz olarak soktukları, böylece İran’ın nakit para ihtiyacını karşılama odaklı komisyonculuk yaptıkları anlaşılmıştır.
Bu kapsamda şüphelilerin Çin Halk Cumhuriyeti’nde paravan firmalar kurdukları, bu firmalar adına açtıkları banka hesaplarına İran’daki bankalardan ihracat ödemesiymiş gibi havale yaptıkları, ve bu işlemler için sahte evrak tanzim ettikleri,
Çin’den gelen paraları bekletmeden Türkiye’de kurdukları paravan ve gerçek firmaların hesabına ihracat ödemesi gibi gönderdikleri, İran’a göndermek üzere altın ihracatına dönüştürecekleri para ile ilgili gerçek firmaların Halk Bankası’ndaki hesabını kullandıkları, döviz olarak fiziken İran’a çıkartılacak paralar ile ilgili diğer bankaları kullandıkları, toplanan külçe altın ve nakit paraları kuryeler aracılığı ile havalimanından İran’a ya da İran’a gönderilmek üzere Dubai’ye fiziki olarak yolladıkları
Halk Bankası’nda kullandıkları işlemlerde Dubai-İran-Türkiye üçgeninde gerçekte olmayan transit gıda/ilaç ticaretine dair sahte belgeler ibraz ettikleri,
Geliştirdikleri bu sistemle resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri anlaşılmıştır.
Diğer yandan şüphelilerin külçe altını nasıl temin ettikleri ile ilgili yapılan çalışmalarda; her ne kadar çoğu zaman bu altınların legal faaliyet gösteren firmalardan normal ticareti faaliyetle satın alındığı anlaşılmış olsa da aşağıda detaylıca anlatılan bir olayda sahte evraklarla (kaçak yöntemle) 1,5 ton altının Gana’dan Türkiye’ye sokulmaya çalışıldığı, olayın ulusal medyada ses getirmesi üzerine yine oluşturdukları siyasi ve bürokratik baskı ve bu doğrultuda hazırlanan sahte evraklarla altınların el konulmadan Dubai’ye gönderimi sağladıkları tespit edilmiştir.
NOT: Türkiye’nin İran’a olan petrol ve gaz ödemelerinin altın ihracatı ile gerçekleştirilmesi ile ilgili işlemlerde Rıza Sarraf’ın rolü olduğu anlaşılmış olmakla birlikte bu transferler ve işlemler tahkikata konu incelemelere dahil edilmemiştir.
Gana’dan gümrük usulüne aykırı olarak gelen 1,5 ton altın olayı
“Yapılan çalışmalarda , ULS Kargo firmasına ait kargo uçağının 01.01.2013 tarihinde Gana’dan gelerek İstanbul Atatürk Havalimanına indiği,
Uçak içerisinde 1,5 ton külçe altın olduğunun tespit edildiği, altınlara ilişkin hiçbir belge sunulamayınca uçağın mühürlendiği,
Sonradan şüpheli şahıslar tarafından Gana’daki bir gönderici tarafından Dubai’deki alıcıya gönderdiğini gösterir sahte özet beyanın sunulduğu,
Ancak altınların olduğu kasalarda İstanbulBeylikdüzü ilçesinde faaliyet gösteren Master Turizm isimli firmanın bilgilerinin olduğunun tespit edildiği,
Bu altınlar için önce hiçbir belge sunulmadığı sonradan sunulan belgelerde ise “altın” değil, “doğal taş” (mineral samples) ibaresinin olduğunun tespit edildiği,
ULS Kargo tarafından uçağın iniş sebebinin yakıt ikmali ve personel değişimi olduğunun söylendiği, ancak uçakta altınların olduğunun tespit edilmesi üzerine, iki İranlı şahsın havalimanından başka yere gittikleri tutanak ile kayıt altına alındığı,
Altınlar için şüpheli şahıslara ait Duru Döviz adına alıcı olarak ULS Kargo Gümrük Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, ancak Rıza Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a durumu bilgilendirerek probelemi çözmesini istemesi ve akabinde Özel Kalem Onur Kaya’nın konuyu Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız’a bildirerek yardımcı olmasını istemesi üzerine, Gümrük Müdürünün isteği ile gerçeğe aykırı olarak ikinci bir dilekçe yazılarak firmanın alıcı olmadığı, yükün gerçek alıcısının Dubai olduğunun bildirildiği,
Söz konusu uçak içerisinde bulunan altınların yurda kaçak yollardan sokulacağına ve öncesinde hiçbir belge sunulmamasına, sonradan sunulan belgelerin uyumlu olmamasına, belgelerde altınları gönderen firmanın da Gana ülkesinde altın ihracatına izninin olmamasına, kasalar üzerindeki firmanın Türk firması olmasına, alıcı olarak Türk bir döviz firmasının geri çekmesine ve bunların tutanaklar ile kayıt altına alınmasına rağmen, altınlar 18.01.2013 günü Dubai’ye gönderilmiş, konu hakkında adli makamlara bilgi verilmemiştir.
Olayın medyada yer alması üzerine Gümrük ve Ticaret Bakanı talimatı üzerine yapılan Gümrük Müfettişleri incelemesinde olayda sahtecilik ve gümrük kanununa muhalefet olduğu konusunda görüş bildirdiği, raporun Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek adli tahkikata başlandığı öğrenilmiştir.
Rıza Sarraf kimdir
1983Tahran İran doğumlu , sonradan TC vatandaşı
İranlı Bankalarla sıkı irtibatlı olan Rıza Sarraf’ın İran’n bir önceki yöntemiyle ( Ahmedi Nejat’la ) babası üzerinden irtibatının olduğu bilinmektedir.
Rıza Sarraf şarkı sözü yazarak İbrahim Tatlıses ile tanışmış bu yönüyle sosyete tanınmaya başlamış, sonradan Türk vatandaşı olup Ebru Gündeş ile evlenmiştir. Ebru Gündeş’e aldığı pahalı hediye, yat ve lüks arabalarla sürekli mağazin aleminde anılmaya başlamış bu vesile ile kendisine iyi çevre edinmiştir.
Buradan yaptığı sıçrama ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile tanıştığı anlaşılmıştır.
Teknik takip çalışmaları sürerken Rıza SARRAF ile Zafer Çağlayan arasında maddi menfaat ilişkisinin geliştiği ve ZAFER Çağlayan’In özel kalemleri sayesinde problemlerini çözdürdüğü, diğer yandan zaman içerisinde Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ı üst düzey siyasi ve bürokratlarla tanıştırarak, rüşvet ilişkisi kurması için bir basamak olduğu görülmüştür.
Öncelikle Zafer Çağlayan’ın tanıştırması ve yönlendirmesi ile HALK Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile rüşvet ilişkisine girmiş, banka işlemlerinde eşi olmayan bir ayrıcalık kazanmıştır.
Daha sonra Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf ile Avrupa Bakanı Eğemen Bağış’ tanıştırmış, kısa bir süre sonra Rıza Sarraf ile Eğemen Bağış arasında maddi menfaat ilişkisinin geliştiği görülmüştür.
Rıza Sarraf Muammer Güler’İn İçişleri Bakanı olmasından sonra kendisi ve oğlu Barış Güler ile tanışmış ve bu bakanlık nezdindeki işlemlerini hallettirmek üzere çok kısa bir zamanda rüşvet ilişkisi geliştirdiği anlaşılmıştır.
Rıza Sarraf’In liderliğini yaptığı örgütünün eylemlerini gerçekleştrimesini örtbas edilmesi ve her türlü işlemleri işlemlerini çözmek için Türkiye,Dubai ve Çin’deki kamu görevlilerine rüşvet şiar edindiği ve bu yönde irtibatlarını adım adım geliştirdiği görülmüştür.
Ayrıca bu üç bakanın Rıza Sarraf ile olan ilişkilerinin Sn. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından öğrenilmesinden çekindikleri diğer yandan da Rıza Sarraf’ın Devlet Bakanı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kabinede kendisini destekleyen birilerinden şüphe edip araştırdıkları bilgisinden dolayı bu bakanlardan bu bakanlardan çekindiği anlaşılmıştır.
Kamu görevlileri ve konumları
Zafer Çağlayan ( Ekonomi Bakan)
Zafer Çağlayan ve oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın Rıza Sarraf ile maddi menfaat ilişkilerinin olduğu, Rıza Sarraf’ın ihracat ve bankacılık konuları ile ilgili Ekonomi Bakanlığı nezdindeki işlem ve usulsüzlüklerine özel kalemleri Onur Kaya ve Mustafa Behçet Kaynar’a verdiği talimatlarla yardımcı olduğu, özel kalemlerin de bu doğrultuda gerek bu bakanlıkla ilgili gerekse diğer bakanlıklarla ilgili işlemlerde adeta Rıza Sarraf’ın özel kalemi gibi hareket ederek, talimatlarını yerine getirip problemlerini çözdükleri görülmüştür. Rıza Sarraf’ın Gana’dan usule aykırı olarak gelen ve el konulması gereken 1,5 tonluk altın ile ilgili sıkıntıyı bu kanalla çözdüğü anlaşılmıştır.
Rıza Sarraf’ın eylemlerinde hayati önem arz eden Halk Bankası üzerinden yaptığı havalelerle ilgili swift denetimi ve sorgulamalarından kaçınmak için ihtiyaç duyduğu bağlantıyı Zafer Çağlayan, Rıza Sarraf’ı Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile tanıştırarak sağladığı anlaşılmıştır.
Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf’ın gerçekte olmayan ihracat bedeli havalelerine rüşvet karşılığında göz yummasının bizzat Zafer Çağlayan tarafından telkin edildiği anlaşılmış, Zafer Çağlayan, Süleyman Aslan ve Rıza Sarraf’ın bu konularla ilgili lüks otellerde buluşarak toplantı yaptıkları tespit edilmiştir.
Yapılan teknik takip çalışmalarından bu toplantılarda Çin’den gönderilen ihracata konu paranın %3-%0,5’inin Zafer Çağlayan’a verileceğinin ve Süleyman Aslan’a verilecek rüşvetin ise Zafer Çağlayan için ayrılan miktardan düşüleceği kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.Devam eden süreçte şahısların kararlaştırdıkları şekilde hareket ederek, Zafer Çağlayan’a ve Süleyman Aslan’a sık sık rüşvet yolladıkları, hem teknik takip çalışmaları hem fiziki takip çalışmaları hem de iletişimin tespiti sayesinde elde edilen exel dosyası ile tespit edilmiştir. Bu dosya ile kamu görevlilerine rüşvet olarak verilen notların tutulduğu görülmüştür.
Exel dosyasına bakıldığında 29.03.2013 tarihi itibariyle Zafer Çağlayan’a değişik tarihlerde toplam 32,153,600,00 ( 32 milyon 150 bin..) EURO ve 1,400,000,00 (1 milyon 400 bin..) dolar rüşvet gönderdiği anlaşılmıştır. ( Bu miktarın içinde Süleyman Aslan’a gönderilen 2,000,000,00 ( 2 milyon) EURO ve 500,000,00 ( 500 bin..) dolar da bulunmaktadır.
Bu miktarın haricinde Zafer Çağlayan’ın talimatıyla alınan mücevher ve lüks saatler için 200.000.00 EURO ve 5.426.761.00 DOLAR paranın da Rıza Sarraf tarafından ödendiği ve bu miktarın %03,4’lük rüşvet payından düşüldüğü tespit edilmiştir.
Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf’ın gerçekte olmayan ihracat bedeli havalelerine rüşvet karşılığında göz yummasının bizzat Zafer Çağlayan tarafından telkin edildiği anlaşılmış, Zafer Çağlayan Süleyman Aslan ve Rıza Sarraf’ın bu konularla ilgili lüks otellerde buluşarak toplantı yaptıkları tespit edilmiştir.
Yapılan teknik takip çalışmalarından bu toplantılarda Çin’den Halk Bankasına vurulan paranın %0,3, %5’inin Zafer Çağlayan’a verileceğinin ve Süleyman Aslan’a verilecek rüşvetin ise Zafer Çağlayan’ın ayrılan miktardan düşüleceği kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Devam eden süreçte Süleyman Aslan’a sık sık rüşvet yolladıkları, hem teknik takip çalışmaları hem fiziki takip çalışmaları hem de incelenen exel dosyası ile tespit edilmiştir.
Exel dosyasına bakıldığında 29.03.2013 tarihi itibariyle Süleyman Aslan’a gönderilen 2.000.000.00 (2 milyon) EURO ve 500.000 (500 bin) Dolar gönderildiği anlaşılmış bu rüşvetlerin gönderildiği hem teknik takip, hem de fiziki takip çalışmalarıyla tespit edilmiştir.
Süleyman Aslan’ın ikametine rüşvet gönderme eylemleri bundan sonra da 500’er bin dolar olmak üzere çok defa (14) devam etmiş ve çoğu sefer bu eylemler fiziki takip görüntüleri ile tespit edilmiş, hatta bir uygulamada ayakkabı kutusuna yerleştirilmiş 500 bin dolar net bir şekilde görüntülenmiştir.
Süleyman Aslan’ın aldığı bu rüşvetlerin karşılığında gerçekte olmayan ihracatın bedeli olarak havale ettiği paralarla ilgili yapılması gereken detaylı sorgulamaları gevşeterek göz yumduğu, bu durumun uluslar arası bankacılık esasları açısından Halk Bankası’nı ve hatta İran ile yapılan bu işlemleri ülkeyi zor durumda bırakacağı riskine karşın Zafer Çağlayan’ın da yönlendirmesiyle yol verdiği hatta yöntem gösterdiği anlaşılmıştır.
Diğer yandan Süleyman Aslan Rıza Sarraf’ın talimatları doğrultusunda eski elemanı ve rakibi Taha Ahmet Alacacı’nın da benzer şekilde komisyonculuk yapmasını engelemiş Süleyman Aslan tarafından geliştirilen çeşitli prosedür ve bahanelerle işlemleri görülmeyen Taha Ahmet Alacacı iş yapmaz hale getirilip, Rıza Sarraf tekelleştirilmiştir.
TOPLAM:
3 (3 milyon) EURO
3.900 ( 3 Milyon 900 bin) DOLAR
1.000.000.00 ( 1 Milyon) TL
2 defa da miktarı henüz bilinmeyen para gönderilmiştir.
Onur Kaya – Mustafa Behçet Kaynar ( Ekonomi Bakanı Özel Kalemleri)
Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ın taleplerini özel kalemlerine verdiği talimatlarla takip ettirmesi nedeniyle özel kalemler Onur Kaya ve Mustafa Behçet Kaynar’ın da Rıza Sarraf ile olan irtibatının zaman içerisinde yoğunlaştığı hatta Sarraf’ın özel kalemi gibi hareket ederek, bakanlık kaleminin vermiş olduğu gücü Rıza Sarraf’ın işlemlerini çözmek için kullandıklar, Her iki özel kalem arasında paylaşmak üzere 14 .000.000.00 TL para verdiği tespit edilmiştir.
Eğemen Bağış ( Avrupa Birliği Bakanı)
Rıza Sarraf’ın otel yapımı projesi ile ilgili olarak Zafer Çağlayan’ın Eğemen Bağış’ı tanıştırdığı şahısların üçünün birlikte buluştukları bundan itibaren Rıza Sarraf ile Eğemen Bağış arasında maddi menfaat ilişkisinin gelişmeye başladığı anlaşılmıştır.
Rıza Sarraf’ın kardeşi Mohammed Zarrap’ın bakanlar kurulu kararı ile istinai yoldan vatandaşlığa alınması planları yapılırken bu husus ve otel yapımı konusu ile ilgili Eğemen Bağış ile Ortaköy’deki Avrupa Birliği Bakanlığındaki ofisine giderken ayakkabı kutusuna sarılı 500 bin dolar götürdüğü hem teknik takip çalışmaları ile tespit edilmiş, hem de fiziki takip ile görüntülenmiştir.
Rıza Sarraf’In babasına İtalyan Konsolosluğundan alınacak vize ile ilgili Eğemen Bağış’ın aracılık yapması üzerine bu konu ve bakanlar kurulundan ağabeyi için çıkarılacak vatandaşlık kararı için Muhammed Sadeg Rafgar Shishsen kuryeliğinde bir takım elbise ve 500 bin doların Eğemen Bağış’ın ikametine gönderildiği görüntülenmiştir.
Rıza Sarraf’ın eski kurduğu sistemde kullandığı Adem Gelgeç adına kayıtlı paravan firmalarla ilgili yapılan vergi denetimini Orhan İnce aracılığıyla Bugün Gazetesinde haber yapılacağı hususunun Rıza Sarraf’ın talebi doğrultusunda Muammer Güler ve Eğemen Bağış tarafından engellendiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda yapılan görüşmeler Eğemen Bağış’ın Hüseyin Çelik ile konuyu görüştüğü ve bu kanaldan Bugün Gazetesine haberin yaptırılmaması için telkin ve baskıda bulunulduğu anlaşılmıştır. Bu hadisenin üzerine Rıza Sarraf’ın Eğemen Bağış’a bir kez daha 500 bin dolar gönderdiği hem teknik takip çalışmaları hem de fiziki takip çalışmaları tespit edilmiştir.
İçişleri Bakanı Muammer Güler
“Örgüt yöneticilerinde Rüçhan Bayar’ın akrabası olan Muammer Güler’İn bakan olmasının akabinde Rıza Sarraf’ın itibarını kullanarak Muammer Güler ile tanıştığı, tanıştıktan kısa süre sonra Muammer Güler’İn oğlu Barış Güler’in aracılığı ve takipçiliği ile aralarında rüşvet ilişkisinin geliştiği anlaşılmıştır.
Şahısların ilk etapta iki partide verilecek 1,500,000,00 (1,5 milyon) dolar karşılığında 4 ana husus için anlaştıkları ve paranın Barış Güler’e teslim edildiği görüntülerle tespit edilmiştir.
Bu kapsamda örgüt yöneticilerden ve Rıza Sarraf’In kardeşi olan Mohammed Zarrap’ın Türk vatandaşlığına istisnai yoldan alınması için İçişleri Bakanlığının Bakanlar Kurulu’na sunacağı teklif hususunda yardımcı olacağı anlaşılmış ve vaat edildiği şekilde Mohammed Zarrap Türk vatandaşlığına alınmıştır.
Rıza Sarraf’ın trafikte araçlarının durdurulmaması ve emniyet şeridini kullanabilmesi hususunda da anlaşmaya varıldığı, bunun için Barış Güler takipçiliği ve Muammer Güler’İn yönlendirmesi ile Trafikten Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Şengün’e ilgili araç plakaları verilmiş, Rıza Sarraf’ın trafikte durdurulmamasının önüne geçilmiştir.Bu duruma daha kalıcı bir çözümün bulunması için Rıza Sarraf’a koruma memuru verilmesi hususunu yine Muammer Güler tarafından takip edildiği anlaşılmış, polis memuru tahsis edilmiştir.
Rıza Sarraf’ın İran’dan para havale etmek için Çin’de kurdurduğu paravan firmalar Çin Bankalarında hesap açılmasına ihtiyaç duyduğundan TC İçişleri Bakanlığı adına referans mektubu alınması hususunda anlaşmaya vardıkları ve referans mektubunun Barış Güler aracılığıyla Rıza Sarraf’a ulaştırıldığı anlaşılmıştır.
Bu hususların haricinde Rıza Sarraf’ın husumetli olduğu Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin İstanbul dışına tayininin çıkarılması konusunda Muammer Güler’in müdahil olduğu anlaşılmış, ayrıca Rıza Sarraf’ın eski kurduğu sistemde kullandığı Adem Gelgeç adına kayıtlı paravan firmalarla ilgili yapılan vergi denetiminin Orhan İnce aracılığıyla Bugün Gazetesinde haber yapıldığı hususunun Rıza Sarraf’ın talebi doğrultusunda Muammer Güler ve Eğemen Bağış tarafından engellendiği anlaşılmıştır.
Muammer Güler’in bu konuda çabaları ve vatandaşlık konusunun sonuçlanması üzerine; Rıza Sarraf’ın Barış Güler’e 3,500,000,00 (3,5 milyon) dolar daha verdiği görüntülenmiş bu fiziki takip çalışması sırasında şahıslar takip edildikleri konusunda şüpheye düşmeleri üzerine soruşturmanın İçişleri Bakanı Muammer Güler tarafından araştırılacağı bilgisi üzerine iletişimin dinlenmesi tedbiri savcılık talimatıyla 27.10.2013 tarihinde sonlandırılmıştır.
TOPLAM:
Rüşvet Olarak: 5.800.000.00 dolar (yaklaşık 12 milyon TL)
+ 16.04.2013 tarihinde giden rüşvet parası Barış Güler’e danışmanlık adı altında 155,000,00 dolar”