Türkiye'nin IŞİD'e Karşı Tavrı Değişiyor mu?
Sedat Laçiner 01 Ocak 1970
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’ta yaptığı açıklamalar pek çok kişi için oldukça şaşırtıcıydı… IŞİD konusunda çekimser açıklamalar yapan Türkiye, IŞİD’e karşı koalisyona katılmamış, hatta Amerika’nın operasyon önerilerine eleştirel yaklaşmıştı. AncakErdoğan’ın en son açıklamaları şu ana kadar ki algılara adeta meydan okuyor...
Örneğin Erdoğan, ABD’nin IŞİD’e karşı operasyonunu kastederek “Olumlu bakıyoruz, ara verilmeden devam edilmeli” dedi.
‘Operasyon’ dediğimiz Irak ve Suriye topraklarının havadan bombalanması… İnsansız hava araçları ve uydular IŞİD hedeflerini tespit ediyor, ABD savaş uçakları ve güdümlü füzeleri havadan veya uzaktan vuruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre işte bu operasyonlar son derece yararlı ve ara verilmeksizin devam etmek zorunda…
Hatta Sayın Cumhurbaşkanı hava operasyonlarına ara verilecek olursa bunun çok yanlış olacağını da ifade ediyor:
“Bunun tabii böyle bir kez olup, ardından ciddi bir ara verilmesi yanlış olur diye düşünüyorum. Bu yol haritasının kararlılıkla sürdürülmesi gerekir; özellikle bölgedeki terörle mücadeleye ortak bir mutabakat içinde yürünmesinin de gereğine inanıyorum.”
Doğrusunu isterseniz ABD’nin ve Fransa’nın iki Müslüman ülkede gerçekleştirdiği hava saldırılarına yönelik olarak Türkiye’den, hatta genel olarak İslam dünyasından gelen en sıcak yorumların bu sözler olduğunu söylememiz mümkün.
Dahası Erdoğan, Türkiye’nin bu operasyonlara dâhil olabileceğini, desteğinin ise siyasi veya askeri olabileceğini belirtiyor. Daha önce İncirlik Hava Üssü’nün dahi kullanılmasına karşı çıkan Türkiye’nin kısa sürede askeri katkıya dahi sıcak bakmaya başlaması şüphesiz üzerinde durulması gereken bir konudur…
Muhabir soruyor, “destek, askeri bir operasyonu da kapsayacak mı?”, sayın Erdoğan cevaplıyor, “Arkadaşlar, her türlü kapsar; askeri, siyasi…”
Dediğim gibi, bu yanıtlar hiç kimsenin beklediği türden değildi. Erdoğan’ın sözleri Türkiye’nin pozisyonunda radikal bir değişikliği mi ifade ediyor, yoksa yanlış anlamalara müsait, belli bir maksadı olmayan açıklamalar mı, bunu önümüzdeki günler gösterecek. Ancak ABD, Türkiye’nin en ön safta yer alacağından emin… Hatta yer almak zorunda olduğunu üstüne basa basa söylüyorlar…
"IŞİD BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD gezisinde IŞİD'in terör örgütü olduğunu ilk kez çok kuvvetli bir şekilde dile getirdi. Daha önceleri Hükümet yetkilileri de, Sayın Cumhurbaşkanı da IŞİD'in terör yönüne fazla vurgu yapmıyorlardı. Oysa Erdoğan ABD'de Türkiye'nin IŞİD'e bakış açısını belki de ilk defa şu netlikte ortaya koydu:
"Kimse onlara devlet demiyor. Hayır devlet değiller. Bu kabul edilemez. Bu bir terör örgütüdür."
KERRY’DEN AĞIR İMA
Başbakan Davutoğlu, ABD’lilerin Suriye’de Türkiye’yi dinlemeyerek hata yaptıklarını, bunun da IŞİD gibi radikal unsurların güçlenmesine neden olduğunu iddia etmişti… Hatta Sayın Davutoğlu “Amerikalılar bu nedenle bize karşı mahcup” demişti. (*)
Buna karşın ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin birkaç gündür yaptığı açıklamalar akılları karıştırmaya devam ediyor:
John Kerry, daha önce IŞİD’in petrolü Türkiye ve Lübnan üzerinden sattığını iddia etmişti. IŞİD’in Türkiye’den adam devşirdiği ve Türk sınırlarını kolayca kullandığı da ABD Dışişleri Bakanlığı kaynaklarınca dile getirildi. Kerry’nin en son iddiası ise tüm bunların çok ötesine geçiyor. Kerry, krize Esad’ı devirmek için IŞİD’e destek olanların neden olduğunu iddia ediyor…
Dışişleri Bakanı John Kerry, “Esad'ı devirme çabaları başladığında, 'Arada çürük elmalar olsa da, önemli olan Esad'a karşı savaşmalarıdır' diye hesap yapanlar vardı. Bu da, farklı gruplara kaynak sağlanmasına sebep oldu” ifadelerini kullanırken hiç şüphesiz Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkeleri kastediyordu.
Dolayısıyla ABD yönetiminde Türkiye’nin IŞİD konusunda geçmişte vahim hatalar yaptığı algısının olduğunu artık daha iyi biliyoruz…
TÜRKİYE’YE KARŞI KAMPANYA MI?
Dış basını, özellikle de ABD basınını düzenli olarak takip ediyorum. Yakın zamanda Türkiye hakkında olumsuz haberlerin bu derece yoğunlaştı bir başka dönemi hatırlamıyorum. Son 1,5 yıldır, özellikle de son 6 aydır sanki bir noktadan yönetilircesine yoğun ve sert Türkiye karşıtı yorum ve analizler yayınlanıyor… Bu yorumların hatırı sayılır bir kısmı ise Türkiye’yi radikalizmi ve aşırı İslamcılığı engellemeyen bir ülke olarak yansıtıyor. Üstelik bunlar en insaflı yorumlar. Daha ilerisine geçenler de var…
Hiç şüphesiz basında çıkan haber ve yorumlar o ülkelerdeki devlet aklının bir yansıması. Aynı zamanda basına yansıyan Türkiye karşıtlığı devlet organlarının gelecek planlarını da etkiliyor. Ortada karşılıklı bir etkileşim var.
Bunlara ek olarak, IŞİD konusunda ABD yönetiminde çok net bir kararlılık var. Bu konuda tereddüt gösteren bir ülkeye karşı ABD’nin müsamaha göstermeyeceği anlaşılıyor. Belki de bu nedenle Batı dünyası basınıyla, yorumcularıyla ve zaman zaman siyasilerin imalarıyla Türkiye’yi IŞİD ve aşırı İslamcılık konusunda sınava tabi tutar gibi davranıyor. Türkiye hakkında yapılan bu iddialara ne yazık ki zamanında karşılık verilemedi. Sonuçta çok vahim algılar, çoğu kez haksız olarak Batı’daki önemli mevkilerde oluştu. Bu saatten sonra Türkiye’nin işi daha zor…
Diğer taraftan eğer Türkiye, IŞİD konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği kadar ileri düzeyde ön cephede yer alacak ise bunun bahsettiğimiz algıları değiştirmeye etkileri olabilir. Ancak Türkiye bu kadar ileri gidebilir mi? Yani, sırf algı değiştirmek için böylesine büyük bir fatura ödenebilir mi?
Dahası Türkiye 180 derece ters bir yöne yönelebilse dahi Batı, Türkiye’yi geçmişte yaptığını iddia ettiği hatalar ile hep mahcup durumda tutmak ve bu sayede kontrolü altına almak istemez mi? Yani Türkiye’nin şu anki hali Batı için daha kullanışlı değil mi?
Görebildiğimiz kadarıyla Türkiye bir yandan IŞİD terörünü ve İslamcılığı destekleyen bir ülke gibi gösterilmeye çalışılıyor, diğer taraftan kayıtsız şartsız bölgede yapılacak olan Batı’nın askeri operasyonlarında destekçi olması bekleniyor…