Kobani üzerinden Türkiye’yi terbiye etmek
Nihat Ali Özcan 01 Ocak 1970
PKK/PYD ile IŞİD Kobani’de çatışmaya devam ediyor. İşler PKK/PYD’nin aleyhine gelişip şehir düşmek üzere iken birdenbire devreye giren koalisyon Hava Kuvvetleri sahadaki dengeyi değiştirmeye, kötü gidişatı durdurmaya girişti.
Üstelik koalisyonun lideri ABD’nin “Kobani, bizim için stratejik öneme sahip değil ve öncelikli hedef de değil” açıklamasına rağmen. Anlaşılan görünmez bir el/eller oyuna girerek gidişatı değiştirmeye karar vermiş.
Ya da bu yönlü bir talebi “ihtiyaç haline getirivermiş”. Uluslararası ilişkilerde böyle hayırseverliğin ardında ilginç nedenler aramak iyi bir fikirdir. Kanaatimce, IŞİD mevzilerine yönelik hava saldırılarının yoğunlaşarak daha da etkili hale gelmesi, koalisyon için sahadaki askeri gereklilikten çok, başkentlerde siyasi analizlerin, Türkiye’de ise sokak eylemlerinin bir sonucu gibi görünüyor.
Türkiye’yi ‘sokakla’ ikna etmek
Türkiye, IŞİD’i hedefleyen tezkereyi TBMM’den geçirdi. Ne var ki arzu edilen hızla hareket etmemesi, işi ağırdan alması koalisyonu mutsuz etti. Oysa Türkiye, bu mücadelede çok önemli bir yere sahip. Sadece bu gün değil gelecek on yıllar boyunca da önemli olacak.
Stratejisinin ağırlık merkezini hava operasyonları üzerine kuran koalisyon; coğrafi, teknik ve ideolojik sebeplerle Türkiye’ye acilen ihtiyaç duyuyor. Suriye ve Irak’la uzun kara sınırının olması, harekât açısından çok önemli. Çünkü askeri, insani, lojistik ve istihbarat operasyonları için büyük avantaj. Yine İncirlik gibi tam donanımlı bir üs “hava operasyonu”nun başarı ve maliyeti için vazgeçilmez ve acil ihtiyaç.
Türkiye’nin “yerel unsurlar”la ilişkileri ve teknik kapasitesi de önemli. Son olarak, Müslüman bir ülke olması, IŞİD’le mücadelenin ideolojik cephesinde göz ardı edilmeyecek bir özellik.
Öte yandan, Türk hükümeti, Esad’ın gitmesini, bu çerçevede uçuşa yasak bölge, güvenli bölge ilan ile eğit-donat faaliyetlerinin hayata geçirilmesini istiyor. Bunların birbirlerinden ayrılamayacağını da ifade ediyor. Bu taleplerin koalisyonu mutsuz ettiğini biliyoruz.
Başkentlerde, politik seviyede tartışmalar/görüşmeler sürüyor. IŞİD’i bitirecek stratejiler masada iken Türkiye sınırında bazı “taktik” gelişmeler yaşanmaya başlandı. Kobani’nin IŞİD’in eline geçme ihtimalinin belirmesi gibi.
Bu ihtimal üzerine PKK, Türkiye’yi sorunun bir parçası haline getirdi. Sokakları hareketlendirerek, hükümet üzerinde baskı kurmaya girişti. İstediği tavizi kopartmak için de “yıldırma ve yıpratma stratejisi” izlemeyi sürdürüyor. İstediklerinin yapılmaması halinde bedel ödeteceğini ve bunda da ciddi olduğunun mesajını sokakları ateşe verip, dükkânları yakıp yıkarak, toplumsal fay hatlarını tetikleyerek verdi.
Mesaj yerini bulmuş olmalı ki yıllar sonra köşe başlarında TSK’nın zırhlı araçları göründü. Kobani’de kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelere ait işaretler gördük.
Altın fırsat
ABD ve İngiltere, Türkiye’nin adımlarını hızlandıracak bu “altın fırsatı” elbette göz ardı edemezdi. Elli yıllık müttefikinin yardıma koştular! Uçakların rotasını “stratejik” olmayan Kobani’nin dış mahallelerine çevirdiler.
Sonuçta, umutları Türkiye’nin koalisyona girişinin hızlanması. Elbette PKK’ya da bir çift sözleri olacaktır. “Bizim önceliğimiz IŞİD” diyerek vakti gelinceye kadar rahat durmasını söyleyeceklerdir. Ne de olsa ara sıra lazım oluyorlar.