Çift tezkere...
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Düne kadar Türkiye, IŞİD’in ‘insanî boyutu’ ile ilgiliydi. Artık değil. Şartlar değişti çünkü. Rehine krizinin çözülmesi etken elbette. Cumhurbaşkanı’nın ABD temasları da faktör. Erdoğan giderken farklı, dönerken farklı konuştu.
BM zirvesi ve ikili görüşmeler hep IŞİD üzerineydi. ABD’nin Türkiye’den beklentileri sır değil. Herkesin malumu. Gayri bütün seçenekler masada. Askeri harekat dahil. Savaş uzağımızda değil zaten. Türkiye’nin çok yakınında.
En şiddetli çatışmalar sınırın hemen öte yakasında Kürt şehri Kobani’de yaşanmakta. Silah sesleri Suruç’tan duyuluyor. ABD ve müttefikleri IŞİD hedeflerini havadan vuruyor. Türkiye, savaşın bir parçası. Sınır olağanüstü haraketli. Sadece gelenler değil öte tarafa geçmek isteyenler de var. PYD ve PKK saflarında IŞİD’e karşı savaşmak için. Türkiye için gelenler de sorun gidenler de. Türkiye, IŞİD’le savaşın sonuçlarını, bölgeye olası etkilerini hesap etmek zorunda. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma riski az değil. Erdoğan’ın açıklamaları Türkiye’nin IŞİD savaşında aktif rol oynayacağının habercisi. Hava operasyonunun yeterli olmayacağını, kara harekâtının şart olduğunu söyleyen bizzat Erdoğan. Peki kara savaşını kim yapacak? ABD ‘Karada ben yokum’ dedi. Bölge unsurlarını işaret etti. İlk akla gelen ise Kürt gruplar...
Meydan Kürtlere mi kalacak? Peşmerge ve PYD-PKK’ya yani. Kara harekâtına Türkiye de mi dahil olacak yoksa? Durup dururken değil tabii. Senaryo kolay. Burası istihbarat örgütlerinin cirit attığı coğrafya. Türkiye’yi ateşin içine çekecek gerekçeleri provokasyonla üretmek zor değil. Askerî opsiyonun kurşun atmak anlamına gelmediği doğru. Ancak silahı eline aldığın zaman kontrolünün güçleşeceği de muhakkak.
Türkiye’nin rolünü anlamak için tezkereyi görmek lazım. Tek değil çift tezkere söz konusu. Yarından itibaren önümüzdeki haftanın gündemi bu. Türkiye Kurban Bayramı’na tezkere tartışmalarının gölgesinde girecek. Siyasetin tavrı önemli.
CHP itirazlarını seslendirmeye başladı bile. Kılıçdaroğlu “Biz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başka bir ülkenin topraklarına girmesini istemiyoruz. Sıcak savaşın bir unsuru olmasını istemiyoruz.” dedi. Her iki tezkerede de Türk askerine sınır ötesi görev düşme olasılığı yüksek. ‘Tampon’ veya ‘güvenlikli bölge’ içeride değil Suriye topraklarında olacak. Türkiye’nin tezi bu. Henüz uluslararası camiadan destek bulmuş değil. ABD tampon bölgenin, öncelikleri arasında bulunmadığını açıkça söyledi. BM kararı ve ABD desteği olmaksızın, Türkiye’nin tek başına üstesinden gelebilmesi de çok zor. Olası bir tampon bölgenin ‘güvenliğini’ Türk askeri sağlayacak. Bir tezkere bunun için zaten. CHP liderinin sözlerinin daha şimdiden tezkereye ‘hayır’ anlamına geldiğini söylemek mümkün. Diğer tezkerenin açıkça ‘savaş’ demeyeceğini tahmin etmek zor değil. Her ihtimale karşı Türk askerinin hazırlıklı olmasını içerecek.
Davutoğlu temkinli dururken Erdoğan savaş yanlısı. 11 yıl önceki 1 Mart’ı hatırlamadan geçemiyorum. Partisinin ‘genel başkan’ koltuğunda oturan Erdoğan hükümetin bir adım önündeydi. Daha ateşli tezkere savunucusuydu. Danışman sıfatı taşıyan Davutoğlu ise tezkereye karşı soğuktu. AK Parti’nin askerî seçeneği de kapsayan tezkereyi kabullenmesi kolay değil. Milletvekillerinin, ABD’nin saflarında IŞİD’e karşı olası bir savaşa ‘evet’ derken çok düşüneceği açık. Kürt milletvekillerinin durumu ilginç. 1 Mart’ta ‘hayır’a yakın duruyorlardı, şimdi ise ‘evet’e.
Oylamada bir risk söz konusu mu? Değil, Meclis’ten geçer. Yeni bir ‘1 Mart’ beklenmemeli. Ancak AK Parti milletvekillerinin hiç de rahat olmayacağı kesin.