Kibirli Kedi
Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970
Yüksek voltajda gerilim üreten bir trafonun şalteri indirildi ve kronik gerginlik alanı sanki Meclis’ten cımbızla çekilmiş oldu; salı, grup toplantıları artık sakin geçiyor.
Salı günü, akşam haberlerini ve sosyal medyayı; çarşamba günleri gazeteleri ve perşembe günü üzerinde yapılan yorumlarla ortalama her hafta üç günümüzü işgal eden polemikler, gerginlikler, incir kabuğunu doldurmayan lafazanlıklar, “bu da denir mi?” dediğimiz hakaretler, aşağılamalar buharlaşıp yok oldu. Davutoğlu Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyor, Aysel Tuğluk’a gül atıyor. Birdenbire medenî ve ileri bir ülkenin siyasî havasını teneffüs etmeye başladık. Peki sebep ne? Bir tek sebebi var: Erdoğan’ın Kibirli Kedisi, artık siyaset mahfillerinde dolaşmıyor.
Seçim gecesi kesintilere yol açan, elektrik trafolarında karşımıza çıkan kedi bu. Kural ve sınır tanımayan, neye malolursa olsun dediğini yaptırmaya, istediğini elde etmeye azmetmiş bu kedi, meğer her şeyin altını üstüne getirmiş. Yokluğunda düzelenlere, hala sesinin geldiği yerde karışanlara bakarak anlıyoruz başımıza gelenleri. Adalet Bakanı, elindeki bütün gücü ve imkânları seferber ederek HSYK seçimlerinin adlî ve idarî yargıçların oy kullanacağı merhalesini kazanmak zorunda. Titizlikle bir çalışma yürütüyor, kedinin vakti zamanında kırıp döktüklerini onarmaya çalışıyor. Partisinin sözcülerinden biri kalkıp, “seçimi ‘bizimkiler’ kazanamazsa sonuçları meşrû kabul etmeyiz” diyerek, kısık ateşte tam kıvamında pişen yemeğe soğuk suyu boca ediyor. Bakan ıkına-sıkıla “Hakimlerimizin ve savcılarımızın 12 Ekim’de vereceği karar meşrû bir karardır” diye durumu tam düzeltmeye çalışırken Kedi devreye giriyor. Zar-zor midesindeki ağrıyı saklayan Bakan’ı açığa düşürüyor ve “sonuçları beğenmezsek başka çareler buluruz” anlamına gelen, “tabloya göre B ve C planı olacaktır” diye, vitrindeki bütün züccaciye mamulatını darmadağın ediyor.
Kedi devreye girip hakimlerin savcıların camdan kalplerini kırmasa, “sizin vereceğiniz kararın hiçbir anlamı yok, sonunda benim dediğim olacak” demese belki de Adalet Bakanı’nın gayretleri netice verecek ve seçimi “Hükümet’le uyumlu” adaylar kazanacak. Kedi rahat durmuyor ve bugüne kadar yığınla hakarete uğramış yargı mensuplarını meslek onurlarına sahip çıkmaya icbar ediyor.
Bank Asya’ya elini-kolunu ulaştırabilen bütün Devlet kurumları seferber edildi; Kedilerin dolaşmadığı, karıştırmadığı yer kalmadı. Talimatlar verildi, planlar yapıldı, projeler geliştirildi. Tersine, Bank Asya bütün darbeleri savuşturarak bünyesini kuvvetlendirdi. Bugün artık Bank Asya’nın batması için ayakta tek bir bankanın bile kalmaması lâzım. Kedi bütün kibriyle, “zaten batmış” demeseydi, bugün İstanbul Borsası’nın Bank Asya’ya uyguladığı hukuksuz işlem bu kadar göze batar mıydı?
Kedinin göründüğü her yerde gücün zaafları ortaya çıkıyor. TÜSİAD
istişare toplantısında, kediyi aslan gibi gösterecek bir medya gücünüzün olması da sonucu değiştirmiyor. Kedi köşeye sıkışmış vaziyette; himayesindeki rant oligarşisi artık tek bir konut satamıyor. Deniz hem kendileri hem de “patronları” için tükendi. Batırdıkları gemi onları da suya gömecek.
Okuyucu yanlış anlamasın, “kedi” ile muradım, Cumhurbaşkanı’nın şahsı değil, ortalığı karıştıran kuralsızlıklar, hukuksuzluklar. Bu kedi artık Çankaya Köşkü’nün geniş bahçelerinde fare avlıyor, canı sıkılınca miyavlıyor. Bizlere yanlış giden, kötü giden şeyleri hatırlatıyor.
HSYK seçimleri başka sebep kalmasa bile kedinin müdahalesi yüzünden kaybedilecek. HSYK, savcılara ve yargıçlara teminat vermek için var. Demek ki bağımsız yargı umudumuz devam edecek. Sonra kediler Meclis’e doluşacak, seçimle elde edemedikleri “yürütmeye tabi yargı”yı “B ve C planlarını devreye sokarak” inşa etmeye kalkacaklar. Sonunda inşa edilen, kedilerin kaplan edasında kanunlarını yaptıkları yüksek rant binalarından oluşan bir orman olacak. Orman kanunlarının egemen olduğu bir ülkede ne canınız, ne de malınız emniyettedir. Toplumun, ekonominin, siyasetin çöküşü kaçınılmaz olacak. İşte bu yüzden birileri de bu gidişe engel olacak.
Kediler insanlara bakıp kendilerini çok önemli görürmüş, köpekler ise tam tersine insanları. Kibirli kedilerle baş etmemiz lâzım.